Başlangıç
Jon bir anda gözlerini açtı, annesinin bağırışları kulaklarında yankılanıyordu. Annesi yanına geldi ve "Artık kalkmalısın, bugün okulun başlıyor ve uyuşukluğa devam edersen ilk günden geç kalacaksın." dedi. Jon biraz sinirlendi, kim ister ki yatağından kalkmayı. Yavaş yavaş kalktı yatağından. Perdesini açtı ve odası birden aydınlandı. Jon biraz gerildi, sonra banyoya doğru yürümeye başlamıştı. Her adım attığında gıcırdayan zemin sanki korku filmlerindeki gibiydi. Banyonun kapısında geldiğinde kapıyı yavaşça açtı ve içeri girdi. Kapıyı kapattıktan sonra kapıyı kilitleyip aynaya döndü. Korku filmlerindeki o korkunç sahne aklına geldi, çeşmeyi açıp avucuna biraz su doldurdu ve yüzüne çarptı. Bir anda kafasını kaldırıp aynaya baktı ve gülerek "Çok korku filmi izliyorum." dedi. Sonra diş macununu eline aldı, diş fırçasını biraz yakınlaştırıp hafif macunun üstüne bastırdı. Sonra macunun üstüne biraz su döküp dişlerini fırçalamaya başladı. Tabi fırçalarken banyoyu inceledi sanki ilk defa girmiş gibi. Tavanı, yetişemeyeceği tavan köşelerini inceledi. Fırçalaması bitince biraz ağzını suyla çalkaladı ve tükürdü. Havluyla da kuruladıktan sonra odasına geri döndü. Bugün annesinin de dediği gibi okulun ilk günüydü. Aslında ilk günü olması sorun değildi. Sorun yeni taşındıkları kasaba ve yeni yazıldığı okul hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Kasabanın ismi Broken'dı haritada gözükmüyordu bile. Neyse üstüne siyah t-shirt, altına mavi kot pantolon ve ayağına da mavi conversini giydi. Aşağı mutfağa indi. Evleri 2 katlıydı. Aslında iki kat da sayılmaz çünkü ikinci kat tavan arasıydı ve Jon'un odasıydı. Aşağı indiğinde babası masada oturuyordu ve telefonda iş görüşmesi yapıyordu. Babasıyla arası iyi değildi, aslında babasını pek sevmiyordu ama babasının yoğun bir işi olduğu için pek konuşmuyorlardı. Böyle arada bir kahvaltıda. Jon sandalyenin birini çekti ve oturdu. Yemeği hazırlamıştı annesi. Annesiyle arası çok iyiydi tam bir anne-oğul ilişkisi vardı. Annesi yemeği Jon'un önündeki tabağa koydu ve yanağından bir kere öptü. Jon annesine baktı, küçük bir gülümseme gönderdi. Annesi, babasının da yemeğini koyduktan sonra o da masaya oturdu ve yemeği yemeye başladılar. Babası "Yeni okuluna hazır mısın?" diye sordu. Jon umursamaz bir ifadeyle "evet" dedi ve yemeğini yemeye devam etti. Bu kasabaya taşınalı daha 1 hafta olmuştu. Jon tam olarak neyin nerede olduğunu bilmiyordu ama okulunu biliyordu. Babası Jon'a baktı ve "Okula giderken sakın kaybolma." dedi. Jon sinirlendi "Ben doydum." dedi ve annesinin yanağından öpüp çantasını ve kapüşonlusunu alıp evden çıktı. İçinde heyecan yoktu ama bir korku vardı o da sinirlenir de bir hata yaparım korkusuydu. Çünkü sinirlenince bazen ne yapacağını bilmiyordu hatta bazen en istemediği şeyi bile yapabiliyordu. Neyse artık bir şekilde kendine hakim olacaktı. Cebinden ipodunu çıkardı, kulaklıklarını taktı ve okuluna doğru yürümeye başladı. Kasaba çok küçük değildi ama bir şehir kadar da büyük değildi, etrafı ormanlık alanla çevriliydi, tek girişi vardı. Ve yine aklına korku filmleri geldi, hafif bir gülümsedi ve yoluma devam etti. Bir süre sonra okulu gözükmeye başladı. İçindeki o korku yavaş yavaş artmaya başladı, her attığı adımda, her okula yaklaşışında o korku bir ağırlık gibi omuzlarından bastırmaya başladı. Okulun kapısında geldiğinde öğrenciler yavaş yavaş girmeye başlamıştı. Derin bir nefes aldı kendi kendine içinden 3 kere "sakin ol Jon." dedi ve bir anda girdi kapısından. Az ilerde büyük bir topluluk vardı belli ki müdür veya herhangi biri duyuru yapacaktı. Jon o kalabalığın arasına karıştı ve bir süre bekledi. Sonra bir adam kürsüye çıktı, üstünü başını düzeltti, kravatını biraz gevşetti ve bir kere öksürüp mikrofona dokundu, sesin gelip gelmediğini kontrol etti. Jon içinden "Ve evet bundan sonraki müdürümüz sanırım bu adam." dedi. Ve o adam "Değerli öğrenciler ve öğretmen arkadaşlarım, yeni gelenler için söylüyorum ben bu okulun müdürüyüm." dedi. Ve Jon gülümsedi. Müdür " Yeni yılımız umarım kazasız belasız atlatırız ve hepimiz için sorunsuz bir yıl olur." dedi. Ve içeri girdi. Herkes yavaş yavaş içeri girmeye başladı. Jon müdürün yanına gitmesi gerekiyordu. Kapıdan içeri girince biri arkadan ittirdi ve yere düştü. Sinirlenen Jon aniden ayağa kalktı ve sinirli bir şekilde "Kim yaptı bunu?" dedi. Ve evet her okulda olduğu bu okulda da bir kabadayı vardı ve ilk günden Jon'a bulaşmaya başlamıştı. İsmi Mike'dı. Mike aşağılayıcı bir ses tonuyla "Ben yaptım 19" dedi. Jon daha çok sinirlenmişti üstüne yürüdü o sırada aralarına bir çocuk girdi. "Hey çocuklar sakin olun, ilk günden olay yaşamayalım." dedi. Mike güldü ve oradan arkadaşlarıyla birlikte uzaklaşmaya başladı. O çocuk Jon'a döndü ve "Dostum biraz sakin olmalısın hemen sinirlenmemelisin." dedi. "Ben Nick." dedi ve elini uzattı. Jon bir süre yüzüne baktıktan sonra elini uzattı "Bende Jon." dedi. Sonrasında "Teşekkür ederim ayırdığın için ilk günden olay yaşamak istemem ama o suçluydu ve bana neden 19 dedi?" diye sordu. Nick "Herkes onun suçlu olduğunu biliyor ama kimse sesini çıkaramıyor ve 19 dediği şeyde, Mike sevmediği insanları numaralandırıyor sen 19.sun." dedi. Jon, Nick'e baktı "Peki öncekilerine ne oldu?" diye sordu. "Onlar ya kendi istekleriyle bu okuldan gittiler ya da bir şekilde okuldan atıldılar. dedi. Jon hiç korkmuş gibi değildi pekte umursamadı sonra Nick'e döndü " Neyse ya bana müdürün odasını gösterir misin?" diye sordu. Nick "Tabi ki, takip et beni." dedi. Jon onu takip etti, bir merdivenden çıktılar ve hemen solda bir oda vardı. Okul 3 katlıydı ve müdürün odası 2.kattaydı. Nick "Burası." dedi. Jon "Teşekkür ederim." dedi ve Nick sınıfına gitti. Jon derin bir nefes aldı ve kapıyı tıklatıp odaya girdi. Müdür Jon'a bakıp "Sen Jon olmalısın, babana çok benziyorsun." dedi. Jon umursamaz bir şekilde kafa salladı. Müdür "Gel otur."dedi, bir kağıt uzattı "Bu senin ders programın." ve bir kağıt daha uzattı "Bu da okulun giriş, çıkış ,teneffüs ve ders saatleri." dedi. Jon kağıtları aldı ve çantasına attı. Müdür masasından kalktı ve "Hadi gel seni sınıfına götüreyim." dedi. Jon müdürü sevmişti ama ilk dedikleri pekte hoşuna gitmemişti. Oturduğu yerden kalkıp müdürü takip etmeye başladı. Müdür eliyle gösterip "Burası tuvalet, burası kütüphane." dedi. "Her katta bir erkek ve bir kız tuvaletimiz bulunmakta." dedi. Sonra sınıfın kapısına gelince "Evet burasıda sınıfın." dedi. Müdür kapıyı tıklattı ve girdi arkasından da Jon girdi. Müdür "Çocuklar bu Jon, okulumuza yeni geldi, sınıfına ve okuluna alışmasından yardımcı olun." dedi öğretmene baktı "İyi dersler." dedi ve sınıftan çıktı. Öğretmen Jon'a "Hoş geldin okulumuza, şimdi geç boş bir yere otur." dedi. Şans eseri Nick'le aynı sınıfa düşmüştü. Nick el salladı ve yanına çağırdı. Jon yavaş yavaş yürüdü ve Nick'in yanına oturdu. Nick "Demek bundan sonra sıra arkadaşıyız ha?" dedi. Jon gülümsedi ve tüm dikkatini derse verdiler. İlk ders Matematik'ti, dersi severdi. İlk dersi iyi geçmişti. Teneffüse son 2 dakika vardı. Öğretmen "Ders bitti iyi günler çocuklar." dedi ve sınıftan çıktı. Birden Mike girdi içeri "Hey 19 naber?" dedi. Jon sinirlendi yine "Bana 19 demeyi kes." dedi. Mike, Jon'un üstüne yürümeye başladı, Jon'da Mike'ın. Nick yine ayırdı bunları. Mike'ı sınıftan dışarı çıkardı. Jon çantasını tekmeledi sonra çantasını yerden aldı ve dışarı çıktı. Nick "Nereye gidiyorsun?" dedi. Jon "Ev ve okul dışında herhangi bir yere." dedi ve okuldan çıktı. Rastgele bir yerlere yürüyordu. Aniden bir araba Jon'un az ilerisinde bir kuşa çarptı ve kaçtı. Jon hemen koştu ve bir şeyi var mı diye baktı. O bir kartaldı ve ağzında yemek vardı. Jon, heralde bunları yavrularına götürüyordu diye düşündü ama kartalın bilinci kapalıydı. Aldı onu kapüşonlusuyla kartalı sardı. Eve götürdü. Evde kimse yoktu. Odasına çıkardı, sıcak bir yere koydu sonra neyi var diye bakmaya başlamıştı. Jon "Sanırım ayağı kırılmış." dedi ve mutfaktan yardım malzemelerini almaya gitti sonra telefonundan internete girdi ve nasıl pansuman yapılacağına baktı ve uyguladı. Sonrasında ise sıcak tutması için üstünü sardı. Bundan sonra beklemek gerekiyordu. Günün yorgunluğu da üstüne çökünce yatağına girdi ve yattı. Bir anda kapı zilini duyunca yerinden kalktı. Ve kapıyı açtı annesi gelmişti. Birçok soru soracağını bildiği için "Anne çok yorgunum ben uyuyacağım." dedi ve tekrar odasına çıktı. Sonra tekrar yatacağı sırada bir şey dikkatini çekti. Kartal oda da yoktu. Yatağın altına, her yere baktı ama kartal yoktu. Biraz üzülmüştü aslında belki benimle kalır diye düşünmüştü hatta ismini Senu koymayı düşünmüştü ama gitmişti kartal. Sonra tekrar yatağına döndü ve ilk gününü tamamlamıştı biraz yorucu ve sinir bozucu bir gündü ama alışacaktı. Ve uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
19
Teen FictionAşk ve dostlukla donatılmış bir hayat ve olmazsa olmazımız düşmanlar...