kazanmak ve kaybetmek

892 94 118
                                    

"694007 numara, kırmızı odaya bekleniyorsunuz." Yoongi yemekhanede yankılanan anonsa karşılık kafasını eğip tişörtünde yazan numarada gezdirdi gözlerini, etrafındaki çoğu insan gibi.

"Sanırım bu benim," Yanında oturan Namjoon'a dönerken yeni aldığı yemeğini ona ittirdi Yoongi, "sen alabilirsin." Namjoon gülümsedi.

"Teşekkürler ve iyi şanslar." Namjoon yemeği önüne çekip elindeki minik kutudan beklemekte olduğu yemek sırasını iptal etti. Yoongi bacaklarını sandalyeden çıkartıp dönerken karşısında oturmakta olan sarışın çocuğun sesini duydu.

"Umarım canlı çıkarsın!" Yoongi garip bir bakış attı çocuğa -tişörtünde 756086 yazıyordu-. Sonrasında umursamamaya karar verip omuz silkti ve ilerlemeye başladı.

Namjoon'un sarışın çocuğu azarlayışını duymamış gibi davranarak kapıda bulunan görevliye yaklaştı. Kıyafeti, kaskı, silahı... Bembeyazdı, aynı yemekhane gibi. Aynı buradaki neredeyse her oda gibi.

"Kırmızı odaya nasıl gidebilirim?" Nöbetçinin cevabı robot gibiydi, nöbrtçiler hep öyle olurdu zaten. Ama ilk defa, ona bakarken, gözlerinde bir acıma vardı sanki. Bu biraz garipti. 'Robot' lakabıyla anılan duygusuz görevlilerden birinde acıma?

"Beni takip et." Yürümeye başlarken Yoongi farketti, adımları da robota benziyordu, lakaplarını hakediyorlardı.

Beyaz kapının iki yana ayrılmasıyla gri ve siyahtan oluşan koridora girdiler. Yoongi burayı biliyordu, sola dönünce yatakhaneler, ileri gidince sohbet odaları vardı.

Fakat onlar sağa döndüler. Yasaklı olarak geçen, ulaşılması imkansız -yoongi'den iyi bilemezdi kimse, geldiğinden beri bu kapıya ulaşmak neredeyse tek amacıydı- kapının şifresini açan görevliyi izlerken şaşkındı Yoongi. İki aydır peşinde koştuğu fırsat, resmen ayağına gelmişti.

Yoongi önünde yavaş fakat ritimli bir şekilde yürüyen görevliyi takip ederken merakla bakınıyordu etrafa. Duvarlar saçları gibi açık mavi, yerler krem rengine çalan bir beyazdı. Yatakhaneler ve yemekhanenin aksine, burası huzur verici gözüküyordu. İnsan sanki gökyüzünün ortasında yürüyor gibi hissediyordu kendini.

Sahi, ne kadar olmuştu gökyüzünü görmeyeli? Burada pencereler yoktu, kutu gibi odalarda yaşıyorlardı. Gerçi, ne olursa olsun dışarıdan beter olamazdı ama. Dışarıdaki savaş dolu dünya, gençlerin yeraltındaki merkeze cennet muamelesi yapmasına sebep oluyordu. Ama elbette ki buraya gelmek de pek kolay değildi. Kurada adınız çıkana kadar yıllarca bekleyebiliyordunuz.

rus ruleti // yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin