BÖLÜM 1

26 2 2
                                    


Gecenin sessiz çığlığının içinde olduğunu bilirmişçesine pencereden dışarı bakıyordu. Cama düşen yağmur damlaları iştahını iyice kabartmıştı. Her yağmur yağdığında 1989'un o gecesi hafızasında canlanıyordu. Bardaktan boşanırcasına yağmur ve annesinin sonradan çığlığa dönüşecek sarhoş ve pis kahkahaları yankılanıyordu kulaklarında. Kulaklarını tıkadı sanki o sesler beyninde avaz avaz bağırmıyormuş gibi. O gecenin lanetini her gece üzerinde taşıyordu. Sıcak tutmayan ama bir nebze olsun yağmurdan korunduğunu düşündüğü yağmurluğunu sırtına geçirdi. Hafifçe kapıyı açtı. Mis gibi kokan toprak kokusu vücudunun her bir noktasında hakimiyet kurmuştu. Bu koku ona köyde geçirdiği sonbahar gecelerini hatırlatıyordu. Sırılsıklam olana kadar dışarda koşup oynadığı o günleri... Artık hayal gibiydi onlar. Çok uzaktan el sallayan eski dostlar gibi. Kalın botlarını ayağına geçirdi ve kapısının eşiğine doğru adım attı. Önüne düşen yağmur taneciklerinin kafasında canlandırdığı resimlere ehemniyet vermeden yavaşça yürümeye başladı. Bu bir araştırma gezisi niteliğindeydi bu yüzden yanına sadece fotoğraf makinesinden başka bir şey almaya gerek duymadı. Arabasının kapısını açtı ve soğuk koltuğa iyice yerleştirdi kendini. Isınmak istercesine ellerini ovuşturdu. Cebinden özenle hazırlanmış bir zarf çıkardı ve yan koltuğa attı. Arabasını çalıştırdı, yağmurun içinde kayboldu.

Bir evin kapısının önüne parkettiğinde saat çoktan 12'yi geçmişt. Bir haftadır gece 12'den sonra burda olmaktan hoşlanıyordu. Bu, onu tatmin eden şeylerden sadece birisiydi. Yan koltuğa koyduğu zarfı titizlikle açıp içindeki fotoğrafları iştahla kokladı. Fotoğraf makinesini eline aldı, belirli bir noktaya çevirdi. Yaklaşık 23 yaşlarında, sarışın ve yeşil gözlü bir kadın kendini müziğin ritmine öyle kaptırmıştı ki dünya yansa sanki dans etmeye devam edecekmiş gibiydi. Üzerinde saten ince bir gecelik, kafasında kuş tüyü bir göz bandı ve elinde bir kadeh kırmızı şarapla kendinden geçermişçesine hareket ediyordu. Vücudunun tüm kıvrımlarını görebiliyordu. O kıvrımların ona nasıl hissettirdiğini biliyordu. Hipnotize olmuşçasına dans eden bu kadını izledi saatlerce. Ona kalsa yıllarca sıkılmadan bu eyleme devam edebilirdi. Ama yapacak işleri vardı ki bu ona en büyük engeldi. Bu kadında bir şey vardı onun anlayamadığı belki de anlamak istemediği. Teninin kokusunu metrelerce öteden alabiliyordu. Birkaç tane daha fotoğraf çekip bir paket de sigara içtikten sonra arabasını çalıştırıp evine döndü. Kendine iyisinden bir şarap açtı kan kırmızısı. Kırmızı rengini oldum olası sevmişti. Onda şehvet ve heyecan uyandıran tek renkti. Tabakadan bir tane puro çıkardı ve yaktı. Bakışlarını yine 1989'un Ekim ayına çevirdi. Çığlık çığlığa yağan yağmur kabuslarını tekrar ettiriyordu ona. O zamanlar 8 yaşında olmasına rağmen hafızasından çıkmayan tek olay tüm hayatını etkilemişti. Annesinin pırlanta işlemeli o muhteşem elbisesini hatırlıyordu. O elbisenin içerisinde her zaman nefes kesici görünürdü zaten. Etrafa saçılmış şarap şişeleri kaos görüntüsü yaratıyordu. Biraz sonra o görüntünün iğrenç gülüşmelerle kirleneceğini düşündükçe kendine hakim olamıyordu. Hafızasını bir kenara itti ve purosundan bir nefes çekerek şarabını yudumlamaya devam etti.

Gözlerini açtığında akrep ve yelkovan ona sabahın 5'i olduğunun haberini veriyordu. Bu rahatsız kanepede uyuyakaldığı için her tarafı ağrır bir şekilde uyanmıştı. Bir yandan başındaki akıl almaz ağrıyla uğraşırken bir yandan da koltuktan kalmaya çalışıyordu. Bir an önce kendini banyoya atıp suyu açtı ve kendini sıcak suyun buharındaki huzura teslim etti. Uyurken gördüğü şeyin rüya mı kabus mu olduğuna karar veremiyordu. Oldum olası rüyalarını hiç hatırlayamazdı zaten. Hayattaki beklentilerin 7 saniyelik bir şeyin içerisine sığdırılma fikrinden nefret ediyordu. Ama gördüğü bir şey onu çok etkilemiş olmalıydı ki hatırlayamamasına rağmen içinde bir yerlerde hissediyordu. Yaklaşık 45 dakika sıcak suyun altında düşünceleriyle boğuştu. Kimilerine aşık oldu, kimileriyle kavga etti. En sonunda suyu kapatıp beline bir havlu geçirdikten sonra salona geri döndü.

KIRMIZI ŞARAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin