E.Ş-1-

9 1 0
                                    

Göz yaşlarımı silip titrek ellerimle kapıyı tıklattım. 'Gel' sesi gelince buruk,titrek nefes aldım ve kapı kulpunu indirdim. Iceriye girip titrek adımlarımı attım. Karşımda travesti erkek doktor vardı. Eliyle gel işareti yapınca koltuğa oturdum. Bana kısa bir bakış atıp dudaklarını yaladi ve söze başladı.
"Buse Yelda Şimşek'ti değil mi?" Başımı onaylarcasına salladım. "Geçen geldiğinde senden öğrenmek istediklerimi ogrenememistim. Umarım bu sefer daha sakinsindir." Ne yani? Doktora bana hesap sorduğu için saldiramazmiyım? Cevap vermeyeceğimi anlayınca başladı. "Buraya gelirken ki nedenini biliyorum düzelmek daha güçlü, daha sosyal olmak istiyorsun. Sana yardım edeceğim ama ilk bana acıyı ilk kaç yaşında hissettin onu anlatman lazım." Daha konuşmadan gözlerim dolmuştu. Adı Berkan olan doktora baktım ve burukça gülümseyip anlatmaya başladım.

"Altı(6) yaşındaydım. Annem o yıl hala nedenini bilmediğim bir sorun yüzünden intihar etmişti." Gözümden yaşlar düşerken o ana geri gittim.

10 Yıl Önce
"Buse bak sana en sevdiğin iki şekerden birini aldım." Annemin sesiyle elimdeki boya kalemlerimi bırakıp ona baktım. Elinde pembe bulutlardan vardı. Sevinçle "olley pembe bulut almışsın teşekkürler annecim!" Gülümsedi ve "evet pembe bulut aldım." Dedi ve odasına gitti. Hemen şekeri açıp yemeye başladım. Şekeri yerken annemin odasından acı sesleri geliyordu. Pembe bulutu(Pamuk şeker) elimden bırakmadan kapının önüne gittim. Sesleri dinlemeye başladım. Annemin kısık sesiyle "Bırak" dediğini duyuyordum. Daha sonra ismimi yüksek sesle bağırışıyla odaya girmiştim. Babam annemin üstündeydi. Annemse ağlıyordu babam benim geldiğimi görünce bana bağırıp evden gitmişti. Annemse sürekli ağlıyordu eline dolu hap kutusu alınca ne yaptığını anlamamistim. Ama anneler doğruyu bilir kafasıyla karşı çıkmamıştım. Sonra da annem hiç uyanmıştı.

Günümüz
Kısılan sesimi oksurerek düzelttim ve "meğerse tecavüz ediyormuş baba demeyi sekiz yaşımda bıraktığım adam ona, bende kazayla olmuşum." Dedim ağlarken.

Ilerleyen saatlerde ben anlatmıştım doktor dinlemisti. Herşeyi her animi dört saate sığdırmıştım. Bana bazı tavsiyeler vermişti. Rahatlamıştim açıkçası. Ama bu ana kadar.

Eve girer girmez yine içen bir baba beni her ne kadar şaşırtmasada yine sinirlenmis ve ayakkabımı çıkarıp merdivenlere yönelmiş oradan da odama girmiştim. Üzerimdeki tayt ve tshirti çıkarıp. Beyaz üzerinde 'Sunshine' yazan dizimin biraz üstünde biten uzun bluz altına da hava sıcak olduğu için siyah şort giymistim. Tişörtün önünü içime sokup siyah converselerimi giyindim ve en yakın arkadaşım Zereni aradım. Bugün biraz takılıp sonra onlarda kalacaktım. Aramayı meşgule verip 'bizim buraya gel buradan sonra buluşuruz.' Mesajını yolladı. Cevap yazmadan iphoneumu cebime koydum. Bu iphone da Zeren'in hediyesiydi zaten kabul etmek istemediğim telefona birde çok para ödemesinler diye Iphone 5s aldirmistim.

Tam hazır olduğumda odadan çıkıp aşağıya indim. Tam kapıyı acmisim ki "Nereye?" Diye ses duydum.
"Zeren'in yan-" "Benden izin aldın mı?" O böyle diyince ellerimi belime koydum ve "ne zaman ne yaptığımla ilgilenmeye başladın baba?" Baba yı bilerek bastırarak söylemiştim. Bu onu sinirlendirmis olmalı ki yanıma gelip bilegimi sertce kavradi ve sıkmaya başladı. Canım acıyordu ama alışmıştım. "4 yıl öncesine gidelim istersen?" Diye sorduğunda gözlerim faltasi gibi açıldı. Dört yıl önce beni taciz ediyordu. Her gün. Gülümsedi ve burnunu boynuma sürttü gözlerimden yaşlar dökülürken "yapma." Diye fısıldadım güçsüz sesimle tutmadıgi elimle de ittirmeye çalıştım ama olmuyordu hareket etmiyordu. Beni duvara itip boynuma öpücük kondurmaya başlayınca ağlamam şiddetlenmisti. "Dur Allahın cezası dur ne istiyorsun?" Dediğimde istemeyerek olduğu çok belli bir şekilde boynumdan ayırdı dudaklarını ve "para ver." Kendi kazandığım paranın çoğunu o alıyordu zaten. Ama şuan ısrar edecek halde değildim. Yerdeki çantadam cüzdanımi çıkarıp parayi ona verdim fark ettirmeden kendime de 100 tl bırakmıştım. Parayı aldı ve saymaya başladı yüzünde gülümseme oluşurken bana baktı. Sonra gülümsemesi silindigi gibi saçımdan tuttu kafamı duvara carptirdi. Çığlık atarken yine göz yaşlarımı saldim. "O yüz lirayı benden saklayacak cesareti nerden buldun lan sen?!" Ah fark etmişti. Ağlamam siddetlenirken kemer sesi duydum. Korkudan kapattığım gözlerimi açtığımda kemerini bir eliyle çıkardığını diğer eliyle de bira sisesini kafasına diktigini gördüm. Korkum artarken kemeri hazır etti ve bilmem kaçıncı şişesini de bitirip bana yaklaştı. Geriye kaçmaya çalıştığımda zaten duvara sırtımin yasli olduğunu fark ettim. Bilegimi tutup ayağa kaldırdı karşısında tirtir tirerken yüzümü duvara, sirtimi ona döndürmemi sağladı. Tişörtümu yukarıya siyirdi ve pis ellerini sırtımda gezdirmeye başladı tek ses benim ağlama sesimdi.

O esnada sırtımda hissettiğim acıyla çığlık attım. Sırtımda bira şişesini kirmisti. Aglamalarim hickiriga dönüşürken kahkaha attı ve kemeri sırtımda vurmaya başladı. Acıyla yere diz çokerken o hala durmadan sırtımı kırbaçliyordu. "Dur." Durmadı. Daha da hızlandı. Gücüm tamamen yok olurken duvardaki kanlı elim ben farkında olmadan duvarda sürünerek aşağıya inmiş ve kucağıma düşmüştü. Yavaş yavaş görüntüm bulaniklasirken gözlerimden son damla daha düştü ve gözlerim kapandı.

Gözlerimi yavaşça açtığımda ilk parkeyi gördüm ayağa kalkmaya çalıştımda acısını unuttuğum sırtım kendini belli etti ve olduğundan daha fazla acimaya başladı. Acıyla yerde otururken gözlerim etrafı taradi. Yine sızmıştı etrafıma bakinmaya devam ederken merdivenin oradaki telefonumu gördüm yorgun bedenimi acıyla zar zor yerde sürünerek telefonun yanına gittim ve saate baktım. Bayağı geç olmuştu. Zerenden cevapsız arama vardı. Arayamazdim çünkü dakikam kalmamıştı. Sırtımin pansumana ihtiyacı vardı bu evde daha fazla duramazdım. Zerenlere gitmem gerekiyordu. Telefonu sortumun arka cebine koyup duvardan destek alarak ayağa kalktım ama duvarı bıraktığım anda geri yere düştüm. Yere dusmemin etkisiyle sırtım yine yanmaya başlayınca gözümden yaş geldi. Ben bu hayatı haketmemistim. Yine aynı şeyi yaptım ve duvarı bırakmadan yürümeye başladım. Converslerim kanlanmisti. Ama umurumda değildi. Kapıyı sessizce açıp dışarıya çıktım. Destek alarak ve ağlayarak apartmandanda dışarıya çıktığımda esen soğuk rüzgar sırtımdaki acıyı tetikledi. Kambur ve duvara yapışık şekilde yürürken yine gözüm kararmaya başlamıştı. Araba korna sesi ve nerdeyse üç metre uzağımda araba farı ışığını gördüm yardım dilemek için hafif kaldırdığım elim güçsüzce indi ve ayaklarım yerden çözüldü.

Ilk bölüm böyleydi. Biraz kısa sanırım.

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin