Bölüm 1

6 0 0
                                    

Uyandı. Her zamanki gibi yalnız hissddiyordu. Ne zaman güzel hissetse- bir dakika, hiç güzel hissetmemişti ki?

"Ohayou" dedi Umay. İşe tam zamanında gelmişti. Minik ama popüler bir kahve dükannında çalışıyordu. Bu mekanı seviyordu, her zaman gelen müşterileri de.

-Ohayou! Nasılsın Umayu?

Bu patron, Anka. Yaşlı bir adamdı. Kimseye zarar vermemişti şu hayatında. Umay ona acıyordu, ama nedenini o bile bilmiyordu.

Anka çok yaşlıydı, gerçekten. Genellikle kafede oturur çalışanlarla ilgilenirdi. Çalışanların iyi olması, mutlulukları onun için çok önemliydi.

-Uma! Kibarlığı kes bebeğim, sayanora! Bugün işimi sana devrediyorum.

Her zamanki aptal Tori'ydi bu. Güzel bir isme ve tipe sahipti, akıllı da sayılabilirdi. Daha farklı şeyler yapıp zengin olabilecekken aptal erkeklerle uğraşmakla zaman kaybediyordu. Acaba yine nasıl bir sevgili bulmuştu?

Bugün yorucu geçecekti. Kafede bir doğum günü partisi, bir de normal parti vardı. Ve ok I partiden biri çocuklar içindi. Çocukların uslu olması için dua etti.

Dua demişken, Tanrı var mıydı gerçekten? Varsa dualarını duyuyor muydu? Varsa duyduğuna emindi. Peki duyuyorsa, neden cevap vermiyordu?

Eğer birisi sorsa, Tanrı'ya inancı sonsuzdu. Lakin içi şüphe doluydu. Tanrı var mı? Allah var mı? Tanrı mı Allah mı? Bu da melez olmanın zorluklarından birisiydi. Düşündüğü her şey, "Annen mi baban mı?" sorusuna eşdeğerdi.

Düşüncelerinden acilen sıyrıldı ve onu çağıran bunak patronunun yanına gitti. Anlaşılan yorulacaktı. Şimdiden akşam içeceği kahvenin hayalini kurmaya başlamıştı.

*****

-İş bitti çocuklar, otuz dakika sonra kapatıyoruz!

Bu Umay dışında herkes için güzel haberdi. Umay neye sevinirdi ki? Yine de sevinmiş yüz ifadesini takındı. Son yarım saat daha, birazcık müşteri.

Dükkanın son müşterileri çıkarken içeriye Umay'ın yaşlarında bir çocuk girdi. Onu burada ilk kez görüyordu, ve yalnızdı. Aynı zamanda buraya takılan müşterilere de hiç benzemiyordu.

-Haro! Siparişinizi alanbilir miyim?

-İki fincan kahve, lütfen.

Garipti, adam yalnızdı. Fakat Umay ona bu konuda soru sormadan tamam dedi ve siparişleri söyle- bir dakika! Kime söyleyecekti ki? Bu işlerden sorumlu arkadaşı Tori çapkınlıkla meşguldü.

Derin bir nefes aldı ve kahveleri özenle koydu. Fincanların biri mavi biri de pembeydi. Haha, pembe ve mavi... En sevdiği renkler. Bu nedenle siparişlerini adama götürürken içten bir tebessümle gitti.

Bu şaşılacak bir durum değildi aslında Umay'ı tanımayan bizler için. Fakat Umay'ı tanıyan insanlar adına şaşırtıcıydı. O, genellikle takma bir gülümseme kullanırdı. Bu seferki farklıydı, içtendi. Bunak bile farketmişti.

Umay kahveleri masanın iki ucuna yerleştirirken adam teşekkür etti ve bir süre ona sessizce baktıktan sonra başını öne eğdi.

Adam bekledi ve bekledi... Kahvesini içmeden sadece bekledi. Dükkanın kapanmasına beş dakika kala hesabı ödedi ve çıktı. Umay'ın içinde bir huzursuzluk vardı. Garip bir şekilde adamla konuşması gerektiğini düşünüyordu.

-Anka-san, erken çıkabilir miyim?

Bunak şaşırdı fakat olumlu yanıt verdi. Zaten dükkanda müşteri kalmamıştı ve gelse de kovmak zorunda kalacaktı.

Olumlu yanıtı duymadan önlüğünü çıkarmıştı bile. Hemen ceketini ve çantasını kaptı ve koşar adımlarda dışarı çıktı. Çıktığı an adamı gözüne kestirdi ve adımlarını onu takip eder hale getirdi.

Hiçbir işe yoğunlaşmamıştı şu an yaptığına yoğunlaştığı kadar.

-Umayu-chan! Konnichiwa! Uzun zamandır seninle görüşmemiştik!

Arkadaşına baktığı anda adamı kalabalıkta kaybetti.

-Ne o? Beni gördüğüne sevinmedin mi?

-Hayır tabii ki. Sadece acelem vardı, üzgünüm.

-Ah, öyle mi! Numaram sende vardı, işin bitince mesaj at.

Göz kırptı ve gitti. Her şey mahvolmuştu. Tüm gizem ve tebessümünün yalan olduğunu hissetti ve evinin yolunu tuttu.

Eve giderken sadece insanları seyretti. O aptallıklarını ve monoton yaşamlarını düşündü. Asla onlardan biri olmayacaktı. Bunun için doğmadığını biliyordu. O zaman, ne için doğmuştu?

Eve yaklaştığında anahtarlarını çıkarıp etrafındakileri rahatsız etmek istercesine bir gürültüyle kapıyı açıp kapattı. Komşuları ona uyuz oluyordu.

Eve girdiği gibi kapıyı çarpıp koltuğa atladı. Zavallı koltuk az çekmemişti, hala da dayanabiliyordu. Başka kim Umay'a böylesine katlanabilirdi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kiraz AğacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin