Bölüm 1 • Creep

16 3 1
                                    

"Jongin beni bu yatakta boğarak öldürsen bile gitmeyeceğim. Tek istediğim birazcık daha uyuyabilmek. Hayattan başka bir beklentim yok."

"Hayatım, sadece biraz sosyalleşmeni sağlamaya çalışıyorum. Geçtiğimiz 2 yıl yeterince yattığını düşünmüyor musun? Birazcık insanlara karış."

Jongin eski sevgilim, şimdi ki en yakın arkadaşım. Sabahın köründe, tamam pek sabahın körü olmasa da benim için körü, yapmaya çalıştığı şey okulun yeni öğrencilerin kaynaşması için düzenlediği saçma partilerden birine beni götürmek. İçinde bol alkol, bol kız, bol gürültü olan partilerden. Ki nereden bakarsanız bakın bunların hiçbiri ilgimi çekmiyordu. Ben evde uyuyup, saçma televizyon programları karşısında vakit geçirmeyi severdim.

"Sosyalleşmek istemiyorum."

"Byun Baekhyun, kaldır şu kıçını yataktan. Geçtiğimiz 6 yılı kendine zindan edip durdun. Artık aşman gerekiyor. Sadece gidip insanlar ile tanışacaksın." Jongin yüzündeki en masum ifadesi ile bana bakıyordu gerçekten eğer onu tanımasaydım niyetinin sadece bu olduğuna inanabilirdim.

"Kalabalık ortamları sevmediğimi biliyorsun."

"Evet kalabalık ortamları, gürültülü ortamları ve yeni insanları sevmediğini biliyorum. Ama beni seviyorsun, gerçekten beni kıracak mısın?"

Gerçekten sergileyebileceği bütün oyuncuğu sergiliyordu. Partide bir şey olacağını biliyordum. Çünkü Jongin bir şey için ısrar ediyorsa mutlaka altından bir şey çıkardı. En son geçen sene böyle bir şey için ısrar ettiğinde sonumuz hastahanede bitmişti ki hastahaneler dünya üzerinde nefret ettiğim yerler listedinde açık ara birinciydi.

"Dönmek istediğim an geri döneceğiz."

Gülümsedi ve zafer kazanmış gibi üzerime zıplayıp beni gıdıklamaya başladı. Bir süre yatağın üstünde kahkahalarla gülüşmelerimizin sonunda son kez gülümseyip saçımı okşadı. Yanağımı sıktı ve yataktan kalıp boydan boya olan perdeleri açtı.

"Kahvaltı hazırlıyorum, duş alıp gel iyice kokarcaya döndün."

"Tamam prens hazretleri."

Onu kıramazdım hayatımın en zor anlarında yanımda ondan başka kimse yoktu. Senelerce her istediğimi yapmış, her şeyime katlanmış tek gün şikayet etmemişti.

Başıma bir şey geleceğini bile bile o partiye gittim.

...

Jongin ile yan yana oyurmuş mısır gevreklerimizi yerken televizyondaki saçma programlardan birini izliyorduk. Jongin in ayağı tam olarak kucağımdaydı.

Televizyondaki kadın insanların zamanla birbirlerini unuttuklarından, duygularının değiştiğinden bahsetiyordu.

O an uzun zamandır kendime düşünmeyi yasakladığım görüntü gözümün önüne geldi. Acaba o beni unutmuş muydu? Onu son gördüğümde elinde gitarı dudaklarında hep nefret ettiğimi söylediğim ama aşık olduğum gülümsemesi vardı. Üzerindeki mavi kazağına, hep böyle bırakmasını söylediğim siyah dağınık saçları dökülüyordu, gözleri bana dünya üzerindeki en değerli şeymişim gibi bakıyor dudaklarından en sevdiğim şarkı dökülüyordu. Tellere vuran parmaklarında öylesine verdiğim siyah bir yüzük vardı. Etrafında bir çember ortasında o vardı. Onu son gördüğümde, görüşüm olduğunu bilmiyordum.

Gözlerim aklıma gelen bu görüntüyle doldu. Kalbim sıkıştı. Nefesim kesildi. Jongin'in kucağımda duran ayağını sıktım.

"Jongin. Acaba o da beni unutmuş mudur?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 23, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

See You // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin