Francesca Bölüm 1

72 4 0
                                    

"Kalkıyor musun , yoksa su getireyim mi ?"

Sabahın 9 unda kalkmamın aslında bir sebebi yoktu. Lydia beni her zaman uyandırmazdı. Zaten erken kalkardım. Sadece dün lee ile Aşk Yemini 'ni izledigimiz için biraz geç uyumustum. Bu 3.izleyisim ama gerçekten muhteşem bir film. Lee suyu getirmeden kalkmak zorundaydım. Sonunda kalktım. Saçımı gelişigüzel toplayıp bonyoya gittim. Sabah yapılması gereken temizlikleri bitirdikten sonra Lee nin yanına indim. Ah o muhteşem biri. Kahvaltı hazırlamış. Bugün bu sofra fazla bir çekici geldi. Herşeyi yemek istiyorum. Evet zayıflamam lazim ama ne yapabilirim. Yine de Lee beni zayıflatmaya kararlı. Onun gibi bir fizigim olmasını çok isterdim.

'Günaydın Lee '

'Günaydın tatlım '

' Bu ne muhteşem sofra , sana seni çok sevdiğimi söylemiş miydim ? '

' Ahh bende seni seviyorum. Hadi otur artık '

Ben tam o lezzetli yumurta püresinden alacktım ki Lee nin ağzından çıkan cümleler beynimde yankılanmaya başladı 'Hayır tatlım senin tabağın bu. Sağlıklı beslenebilmen ve formunu koruyabilmen için hazırladım. ' En yakın arkadaşım resmen duygularımla oynamıştı. Ama ona ne zaman hayır diyebilmistim ki. O benim hayatımda güvenebilecegim tek insan. Yemek zorundaydım. Başka carem yoktu.

Zoraki bititrdigim kahvaltı sofrasını toplamaya başladım. Tam o sırada Lee nin telefonu çaldı. Bu kız şans sıçıyordu. Simdi bütün iş üzerime kaldı. Arayan Joe olmalıydı. Joseph Lee nin sevgilisiydi. Kumral, saçlarını her sabah bizim eve gelip kaldıran bir çocuktu. Tam bir ingiliz ve de bayada uzundu. Lee ile çok yakışıyorlardı. Telefonla konuştuğu odaya girmek için yürüdügünde kapıyı yüzüme kapatmasından özel şeyler konuştuklarını anladım. Ve özel şeyler hep uzun sürer. Lee den biliyorum. Sıkılmaya başlamıştım. Televizyonu açıp saçma sapan programları izlemeye başladım. Nihayet Lee içeri geldiğinde " Francesca hadi hazırlanmaya başla partiye gidiyoruzz " dedi. Nerden çıktı bu simdi ben markete bile gitmeye üşenirken bir de parti için hazırlanacak mıydım ?

Ve Lee nin şu cümleleri eklemesiyle beynimin çalışan ( baya bi az ) bütün hücreleri durdu. " Francesca hadi ne duruyorsun Cameron' un partisine bu şekilde mi katılacaksın ? " Cameron... Hislerimi tam olarak tanımlayamasam da ismini duyduğum da aynı anda beyniminde durmasına neden olan o çocuk. Sarı havalı saçlarını parmaklarının arasına alarak kaldırdığı zaman çıldırıyordum. Ama beni hayatı boyunca hiç görmemişti. Ki görsede bisey değişeceğini sanmiyordum. Etrafında bir sürü uzun bacaklı 0 beden ve güzel saçlı kızlar vardı. Beni sevmesi biraz tuhaf olurdu. Ya da imkânsız. Ya da saçma. Ne bileyim olmayacaktı iste. Umutsuz biri olduğum için söylemiyorum bunları. Onun yerinde olsam bende beni sevmezdim. Üzüyordu beni. Hem de hic farkında olmadan. Simdi hazırlanmak lazımdı. Bizi almaya Joe gelecekti. Joe Cameron 'un en yakın arkadaşıydı. Birlikte büyümüşlerdi. Aynı evde kalıyorlardı. Lee nin kolumdan tutup " hadi amaa " diye kızmasıyla kendime geldim. Lee alışverişe çıkacağımızı söyledi. Hemen üzerime bi şeyler giydim. Ve nihayet dışarı çıktık. Lee arabayı şehir merkezindeki AVM ye sürdü.

AVM nin girişinde tedirgindim. Ne alacagimi bile bilmiyordum. İyi ki Lee var. Hızlı adımlarla giysilerin olduğu bölüme çıktık. Hic vaktimiz yoktu. Lee kendini alışverişe kaptirmaya başlamıştı bile. Gördüğü tüm elbiseleri çılgınlar gibi alıyordu. Şaşırmamıştım aslında bu Lee nin her zamanki haliydi. Lee bana sinirle bakıp " burda durup öylece beni mi izleyeceksin ? " Diye bagırınca ben de elime ne geldiyse alıp aynanın karşısında üzerime tutmaya başladım. Henüz kendime uygun birşey bulamamıştım. Lee hala kabindeydi ve telefonla konuşuyordu. Konuşmalarından tesadüfen biriyle aynı alışveriş merkezinde olduğumuzu anladım. Kim bilir kimdi. Lee herkesle tanışıyordu. Kendime yakıştıramadığım elbiseleri yerine koymak için dönerken aniden kendimi yerde buldum. Çarptığım kişinin elinde bir sürü içki şişesi vardı ve korkarım benim parasını asla ödeyemeyecegim elbiselerin üzerine dökülmüştü.

Başımı kaldırmamla hayatımın şokunu yaşamam bir oldu. Yıllardır görmemişti. Neden bugün ? Elbiselere ne olduğu artık umurumda bile değildi. Cameron karşımda duruyordu. Eli kesilmişti. Telaşla elbisenin bi kısmından kopardığım kumaş parçasını eline sarmaya başlayıp mahçup olduğumu belirten ifadeler kullandım. " özür dilerim. Çok özür dilerim.. " Baya sinirli görünüyordu. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. " Çekil surdan "deyip ayağa kalktı. O an duygularım birbirine karışmıştı. Sevdiğim çocuğu gördüğüm için mutlu elini kesmesine sebep olduğum için üzgün ve bana söylediği şey için kırgın. Çok kırgın. Lee kabinden çıktığı anda gördüğü manzara karşısında şok oldu. Ve durumu toparlamaya çalıştı. Ben elbiseleri yerden kaldırırken o da bana yardim etti Cameron ise telefonla konuşuyordu. Telefonu kapatıp yanımıza geldi. Lee ona "Cam iyi misin ? " dedi. O da " önemli birşey değil dedi" . Görevlinin orayı temizlemek için gelmesiyle bizde parayı ödemek için kasaya doğru ilerledik. Cameron sabırsız ve huzursuz bi şekilde sıranın gelmesini bekliyordu. Benimse dünyam başıma yıkılmış gibiydi. Şu rezalete bak. Lee " Hey tatlım üzme bu kadar kendini. Bugün seni farketti. Siz ilk defa bugun ayni olayın içinde bas rolü oynadiniz. İyi tarafindan bak. " dedi. Evet öyleydi. Ahh tanrım başka bir olay olamaz miydi ?

İlk defa yüzüme bakmıştı. Hala yaşıyor olmama şaşıyorum doğrusu. Beni terslemesi biraz zoruma gitmişti. Ama çok sinirli olduğu için tersledi sonuçta. Biri bana çarpıp elini kesmeme neden olsa bende aynı şekilde sinirlenirdim. O yüzden kendimi hemen toparladım. Cameron hala sıradaydı. Önünde durduğumuz aynaya dönüp baktım. Çok ta çirkin değildim. Boyum pek uzun değildi. Kumral uzun saclarim vardı. Belkide kendime hic bakmadigim için güzel olduğumu düşünmüyordum. Nihayet Cameron sıradan çıkıp yanımıza geldiğinde Lee ona tesekkur gibi birşey etti. Siniri azda olsa geçmişti. Lee ' ye Joe 'nin buraya gelip gelmeyeceğini sordu. Lee de onu aramak için bizden uzaklaştı. Bende ona bakıp " Cok üzgünüm. Birden karşıma çıkınca..." Lafımı bölüp "tamam. Sorun değil. " dedi. Lee ' yi bekliyorduk. Etrafa bakıyordu. Hiç göz göze gelmedik. Lee yanimiza gelip Joe 'nunda birazdan geleceğini söyledi. Kafeye gidip oturduk. Joe da hemen geldi. Joe gelince ne olduğunu sordu. Lee olayı anlattı. Joe olayı komik bulmuş olacaktı ki sürekli guluyordu. Cameron ise ona ters ters bakıyor bir yandanda telefonuyla ugraşıyordu. İçeceklerimiz bitince Cameron ve Joe gitmek için ayaklandılar. Lee Joe ya veda öpücüğü verirken ben de onları mal gibi izliyordum.

Joe banada " görüşürüz Francesca " dedikten sonra Cameron ' a dönüp " hadi Cam gidelim " dedi. Cameron hic birşey söylemeden gitti. Benle Lee de alışverişe devam ettik. Aslında bu olanlardan sonra içimden partiye gitmek gelmiyordu. Ama gitmesemde aklımın hep orda olacağından emindim. Lee elime bir elbise sokuşturup kabini işaret etti. Sade siyah,sırt dekolteli mini elbise hoşuma gitmişti. Kabinden çıktığımda Lee bana şaşkınlıkla bakıyordu. Bende " tamam tamam hemen çıkarıyorum " dedim. Çünkü yakışmadığını düşünmüştüm. Lee " sacmalama,çok yakıştı seni uzun zamandır böyle şık görmemiştim. " deyince " Dalga mı geciyorsun Lee " dedim. Bana öyle bir bakış attı ki sustum ve tekrar aynaya döndüm. Aslında hoş görünüyordum. Lee de çabucak kendine gore birseyler bulduktan sonra kasaya yönelip ödemeyi yaptık. Ben tam " ohh nihayet bitti. " derken Lee " asıl simdi başlıyor " dedi. Ahh tanrım bu alışveriş denen şey tam bir işkence. Biz kadınları hiç anlayamıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 24, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk TrafiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin