Yüzünde kırık bir ifadeyle siyah kapaklı klasik bir günceyi yerden kaldırırken o güncenin sadece basit bir günce olduğunu düşünüyordu, lanet bir günce değil. "Lucas günlük mü tutuyormuş?" diye mırıldandı kapağın koyu lastiğini çıkan komik bir sesle şaklatıp açmadan önce. Temiz parkelerde parlayan tek şeyin bu defter olmasında bir anlam cidden yatıyor muydu? Düşünmemişti.
İlk sayfayı kaplayan bozuk, çirkin, dağınık ve her şeye rağmen tatlı el yazısına baktı.
Açmayın, Okumayın.
Altına düşülmüş minik harflere baktı. Çok tatlı ama her şeye rağmen çirkin harflerdi bunlar. Lanet bir günce.
bizi unut, beni unutma.
