Buraya geleli tam 1 ay olmuştu. Odasına girdiğinde küçük Lily’den kalan eşyalarla karşılaştı. Pembe yatak örtüleri, posterlerle kaplı duvarlar, tüylü avize ve... Günlüğü. Birden telaşlandı. Bu günlüğü burada bırakmıştı. Ya bir münasebetsiz gelip bunu okuduysa? İşte o zaman işi bitmişti. İçinde “KARDEŞİNDEN” nefret ettiği yazıyordu. Bunu Lionel’in okuduğunu düşünmek istemedi. İçinde tek onun bildiği sırlar vardı. Kulak misafiri olarak öğrendiği sırlar bile…
Bu düşüncelerden sıyrılarak evin diğer bölümlerine göz gezdirdi. Her yerde eski hatıralar vardı, ne kadar canını acıtsalar da alışmalıydı. Çünkü daha fazla kaçamazdı. Kapının açıldığını duydu hızlıca merdivenlerden aşağı indi. Gelen Lionel’di. Lionel’in ablasının geleceğinden haberi yoktu. Bir süre birbirlerinin özlem dolu suratlarına baktıktan sonra sımsıkı sarıldılar. Onları asla ayıramayacak şekilde sarıldılar. Sarılırken Lily korktuğu şeyin olmadığını fark etti ve derin bir nefes aldı. Aralarında ki bağ kopmamıştı. Hatta artık eskisinden daha da güçlüydü. Kendini birden kötü hissetti. Vücudu buz kesildi Lily’nin. Lionel’i bırakıp gittiği için kendini suçlu hissediyordu. Ondan nefret ettiği için. Lionel’in yüzü babasının yüzünü yansıtıyordu. Gülümseyince adeta babası oluyordu. Lionel’in yardıma ihtiyacı vardı. Bunu yüzünden anlayabiliyordu. Kardeşini böyle göreceği aklının ucundan bile geçmezdi. Onunla geçinemezlerdi falan ama birbirlerini severlerdi. Bunu ikiside biliyordu. Hayatlarını alt üst etmişti bu olay. İnanamıyordu. Hayallerinin yanından bile geçemezdi bu yaşadığı olaylar. Hayali ailesiyle birlikte Los Angeles’a taşınmak ve mutlu bir aile tablosu oluşturmaktı. Geceleri dışarı çıkıp çılgınca eğlenmekti hayali, yaşadıklarından kaçmak değildi. Müzikle ilgilenmek istiyordu. Gayette yetenekliydi ama şimdilik veya artık hayatında buna ayıracak bir zamanı yoktu. Hâla şarkıcı olmak gibi bir hayali vardı tabii ama bunu gerçekleştirecek kadar ilgilenebilecek vakti yoktu. Geride bıraktıklarıyla ilgilenmeliydi. Kardeşiyle yıllar sonra yan yanaydı ve uyuşturucu bağımlısı bir kardeşi vardı. Onu bu bataklıktan kurtarmakla ilgilenmeliydi. Şarkıcılık biraz daha bekleyebilirdi. Burada ki düzenini kurana kadar bu konu dışında hiçbir şeyle ilgilenmek istemiyordu. Onun için şuan en önemli olan şey kardeşinin sağlığıydı. Kardeşi ona sarılırken kendini çok büyük bir güven içinde hissettiği dışardan bile anlaşılıyordu. Lionel yıllar sonra kendini güvende hissetmişti. Dışarıdan parayla şımartılan bir çocuk gibi görünüyordu belki ama ablası onun neler hissettiğini anlayabiliyordu. Lionel parasıyla üzgünlüğünü saklamaya çalışıyordu. Tam olarak olan buydu.
Lily yeni bir hayata başlamak istiyordu ama neler yapmasını gerektiğini bilmiyordu. Gerçekten, yeni bir hayat için gerekli olan şey neydi? Biraz para veya biraz varlık? Hayır. Bunların hiçbiri yeni bir hayat için gerekli veya yeterli değildi. Gerekli olan biraz daha fazla SEVGİ, NEZAKET, İLGİ VE ÖZENDİ. Bunlar olmazsa kardeşi daha da kötü bir hayata sürüklerinirdi. Lily’de istediği mutluluğu kazanamazdı. Lily’nin asıl isteği neydi? Yeni bir hayat kurmak mıydı yoksa kendini mutlu hissetmek miydi? Amacı kardeşiyle bağını koparmamaya çalışmak mıydı yoksa vicdan azabı çekmemek için ilgileniyor gibi mi yapmaktı? Kendi çıkarı için mi yapıyordu bunu yoksa kardeşinin iyiliği için mi yapıyordu? Lily’nin artık yeni bir günlüğe ihtiyacı vardı. Bu düşüncelerini Tinna’ya bile anlatamazdı. Rahatlamak için bir deftere ihtiyacı vardı. Sanırım Lily biraz da olsa yol katetmişti duygularını dışa dökme konusunda. Artık ne kadar az da olsa kendine güveniyordu. Kendine karşı olan güvenini toplamaya başlamıştı. Kendiyle gurur duymalıydı fakat bu daha başlangıçtı. Eskisi gibi olabilmesi için önünde çok uzun bir yol vardı. İçinden şöyle geçirdi:
“Eğer eski Lily olsaydı güçlü iradesiyle bu yolda pes etmez, yolunda ne kadar taşlara takılıp düşsede, karşısına çukurlar veya dağlar çıksada o bu yolu tamamlardı. Bazen yenilebilirdi evet ama asla pes etmezdi eski Lily. Şimdi o eski Lily gibi olmak istiyorsam gücümü toplamalıyım ve kırılmaz olmalıyım.” Tabii bazı yerlerde kırılacaktı fakat önemli olan bunu dışarıya belli etmemekti. Eğer kırıldığını belli ederse onu iyice kırarlardı. Dışarıda söylenenlere gülecekti ama evde istediği kadar ağlayabilirdi. Bunu becerebileceğine inanıyorsa evet, eski Lily geri dönüyordu.
Sevgili günlük, 08.02.1998
Sana yazmayalı çok oldu. Aklım gerçekten çok karışık. Gerçekten buraya kardesimin iyiliği için mi geldim yoksa kendimi yalnız hissettiğim için mi geldim bilmiyorum. Bunları Tinna’ya anlatmak isterdim fakat gözünde bencil, pislik biri olarak görünmek istemiyorum. Gerçekten çok yoruldum. Kendi iyiliğimi mi düşünmeliyim, kardeşimin iyiliğini mi düşünmeliyim yoksa ailemizin namınımı korumalıyım bilmiyorum. Yıllar sonra buraya neler olacağını hiç düşünmeden geldim. Ne diye geldim, gelirken amacım neydi gerçekten bilmiyorum. Sanırım Thomas’tan biraz uzak kalmak istiyorum. Onun yüzünü gördükçe daha fazla acı çekiyordum. Burada eskilerimle yüzleşmenin daha kolay olacağını düşünmüştüm ama şimdiden yoruldum. Geleli tam 1 ay 3 gün oldu. 21 yaşımdan 29 yaşıma kadar hayatımı Thomas’a ayırmıştım. O zamanlar küçük ve salaktım. 19 yaşındayken buradan kaçıp gitmiştim. 21 yaşımda Thomas’la tanıştım ve birbirimizden hoşlandık. Şuan ondan nefret ediyorum! Keşke hiç tanışmasaymışız. Bunu bilen tek kişi sensin. Los Angeles’ta pek fazla arkadaşım olmadı. Thomas ve onun bataklık arkadaşları! Tam 12 sene boyunca orada yaşadım. Gençliğimin yarısını kuruttum. Oraya gidince pek değişen bir şey olmadı. Yine hergün ağladım. Annemin ve babamın vefatı bana çok şey kaybettirdi ama bir şeyler de kazandırdı. Mesela kendi ayaklarımın üzerinde durmak gibi. Sorumluluk sahibi olmayı öğrenmek gibi. Aileme minnettarım. Beni çok güzel yetiştirdiler ama yanlış yetiştirdiler. Asla sorumluluk sahibi olmayı öğretmediler. Bu yüzden onlara kızıyorum fakat onları her zaman gerçekten seviyorum. Şimdi biraz kardeşimle ilgilemem gerek. Sana bu dönemde çok ihtiyacım olacak. Bir yere kaybolma lütfen.
-Lily Collins
Sevgili Lola, 09.02.1998
Bugün gerçekten çok yorucu bir gün olacak. Çünkü bugün annemin ve babamın odasına ilk defa gireceğim. Onlardan kalanları bir yardım kuruluşuna bağışlayacağım. Onlarla ilgili olan şeylere veda etmek zor olacak ama bir yerden başlamalıyım artık. 12 sene sonra yeniden sana yazmak çok güzel. Rahatlatıyor insanı gerçekten. Şimdi gitmem gerekiyor. İşlere bir an önce başlamazsam bugüne yetişmeyecek. Görüşmek üzere…
-Lily Collins
Lily’nin günlüğüne bile anlatamadığı dertleri vardı. Bunlar sadece kendi içindeydi. Hiç kimseye anlatamazdı. Kendini bir kapanda hissediyordu Lily. Kapana sıkıştırılmıştı ve bu hayatı yaşamaya mahkumdu. Onun elinden tek bir şey gelirdi. Eğer bu hayatı yaşamaya mahkum olsa bile hayatına kendisi bir eğlence katabilirdi. Hayatın getireceklerini beklemek zorunda değildi. Tabii yaşamını yönlendiren hayatın getirdikleri olsa bile hayatını bir yönden de o şekillendirebilirdi. Kendini çok yalnız hissediyordu Bu hayat böyle geçmezdi. Eski Lily’nin bir ton arkadaşı ve birkaç arkadaş grubu vardı. Sırlarını kimseye anlatmadı. Tek yakın arkadaşı kalmıştı o da sadece iki üç sırrı dışında hiçbir şey bilmiyordu. Günlüğü biliyordu bütün sırlarını ama ona akıl veremezdi. Sadece iyi bir dinleyiciydi Lola. Lola, günlüğüne koyduğu isimdi. Mutlu olduğu zamanlar “LOL” derdi. Lola, onun dert ortağıydı. Tek dert ortağı. Hatırladığı kadarıyla 9-10 yaşlarındayken başlamıştı bu sorunlar. O zaman başlamıştı zaten günlük tutmaya. Anlatacak kimsesi yoktu. O zamanda, şimdide…