Evettt! yb geldi umarım beğenirsiniz
Odama geldiğim anda ilk işim üstümü değiştirmek oldu hem abartılı giyinmemeliyim hem de sade giyinmemeliyim bu yüzden bunu giydim.
(ayakkabı hariç)
aşağıya indikden sonra babamla birlikte arabaya bindik jiminin babasını sevmemiştim bu yüzde oraya gitmek istemiyorum ama elimden hiçbirşey gelmez...jiminlere geldiğimizde kapıyı bir bayan açtı kim olduğundan en ufak bir fikrim bile yoktu bana baktı gülümsedi gülümsemesi bana o kadar içten gelmiştiki bir anlık annem aklıma gelip gözlerim doldu ve babamdan bir kez daha nefret etmiş oldum nasıl kendi eşine kıyabilmişti nasıl o tatlı kadını öldürmüştü hemde gözlerimin önünde sinirle babama baktım ona baktığımda bana bakıyordu
min seo: neden yaptın
min sung: neyi
min seo: bilmemezlikden gelme annemden bahsediyorum
min sung: sen hala unutamadınmı o kadını!
min seo: nasıl unutmamı bekliyorsun annem o benim beni seven tek insandı ve sen onu öldürdün!
sinir kırizi geçirmeye başlamıştım ama elimden gelen hiç bir şey yok kendimi durduramıyorum ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim yoktu tek istediğim her yeri yıkmak ve o lanet adamı öldürmekdi kendimi birinin kollarında buldum bu kadın kokusuydu tabi ya o kadın bana annemi hatırlatan kadın ağlıyorum duramıyorum şimdiye kadar bütün acılarımı içime attım kimseye birşey demedim diyemedim çünkü güvenecek kimsem yoktu onlara acılarımı anlattığımda beni dinlememelerinden korktum benimle alay etmelerinden korktum bu güven sarsıntısı nerden geliyor diyorsanız babamdan babamı eskiden çok severdim taki kumara başlayana kadar ve ve annemi öldürene kadar kumara başladığı zamanlar da seviyordum çünkü babamın yarın tekrar iyi birisi olma ümidi ile her gece rahat uyuyabildim ama yanıldım o aksine tam bir şeytana dönüştü...ama bu kadının kokusu aynı annem gibi gittikçe sakinleşiyorum sanki ve bir narkoz etkisiymiş gibi beni mayıştırıyor...
hye ra: bana bak ben yanındayım ağlama daha fazla bende senin annenim tamammı bunu unutma beyefendi lütfen içeri geçermisiniz ve jimini çağırın lütfen bizim konuşacak şeylerimiz var
min sung:pekala öyle olsun bu salağı teselli edin siz
jimin: düzgün konuş
min sung: bunu bana senmi diyorsun benim kızım o ne istersem derim
jimin: o artık senin kızın değil benim karım
min sung: sen kim oluyorsun ki
jimin: ben onun sahibiyim unutma kendi kızını sattın sen ve artık o benim olduğuna göre ona DOKUNMA!
hye ra: jimin! buraya gel boynumda uyuya kaldı odana götür
jimin: pekala git burdan min sung bir dahada gelme yarın adamlarımı gönderirim min seo un eşyalarını almaları için ona layık değilsin onun gibi bir meleğe layık değilsin çünkü sen tam bir şeytansın...
Jimin'in Ağzından
fazlasıyla sinirliyim onun gibi meleği neden bu kadar yıpratacak şeyler yapıyor...annemin yanından min seo yu aldım ve yavaşça odama götürmeye başladım zor zamanlar yaşadı ama eminimki o zorluklaru beraber atlatacağız odamın kapısı açık olduğu için rahatlıkla odaya girdim ve ayağımla odanın kapısını kapattım min seo yuda yatağıma yatırdım tam kalkacaktimki bana 'gitme' dedi gidemedim gitmek istemedim ayaklarım hareket dahi etmiyor bu yüzden yanına yattım bana sarıldı ve 'jimin korkuyorum' diye mırılıldandı bende her seferinde 'korkma ben burdayım' diye onu avutmaya çalışıyordum min seo'nun kokusu ile yavaş yavaş mayışmaya başlamıştım çok güzel kokuyordu tıpkı cennet gibi aynı bir melek gibi kokuyordu...
evet uzun aradan sonra tekrar geldim! ^_^ umarım beğenirsiniz sizi seviyorum lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin ^_^ <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Evlilik/ Park Jimin
FanfictionLee Min Seo masum saf bir kız babası tam bir kumarbaz ve pis işleri vardır bir gün min seonun babası kumar üzerine kızını satar ve zorla evlendirir...