Umarım hikayem dikkat çekebilmiştir yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve gerçekten çok uğraşıyorum. Hikayeyi herhangi bir yerde yayınlamadım kendi kendine büyümesini istedim. Eğer ilginizi çekerse lütfen vote verin. tşk. :D
________________________________________________________________________________
"Bana asıl acı veren yaptıkların değil. Bana asıl acı veren ne biliyor musun? Yüzüne baktığımda hangisiyle konuştuğumu bilememek." Diye fısıldadım ben de ona. Yüzü donuklaştı. "Kafesteki bir kobay olduğunu düşünürsek gereğinden fazla konuşuyorsun." dedi.
________________________________________________________________________________
Zihin okuyabilmek gerçekten çok güzel ama bunu kimseye anlatamamak beni biraz sıkıntıya düşürüyor açıkçası. Sınıftaki kızların yarısının benden hoşlandığını biliyorum mesela. Diğer yarısı da nefret ediyormuş. Yani öyleydi ben durumun değişmesini sağladım tabi. Ve kızların yüzde yirmisi en az iki kişiyle yatmış. Yanlış anlamayın bunlar bilerek öğrendiğim şeyler değil. O fahişeler umrumda değil. Ama sürekli eldivenle gezmek de zor oluyo. Düşünsenize yazın eldivenle gezmek zorundasınız. Çok zor. Yani anlayacağınız 'okumak' benim kontrolümde olan bir şey değil. Farkında olmadan temas ettiğim insanların zihnini okuyabiliyorum. Öğrendiklerim pek umrumda olmuyor aslında genelde. Ama ya benim yerimde başka bir erkek olsaydı? Kız arkadaş hayatı bitmişti zavallının. Bu yüzden bazen seviniyorum. Sevgilimin bana söylediği bütün yalanları öğrenmek pek güzel olmayabilirdi. Genelde başlamadan biterdi. Şanslıyım yani çünkü soğuk biri olmak benim içimden gelen bir şey. İnsanlardan nefret ediyorum. Tamam iyiler de var ama düşünceleri o kadar kirli ki. Şimdi size bu düşüncelerden bahsetmeyeceğim tabiki. İnsanların özel hayatına karışmayı uzun süre önce bıraktım. Beni ilgilendiren tek şey karnımı doyurmak. Ama... İçten içe bu düşüncelere sahip insanları cazalandırmak da istiyorum. Fakat bir suçu olmayan masum insanları cezalandırmak... Bana ters. Bu işi ben değil mahkeme yapıyor zaten. Hem böyle düşünürsek ben de bir suçluyum. Düşüncelerim kirli olmasa da yaptıklarım öyle. Yine de...
Zil sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp hayata döndüm. Okul bitmişti. Çalışmalıydım. Ama bunun için önce uyumam gerekiyordu. Akşam bir gece klübüne gider orda işimi halledebilirdim. Defter ve kalemleri çantama attım ve büyük babamdan ayrı yaşamak istediğimi söyledikten sonra kuyumcudan sağladığım parayla kendime ev tuttum. Okuldan çıkarken bir kaç kız peşimden geliyordu. Yine mi.
"Selaam Roniin" . "Ne var Zoey." Arkamı dönüp onu süzdüm. Dokuz santim topuklarla neredeyse benim boyumsa yetişmişti. Zaten uzunsun niye topuklu giyiyorsun kızım. Yukarı çıktım. Eteği nerde lan? He ordaymış tamam. Üstünde kendine bol göğüslerine dar gelen bir tişört vardı. Suratına bakmadan gözlerimi saatime çevirdim. Biraz daha beklersem otobüsü kaçıracaktım. "Ya şey..." Geveleyip duran kız tipi. En nefret ettiğim. "Zamanım yok söyle ne söyliyiceksen." "Benim haftaya doğum günüm var da..." "İşim var o gün." diyip otobüs durağına yürüdüm. "Ama hangi gün olduğunu söylemediim." Arkamdan bağırıyordu. Onu duymamazlıktan gelip yürümeye devam ettim. Otobüse bindim. 'Yeterli bakiye bulunmamaktadır' Siktir ya. Arkalardan yüzünü kapüşondan göremediğim bir kız geldi ve benim yerime bastı. "Teş.." "Önemli değil." Buz gibi. Bana bu kadar soğuk davranabilen ilk kızla az önce karşılaştım sanırım, bir yere tarih atın. Oturacak yer aradım ama dolmuştu. (yazar burda hayır otobüstü diye espiriq yapmak ister ama bu ciddi bir hikayedir, yapamaz.) Eve gelmeme yaklaşık beş dakika kala büyük bir gürültüyle otobüs durdu. "Noldu ya." diyip şoförün aceleyle otobüsten inmesini izledim. Ben de ardından indiğimde yerde yatan kızı fark ettim. "Amca n'aptın sen!" Dememe fırsat kalmadı adam koşarak uzaklaştı. Kızın nabzını kontrol ettim. Atıyordu. Onu kucağıma alıp bir taksiye bindim. Adam en yakın hastaneye sürerken ben de kızın nabzını kontrol ediyordum. Kaşı hafıf kanıyordu. Simsiyah saçları ve ince siyah kaşalarıyla beyaz teni tezat oluşturuyordu. Güzeldi. O sırada telefon çalmaya başladı. Zil sesinden benimki olmadığını anladım. Yanlış olsa da kızın çantasını açıp telefonuna baktım. "ODUN" Bu kim ya diye söylenip telefonu açtım. "Alo." "Kızım nerdesin yarım saattir seni bekliyorum tepem atmaya başladı bak beni biraz daha bekletirsen... Bi dakka sen kimsin lan!" "Sakin olun lütfen aradığınız her kimse..." "Senin Co'nun telefonuyla ne işin var lan senin yanında da mı o kız ismini ver lan adresinizi söyle seni öyle bi benzeticem ki an.." "Lan bi sakin ol! Kız trafik kazası geçirdi!" "...Dıt. Dıt. Dıt." Ne biçim bi erkek arkadaştı bu ya. İşte böylelerinin cezalandırılması gerekiyordu asıl. İçimden onun için daha çok güzel şeyler saydırıyordum ki taksinin durmasıyla geldiğimizi anladım. Cebimdeki tek parayı taksiciye verdikten sonra kızı hastaneye götürdüm.
İfademi almışlardı ve şimdi uyanmasını bekliyordum. Ciddi bir durumu yoktu. Kızın kim olduğunu biledikleri ve yakını da olmadığı için onu ben beklemek zorunda kalmıştım. Kapının açılma sesiyle kafamı kaldırdım. Kızla göz göze geldik. Koşarak bana sarıldı. Afallayarak kıza karşılık verdim. Neyse ki elimde eldivenlerim vardı. Geri çekilip gözlerime baktı. "Beni kurtardığın için teşekkür ederim süpermen." dedi ve gülümsedi. "Seni biri aradı." diye anlatmaya başladım o baygınken olanları. Birden gözleri doldu. "Ben.. Ben ondan nefret ediyorum." hıçkırıklarının arsından bu kelimeleri seçebildim. Sakinleştikten sonra eve gitmesi gerektiğini söyledi. Elime bir kağıt parçası tutuşturdu ve yanagımdan öptü. Lanet olsun bana temas etme. Şok... Dave. Zorla buluşma. Şiddet. Eziyet. Gözlerimi sıkıca kapatıp durdurmak için kendimi zorladım. 5 saniye sürmüştü sadece. Kız geri çekilip gülümsedi ve hiç bir şey olmamış gibi koşarak uzaklaştı. Anılarını bende bıraktığını bilmeden. Ona acımıştım. Elime tutuşturduğu şeye baktım. Telefon numarası. -Coal (Kömür). Adıyla uyumlu güzel yüzünü düşündüm. Telefonumu çıkartıp neden yaptığımı bilmeden telefonunu kaydettim. Ve bu sefer sakin sürecek bir otobüs yolculuğuna hazırlandım. Şimdi tek yapmak istediğim eve gidip uyumaktı. Dha sonra olacakların hayatımı değiştireceğinin farkında olmadan uyumak...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKUYUCU
Adventure"Bazı insanlar neden rol yapamaz biliyor musun? Çünkü onların hayatları oyundan ibarettir." diye fısıldadı.