Son kez baktı gözlerimin içine. Son kez sarıldım boynuna. Kokusunu çektim içime doya doya. Gözlerim dolmuştu ama kendimi tutmaya çalışıyordum. Tek kelime etmeden indim arabadan. Daha fazla tutamadım göz yaşlarımı. Artık o yoktu... Biz diye bir şey kalmamıştı ve böyle düşündükçe gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Mahalleye girdiğimde gözyaşlarımı sildim. Başımı önüme eğerek yürüyordum. Çünkü kimsenin ağladığımı fark etmesini istemiyordum. Eve vardığımda kimseye görünmeden odama çıktım ve kapımı kilitledim. Kendimi yatağımın üzerine atıverdim ve yanımda duran ayıcığıma sarılarak hıçkırıklara boğuldum. Bu ayıcığı bana o almıştı. Hatırlamak istemiyordum. Çünkü o her aklıma geldiğine daha çok ağlamaya başlıyordum. Gözlerimden akan yaşların haddi hesabı yoktu. O son bakışı... Sanki içinde bana karşı bir şey kalmamış gibi bakıyordu. Herşey nasıl bu kadar kolay bitebilir ki diye düşünürken telefonum çalmaya başladı.. "Buse arıyor"
Ekranda yazan ismi gördüğümde kapattım telefonu. Buse'yle hiç konuşasım yoktu. Ona bu olanları daha sonra anlatabilirdim ama şimdi değil. Telefonumu yatağımın üzerinden alıp çalışma masamın üzerine koydum ve yatağıma uzandım. Dinlenmeye ihtiyacım vardı. Fazlasıyla yorulmuştu bedenim ve kalbim.
Telefonumdan bu sefer de mesaj sesi gelmişti. Yatakta doğrularak telefonumu elime aldım. Buse mesaj atmıştı..."Abim seni ağlarken görmüş. Ne oldu? Telefonumu da açmadın iyice merak ettim."
"Sonra konuşuruz. Dinlenmek istiyorum biraz."
Çok geçmeden Buse cevap vermişti mesajıma
"Tamam kuzum sonra konuşuruz o zaman."
Telefonumu tekrar çalışma masamın üzerine koyarak yatağıma uzandım. Gözlerim iyice ağırlaşmaya başlamıştı. Artık dayanamayıp kendimi uykunun kollarına teslim ettim...
Annemin sesiyle uyandım. Kapıyı çalıyordu.
"Beril hadi kızım yemek hazır"
"Geliyorum anne"
Yavaşça yatağımdan kalkarak banyoya gittim. Elimi yüzümü iyice yıkadım ve aynadan kendime baktım. Gözlerimin altı biraz şişmişti. Odama geri dönerek dolabımdan siyah taytımı ve üzerine siyah bir tişört aldım. Üzerimi değiştirerek aşağıya indim. Babam bir kaç günlüğüne yurt dışındaydı. Abim de zaten kız arkadaşıyla ayrı evde yaşıyordu. Annem tabağıma yemeğimi koyduktan sonra kendisi de oturup başladı yemeğe. Canım pek de bir şey istemediğinden sessizce oturuyordum. Annemin bana şaşkınca bakışlarını hissedebiliyordum. Çünkü kızartmayı ne kadar çok sevdiğimi ve karşı koyamayacağımı çok iyi biliyordu.
"Doydum ben annecim. Eline sağlık"
Deyip çıktım odama. Annem peşimden bir şeyler söylemişti ama pek de dinlememiştim doğrusu. Yatağımın üzerine salıverdim yorgun bedenimi. Derken kapı çaldı. Yatakta doğruldum ve kapı açıldı. Buse kapı aralığından başını içeri sokmuş bana bakıyordu.
"Gelsene"
Dedim sadece. Buse yanıma gelerek boynuma sarıldı. Sanırım benim sadece ağlayacak bir omza ihtiyacım vardı ve Buse'nin omzuna başımı koyar koymaz yine hıçkırıklara boğuldum. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülerek Buse'nin omzunu ıslatıyordu. Buse beni kendinden ayırarak yüzüme baktı ve sordu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kavuşamadık
ChickLitUmutlarınızı.. Hayallerinizi ve tüm sevginizi verdiğiniz bi insanı kaybettiğinizi düşünün... İşte bu kitap tüm hayallerinin yıkıldığı ve tüm umutlarını kaybetmiş bir kızın hikâyesini anlatıyor..