Kaç saat geçtiğini bilmiyorum saatlerdir beni bıraktığı bu duvara yaslanmış dizlerimi kendime çekmiş ağlıyordum derya yanıma gelip bilmem kaçıncı kez birşey isteyip istemediğimi sorarken yeşil gözleriyle bana üzülerek baktığını hissedebiliyordum
Hıçkırıklarım içinde nefesim darlaşıyordu resmen yağmur duralı çok olmuş aydınlık gökyüzü kendisini çoktan karanlığa bırakmıştı
Zorla getirildiğim bu evde sanırım tek yapacağım şey ağlamak olacaktı kendimi o kadar güçsüz hissediyordumki bunu nasıl ifade edebilirim bilmiyorum
Aldığım her nefes bana işkence gelirken toparlandım ve yaslandığım duvardan destek alarak ayağa kalktım odanın içerisindeki banyoya adımlarım ilerlerken başım dönüyor gözlerimdeki görüntü bulanıklaşıp düzeliyordu
Duvara yaslanıp başımı ovaladım gözlerimi sımsıkı yumdum gözlerimi tekrar açtım ve adım atmaya çalıştığım ilk anda yere yığıldım gözlerim açıktı görebiliyordum ama vücudumu kontrol edemiyordum kolumu havaya kaldıracak gücüm yoktu
Üzerimdeki ağırlık gözlerimide kapatmam gerektiğini ve kendimi serbest bırakmamı söylüyordu adeta,kendimi tüm halimle yorgun ve halsiz hissediyordum birkaç kez açıp kapadığım gözlerimi artık açamadım ve kendimi karanlığın bana seslendiği kollarına bıraktım
....
ALİ
"Abi rıdvan bey geldi"
"Ohoo al hemen içeriye"
Viski bardağımı kenara bıraktım
"Hoşgeldin rıdvan"
Rıdvan geçen ay ödemesi gereken borcunu ödemeyen müşterilerimden birisiydi
Geçen hafta adamlarımdan birkaçını onun işyerien göndermiş gerekli uyarıyı yaptırmıştım
"Geciktirdiğim için özür dilerm abi buyur"
Elindeki zarfı bana uzattığında aldım ve emreye uzattım
"Say bakalım emre tammı görelim"
Emre saymaya başlarken rıdvan başını eğmiş emrenin parayı saymasını bekliyordu
"Para tam ali"
"Aferin rıdvan uyarımı dikkate alman beni mutlu etti arkadaşlar sana çıkışa kadar eşlik etsinler"
Adamlarımdan 2'si rıdvanı çıkışa doğru götürürken emrenin elinden zarfı aldım ve üst kata çalışma odama çıktım masamın altındaki kasanın şifresini girdim ve zarfı kasanın içine koydum
Kapımın çalmasıyla deryanın içeriye girmesi bir oldu
"Gir dediğimi hatırlamıyorum"
Dedim tek kaşımı kaldırarak
"Ali bey üzgünüm selin hanım"
"Ne oldu"
"Selin hanım bayılmış"
"Ne demek bayılmış"
"Ali bey ne kadar denesemde ne bir lokma birşey yedi ne de birşey içti"
"Allah kahretsin"
Kasayı kapattığım gibi koşarak çıktığım çalışma odamdan selin için hazırlanan odaya girdim odanın ortasında öylece yatıyordu
"DERYA DOKTORU ÇAĞIR"
Nabzını kontrol ettiğimde düzensiz attığını farkettim elleri buz gibiydi
Vücudunu kaldırdığım gibi odasından çıktım ve aşağıya salona indirdim
"Emre çabuk yak şu şömineyi ısınması lazım,DERYA NERDE BU DOKTOR ACELE BİRAZ"
Koltuğa yatırdığım hareketsiz bedenine baktım elleri hala buz gibiydi
"Emre çabuk dedim"
"Abi tamam bayılmış alttarafı"
"Emre bana boş boş konuşacağıma yak şu şömineyi kız bize sağlam yarar ölü değil"
"Heh oldu"
----
20 dakikadır yanan şömineye rağmen hala soğuktu
"Hadi hadi güzelim ısın"
5 dakika sonra kapının sesi salonda yükseldi
"DERYA KAPIYI AÇ HEMEN"
Derya kolarak kapıyı açtığında selinin soğuk bedeni ve düzensiz nabzında zerre düzelme yoktu
"Ali bey"
"Hoşgeldiniz,hiçbirşey yememiş ve içmemiş bayılmış ve vücudu aşırı soğuk nabzıda düzensiz"
"Tamam birde ben bakayım müsaade ederseniz"
"Müsaade sizin"
Oturduğum yerden kalktım ve doktorun muaynesini bekledim kalp atışlarının düzensizliği doktorun yüzünü buruşturmasına sebep olurken çantasından çıkardığı iğneyi hazırlamaya başladı
"Ne için iğne"
Dediğimde kısa süreliğine bana baktı ve ardından iğneyi hazırlarken açıklama yapmaya başladı
"Kendisine gelmesini sağlayacak biraz uyku yapabilir ama en hızlı bununla düzelir"
Derken selinin kazağının kolunu sıvadı
Ve alkolü sürdü
İğnesini yaptıktan sonra gözlüklerini çıkardı
"Ona iyi bakmanız gerekiyor bünyesi çok fazla zayıf kalp atışları normal değil"
"Elimden geldiğince bakarım"
"Yakında vücut ısısı normale gelir uyanır uyanmaz çorba gibi hafif birşeyler yesin"
"Pekala teşekkürler"
Doktor evden ayrılırken deryaya seslendim
"Selin uyanana kadar başka birşey yapmanı istemiyorum burda otur uyanır uyanmazda haberim olsun kendisiyle bizzat ilgileneceğim"----
Başımın yoğun ağrısı üzerine araladığım gözlerim bana öyle ağır geliyorduki hiç aralamadan uyumak istedim oldukça terlemiştim ve buna rağmen üzerimde oldukça kalın olan bir battaniye bulunuyordu saçlarım vücuduma yapışmıştı
"Selin hanım iyimisiniz"
"İyiyim sadece başım"
Dedim kalkmaya çalışırken
"Lütfen dinlenin"
Derya benim tekrardan yatmamı sağlarken koşarak üst kata çıkmıştı
Fakat aşağıya inen kişi aliydi
"Vay vay vay hastamız uyanmış"
"Hasta falan değilim ben iyiyim"
"Hop hop hop"
Oturur pozisyondayken ne olduğunu anlamadan yatırılmıştım
"Doktor dinlenmen gerektiğini söyledi"
"Dokunma bana iyiyim ben"
Dişlerini sıkıp sakin kalmaya çalıştığını gözlerinden anlayabiliyordum
"Yat"
Dedi sakin çıkmasına özen gösterdiği sesiyle
"Hayır"
Dedim inatla
"Selin bir kere daha söyletirsen bana inan çok kötü olucak"
Başımın dönmesiyle ellerim otomatik olarak alnıma gitti
"Sana yat diyorum dimi"
Kollarımdan tutup nazikçe yatırdı beni
Üstümü örteceği sırada durdurdum
"Lütfen bari üstümü örtme terden öleceğim"
Başını sallayıp battaniyeye bıraktığında yanımdaki tekli koltuğa oturdu
"Neden birşeyler yemedin"
"Aç değilim"
"Açsın"
"Hayır"
"Şimdi derya çorba getirecek ve sende içeceksin"
"A-"
"İtiraz istemediğime göre bir sıkıntı olmadığını düşünüyorum bundan sonrada kendine dikkat ediceksin"
Kulağıma eğildi
"Annenle baban kızıma hiç bakmamışsın demesin değilmi"
Sehpanın üzerinden kumandayı alıp bana uzattığında yutkundum
"Biraz tv ilemek istersin belki"
Başımı olumsuz anlamda salladım
"Bak seninle güzel güzel anlaşabiliriz"
"Neden seninle güzel güzel anlaşayım"
"Ailen için"
Derken derya tepsideki sıcak çorbayı önüme koymuştu
"Hadi iç canımı sıkma daha fazla"
Açlığımı bastırmak adına birkaç ekmek doğradım ve kendimi zorlayarak çorbanın yarısını içtim
"Daha fazla içim almıyor"
"Pekala tamam"