Sabah olmuştu.. Luce uyandı ve Jane'yi de uyandırdı. Hala yaşananların şokundalardı. Neler olduğunu kimse anlayamamıştı. Isabell'in cansız bedeniyle hala aynı odadalardı fakat kapı açılmıştı. Koşar adımlarla odadan çıktılar. Hala ayakları titriyordu ve ikisi de konuşamıyordu. En sonunda Luce'Hadi Jane aşağıları kontrol edelim' dedi sessizce. Tam merdivenden inerlerken aşağıdan bir şey yere düştü ve kırıldı. İyice tedirgin olmuşlardı.Sessizce merdivenden iniyorlardı tam o sırda merdivenin boşluğudan bir ayak Luce'nin bileğini tuttu ve merdiven basamağındaki boşlutan onu çekerek boynunu koparttı. Jane'in sesi kesilmişti. Ne yapacağını bilmiyordu. O evden kaçması lazımdı. Tek başına hiçbir şey yapamazdı. Çıkış kapısına doğru ilerlerken yerdeği kan birikintisine basarak ayağı kayıp yere düştü. Başının vurduğu yerde, gözünün önünde bir kağıt vardı ve kanla 'çok geciktiniz, hepsi senin suçun, sıra annen de ve sonra sende' yazıyordu. Kağıdı da alarak olanca hızla kendini dışarıya attı. Ağlıyordu. Kimin yanına gidecekti şimdi. Kimsesi yoktu. Babası Jane daha 5 yaşındayken ölmüştü ve büyükannesi Luce doğtuktan 1 saat sonra kaybolmuştu. Dedesi de ölmüştü. Yapayalnızdı. Aklına lise 12deyken gittiği okulda sıra arkadaşı Sammy geldi. Bu işi ne bir polis ne de başkası en iyi o çözerdi. Ona yardım ederdi. Hemen telefonunu karıştırdı ve numarasını buldu ama telefonu kapalıydı.'Sammy lütfen beni arar mısın ? Çok kötü şeyşer oluyor ve ben bunu durduramıyorum. Neler olduğunu bile anlayamıyorum beni ararsan çok iyi olacak.' sesli mesaj bıraktı. Bir an önce ordan ayrılarak son parasını da 1 gecelik otel de kalmak için kullanmak zorunda kalacaktı.3 km ileride ki eski bir otelde kalmak zorunda olduğu için durmadan lanet okuyordu. Sonunda gelmişti. Yanında telefonundan başka hiçbir şey yoktu. Tam o sırada Sammy aradı.
