sekiz-final

11 2 5
                                    

Yerel gazetelenin haber köşesinden:
Youtube de Sare Gündüz'ün paylaştığı video milyon tıklama aldı. Videonun sahibi ileri derece şizofreni hastası olması, tüm ülke genelinde dikkatleri üzerine çekti. Videosunda yaşadığı zorlukları şu sözleriyle özetleyen Sare Gündüz
Kurduğunuz hayaller, onlarınkiyle eşleşmediğinde, sizi çok küçümsüyorlar. Videonun devamında izleyicilere öğütlerde bulunuyor.
-

Son bir aydır yani videoyu paylaştıktan sonra, istemediğim kadar göz önündeydim. Bu duruma bir dur demek için benimle röportaj yapmak isteyen bir gazetecinin teklifini sonunda kabul ettim. Tek isteğim artık olduğum gibi kabul görmek. Tanışma ve ısınma sorularından sonra asıl terletecek sorulara geçmiştik.
Benim için sorun yoktu.
Cevap vermekte zorlanan insanlar, genelde bir şeyler saklayan insanlar olur.
İnsanların tam ortasında durarak görünmez olmayı başaran bir insanım. Dolayısıyla saklayacak hiçbir şeyim yok.

Şizofreni hastası olduğunu öğrendiğinde nasıl bir tepki verdin?
-Hiç yaşamamış olduğumu düşündüm. Çünkü doğrularımın hepsinin yalan olduğunu söylediler. En iyi arkadaşım yokmuş, ilk kez bana aşkı tattıran insan benim hayal ürünümmüş. Kabullenmem zor oldu. Hatta hâlâ kabullenemediğim anlar oluyor.

Kabullenemediğin anlar oluyor demek. Bunu bize daha açık bir şekilde anlatır mısın?
-Dediğim gibi, aşık olduğum kişiyi zihnimde yaratmışım. Yani ben kendime aşık olmuşum(?) inanabiliyor musunuz? Çünkü buna ben inanamıyorum, o kadar güzelliklerin hepsine uydurma denilmesini hâlâ kaldıramıyorum. Kim ne derse desin, benim aşkım gerçekti tüm her şeyiyle. Tepeden tırnağa gerçekti. Başkalarının görememesi bunu değiştirmez. Değiştirmemeli.

Anladım. Peki ya ailen? Onlar senin bu rahatsızlığın hakkında ne düşündüler, nasıl yaklaştılar?

-rahatsızlık... rahatsız bir insanmışım gibi yaklaşmışlardır muhtemelen. Bilmiyorum.

Bilmiyorsun demek, ailenin açıklamalarını okudum. Senin için çok üzülmüşler ve bu durum onları çok yıpratmış. Öyle anlatmışlar.
- Karşınızdakini olduğu gibi kabullenemezseniz, sizi çok yıpratır. Yıpranmışlardır. Çünkü beni hiç kabullenemediler. Bu yüzden onları diğerleri gibi düşman gördüm. Sizin sahip olduğunuz şeyleri elinizden almaya çalışan yağmacıları nasıl düşman görüyorsanız, öyle gördüm.

Hala öyle görüyor musun?
-Artık değil. Benim kemoterapim onlar. Kanserli hücrelerimden kurtulmak için sağlıklılarından vazgeçtiğim, ama beni iyileştireceğine inandığım bir kemoterapim benim ailem.

Arkadaşların var mı? Çalışıyor musun?
-bir ay önceye kadar vardı. Hem işim hem arkadaşım. O videodan sonra, hepsi benden uzaklaştı. Salgın bir virüs taşıyormuşum gibi... insanlar böyledir işte, hiçbir şeyi doğru bilmezler. Ne onlara zarar verecek bir virüs taşıyordum, ne de başka bir şey. Ben sadece bendim.

Senden kaçmaları, seni üzdü mü?
-kaçtılar demedim. Bakış açıları değişti ve böylece benden uzaklaştılar. Karşılarında dünki Sare yoktu, bugün adından şizofren diye bahsedilen bir Sare vardı. Böylece ben de işimi ve arkadaşlarımı dünde bıraktım.

Sen hep insanların sana yanlış bir şekilde yaklaştıklarından yakındın bugüne kadar, doğru mu?
-kısmen. Evet.

Şimdi, o paylaştığın videoda aslında bakarsan neler yaşadığını anlattın, sana tekrar onları sorarak sıkıcı bir gazeteci olmayacağım. Ya da tedavi sürecini sormayacağım, çünkü eminim kimse bu detayları şu an soracağım sorudan daha fazla merak etmiyordur.
Sare, sen sağlıklı kabul edilen biri olsaydın, ya da hiç şizofren olduğunu öğrenmeseydin ve şizofren ya da başka bir şey; toplumda dışlanacak herhangi bir özelliği olan birini/birilerini tanısaydın, ona/onlara yaklaşımın bugün ki gibi "olduğu gibi kabul etmek" ilkesine mi dayanırdı?

-Hm... Sanırım onlar gibi davranırdım... Çünkü bizler empati yapmayı, bir felaket yaşandıktan sonra akıl ediyoruz. Bir kız fazla kilolarından dolayı intihar edince kendimizi onun yerine koyuyoruz. Eğer intihar etmezse, "ne kadar kilolusun/ çok mu yemek yiyorsun? Az ye!/ böyle kendini beğeniyor musun? kilo ver artık, hiçbir şey üzerine olmuyor" diyoruz. Asla da yorulmuyoruz bunu derken... Ancak kızın başına bir felaket geldiğinde, eller hemen telefona sarılıyor ve en yakın sosyal hesabından sanki dün buna sebep olanlardan biri değilmişçesine "YAPTIĞINIZI BEĞENDİNİZ Mİ?" Yazıyorlar. İnsanlarda onu, çok empati sahibi bir insanmış sanıyor...

Üzülerek söylüyorum: insanlara hiçbir şey kabul ettiremezsiniz. Ve o videoda da dediğim gibi, sizi beğenmedikleri ne yanınız varsa(bu emin olun her şey olabilir, kafanızın içinde veya dışında) o sizi siz yapıyor.

Yani, ben şu an sevgilimi eve her gittiğimde görüyorum. İsimleri olan gölgelerimle konuşuyorum. Onları hep yanımda hissettiğim için, ben yalnızlığı hiç tatmadım. Onları seviyorum.
Ancak size ayak uydurmam gerektiği için onları sizin dünyanıza sokmamaya özen gösteriyorum.

Teşekkürler Sare. Röportajı sonlandıracağım, söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- Dünya dönüyor; göğüs kafesinin içinde.

Zihnimde spontane gelişen bir şeydi bu. İlk zihnimde oluştuğu şekilde ilerleme kaydetmedi, ancak vereceğim mesajı en net şekilde verdiğimi umuyorum.
Sandığımdan düşündüğünden çok daha kısa sürdü bu serüven, ancak bir yandan diyorum ki; Olması gereken buydu.
Umarım, işlemiştir. Umarım, anlatabilmiştir Sare size kendini, ancak dediği gibi kendini anlatmayı hâlâ öğrenemedi, anlatamamışsa garipsemez...

Sevgili Sen;
Sen kimsin? Senin doğrun seni mutlu ediyor mu? Olmak istediğin yer, olduğun yer, kimliğin, dilin, ırkın, kişiliğin her şeyin; seni mutlu ediyor mu?
Başkalarını mutlu edip etmediğini sormuyorum, eğer başkalarını düşünmeden tek birine bile "evet" dediysen sevgili dostum, öyle kal!

Eğer yorulursan, kapımı çal ve kolunu yoran o ağırlıkları bırak.

Biri

AloneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin