O BİR MELEKTİ

18 0 2
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

             Sabah olmuştu bile, daha güneş doğmamıştı ama güneşin kızıllığı dağların arkasından ortalığı aydınlatmıştı. Bizler köyde üstümüze güneşi doğdurmayız. Biz güneş doğmazdan önce uyanırız. Çünkü köylüyüz biz, çalışmamız üretmemiz lazım.

           Annemle babam gençliklerinde horozların ötüşleriyle kalkarmış. Ama şimdi biz gençler telefonların alarmlarını kurup kalkıyoruz.

            Annem odaya beni uyandırmaya geldiğinde ben yatağımı toplamış, divan örtüsünü düzeltiyordum.

           '' Maşallah kızıma benim. Her geçen gün daha bir hamarat oluyorsun.''  

             ''Eeee... Kimin kızıyım şekerim,'' dedim ve yanağından öptüm. O da bana sarıldı ve öptü.

              ''Canım kızım, seni de bir evlendirsem, gözüm açık gitmeyeceğim.''

                '' Aman anne,'' dedim. ''Beni başından atmak mı istiyorsun. Ben size daha doymadım. Ne zaman doyarım size, o zaman evlenirim.''

                 Annem güldü. "Anaya babaya hiçbir zaman doyulmaz kızım" dedi. Yaşlanmıştı artık. Yanaklarındaki kırışıklıklar çok belirgindi. Hele şu beş senede geçirdiği hastalık onu çok yıpratmıştı. Daha kırklı yaşlarını sürerken erken çökmüştü anacığım.

                 Birlikte kol kola salona çıktık. Bizim köy evimiz ortada salon ve bütün oda kapıları salona açılır şeklindeydi. Kerpiç evlerimiz tavanından toz dökülse de, her sene çatlaklar oluşup badana boya istese de çok güzeldi. O kerpiç evlerde mutluluk, sağlık, zindelik vardı. En önemlisi o evlerde bağlılık vardı.

                  Annem mutfağa gitti, bende bahçedeki tuvalete gittim. Babam sarıkızı sağmış, sütünü mutfağa taşıyordu. Annem hastalandığından beri hayvan damı ile babam ilgileniyordu. Ellerimi ve yüzümü bahçedeki tulumbada yıkayıp, babamın arkasından bende mutfağa girdim.

                 Annem yine kesik kesik öksürmeye başladı. Ara ara bu öksürükler annemi kusturmaya kadar götürüyordu. Doktorla randevusuna daha on beş gün vardı. İlaçlarını düzenli kullanıyordu. Ama şu öksürük bir türlü geçmiyordu.

                Bundan beş sene öncesi sol göğsünde bir kitle hissetmişti. Önce Akhisar Devlet Hastanesine gitmişti. Akhisar'daki doktor İzmir'de bir profesörü önermiş, ona gitmesini söylemişti. Ertesi gün babam annemi o profesöre getirmişti. Profesör hemen göğsündeki kitlenin alınıp incelenmeye gönderilmesini istemişti.

              Annem apar topar ufak bir operasyonla kitleyi aldırdı. Birkaç gün dinlendikten sonra normal hayatına döndü. Kitle incelemeye gönderildi ve sonucu temiz çıkmıştı.

O BİR MELEKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin