Cehennemin Tohumları Part 2 (Güven Problemi ve Ani Kayboluş)

38 2 0
  • İtfaf edildi Muratcan Durmaz
                                    

Çadırın demir çatısı çatırtılarla beraber yıkılmaya başladı. İçeri sürüsüyle yaratık hücum ederken gözlerim Yaşlı Billy'i aradı. Onu bulduğumda ona yardım etmek için çok geç olduğunu gördüm.. 3 yaratık çoktan etrafını sarmıştı. Bir tanesi kolundan ,bir tanesi bacağından ve bir tanesi de boynundan ısırmaya başlamıştı çoktan. Billy'ye olanlar gerçekten kötüydü ama artık ona yapabileceğimiz bir şey yoktu. Her şey bir adamı kurtarmamızla başladı. Bir tünelde bulduğumuz adam. Tünelden neden mi geçiyorduk ? O sırada şehir o yürüyen pisliklerle doluydu. Kardeşimin bağırsaklarının etrafa saçıldığını görünce şehirden kaçmış ve bir grup bulmuştum. Ondan sonrada kaçış yolu olarak bir tünele girmiştik. Tünelde bir pislik tarafından öldürülmek üzere olan bir adamla karşılaştık. Ne kadar istemesemde grubumdaki insanlar kurtarmamız gerektiğini söylemişlerdi. Neden bırakıp gitmemiştik ki ? O cılız herif bir işe yaramazdı. Yanında taşıdığı isveç çakısından kendini savunamayacak kadar zayıf olduğu belli oluyordu. Kısacası bir korkaktı. Sadece grubu yavaşlatacaktı ama gruptakiler onu da yanımızda götürmemiz konusunda ısrarcıydı. Bu yüzden onu da yanımızda götürdük. İki saatlik yorucu yürüyüşümüzün ardından zifiri karanlık tünelden çıkmayı başardık. Bu kadar uzun sürmesini beklemiyordum. Beklemiyordum çünkü tünelin ağzına kadar araba dolu olduğunu bilmiyordum. Gün ışığına kavuştuğumuzda herkes biraz rahatlamıştı. Grup lideri olarak gördüğümüz Billy kamp yapmamız gerektiğini söyledi. İki kişiye silah vereceğini ve o kişilerin nöbet tutacağını söyledi. Bu sıralarda kurtardığımız adam irkilerek ve bağırarak uyandı. Korkmuş olduğu her halinden belliydi. Onu o zombiden nasıl kurtardığımızı anlatınca çok minnettar olduğunu söyledi. Bir süre sonra bizim adlarımızı ve ne iş yaptığımızı sordu. En son bana " Peki ya siz ? Sizin adınız neydi ? " dedi merakla. Bu soru beynime kan fırlamasına neden oldu. Bütün sinirimi bu adamdan çıkarmak istiyordum. Ayağa kalkıp onu boynundan tuttum. Adama " Bu aptalca olayları sormak yerine isimlerimizi soruyorsun. Etrafındaki olaylar umrunda değil galiba. İnsanlar ölüyor ve en azından merak edip sormuyor musun ? Seni onların elinden biz kurtardık. Biz olmasak ölüyordun. Sen yaşama... " sözlerim yarıda kesildi. Billy beni omzumdan tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu aptalla aynı grupta yaşayamazdık. İmkanı yoktu. Çünkü hem cılız hemde aptaldı. Zayıflar böyle olaylarda yaşayamazdı. Billy'ye " Bu adamı yanımızda almamız bir hataydı Billy. Göreceksin. Benim haklı olduğumu göreceksin. " dedim sitemimi belli ederek. Billy bana gülümsedi ve " Evlat haklı olabilirsin ama bir şans vermeyi denesen. Ben öyle yapıyorum. Bu gruba nasıl girdiğini unutma. Kimsenin hayrına seni bu gruba alıp eline silah vermedim. Seni gruba aldım çünkü hayatta kalma hırsın ve mücadelen beni etkiledi. Bu adamın neler yapacağını bilemezsin. Belki bir gün o da senin hayatını kurtarır. Bu yüzden bir şans vermeyi dene. " dedikten sonra yeni gelen gence döndü. Gözleri dolmuştu. Billy'nin gözlerine bakıp teşekkür etti. Galiba fazla abartmıştım. Sadece aptal bir çocuktu bu. Billy çocuğun kalkmasına yardım edip çocuğa bir tabanca verdi. Nasıl kullanacağını göstermek üzere bir köşeye gittiler. Yaklaşık bir saatin ardından 5 el ateş edildi. Ses üç çadırdan en köşede olanından geldi. Yani Billy ve aptal çocuğun olduğu çadırdan. Daha sonra neler olduğunu biliyorsunuz zaten. Billy'ye yardım etmeden kaçmaya çalışan çocuğu görmüştüm. Bir kez daha kan beynime hücum etti. Billy onun yüzünden ölmüştü. O pislik Billy'ye yardım etmemişti. Dönüp bize bile yardım etmeye çalışmıyordu. Önden kaçan gruba eşlik ediyordu. Küçük bir kız bile daha iyi savaşırdı bu adamdan. Billy'nin ölümü herkesi şoka sokmuştu. Herkes etrafta koşuşuturuyor ve ne yaptığını bilmeden arabalarına atlayıp kaçmaya çalışıyordu. Grubun önceden aldığı okul otobüsüne gitmeye çalışıyordum. Kaçarken yaratıklardan 4 tanesini indirmiştim fakat sadece 1 tanesi hareketsiz yerde kalmıştı. Diğerleri sendeledikten sonra arkamızdan gelmeye devam etmişti. Gruba otobüse koşması için bağırdım. Yaratıklara 100 metre kadar fark atıp otobüse ulaştığımızda en arkadan gelen son bir kişi vardı. Cılız çocuk. Çantasını suratına fırlatıp tabancamı çıkardım. Tabancamda kalan son 5 kurşundan üçünü arkadan gelen yaratıklara sıktım. 2 tanesi yere düştü. Ardından çocuğa " Sana bir iyi bir kötü haberim var. Kötüyü söylüyorum. Bizimle gelmiyorsun. İyiyi söylüyorum. İstersen intihar edebilirsin. " dedim. Çocuk şaşkınlıkla suratıma bakıyordu. "Neden? Neden intihar edeyim ki ?" Bu soruya verebileceğim en güzel cevabı çocuğun ayağına ateş ederek verdim. Daha sonra " İşte bu yüzden. Silahımda son bir mermi kaldı. Akıllıca kullanmanı tavsiye ederim. Kendine iyi bak. Cehennemde görüşürüz." dedim. Çocuğu en son ağlarken gördüm.  Daha sonra otobüse binip hareket etmemizi söyledim. Grupta çok az kişi kalmıştık. Yola yaklaşık 30 kişi ile çıkmıştık. Şimdi ise otobüste 11 kişi kalmıştık. Otobüs bir kaç kerelik denemenin ardından hareket etmeye başladı. 150 metre kadar ilerlemiştik ki bir silah sesi geldi. Artık mutluydum. İşe yaramazın biri dünyadan silinmişti. Artık hedefimiz belliydi. Hayatta kalan diğerleriyle beraber yaşanabilecek bir yere gidip orada yaşayacaktık. En azından devlet bu işe el atana kadar bir yerde saklanmalıydık. O zamana kadar elveda Michigan.

Cehennemin TohumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin