Odamın kapısının yanında olan dolabıma doğru yöneldiğimde dolabın üzerindeki ayna beni birkaç saniye duraksattı. Solgun sarı saçlarım kabarmış, adeta gününü daha berbat etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Yorgunluğum yüzüme fazlasıyla yansımıştı. Kendimi toparlamayı alışverişten sonraya sakladım.
Dolabıma şöyle bir göz gezdirdiğimde alışverişe çıkmanın gerçekten yerinde bir fikir olduğunun farkına vardım. Çünkü gece için giyecek doğru düzgün bir şey yoktu.
Rastgele seçtiğim dar, açık renk bir kot pantolon üzerine lacivert bol bir t-shirt, altına da beyaz converse giyip Ekin'in yanına gittim. Tahmin ettiğim gibi beni beklerken söylenmeye başlamıştı. Ekin'i daha fazla sinirlendirmeden kapıya doğru yöneldim.
Evden çıktığımızda sokağın başındaki taksi ziline basıp beklemeye başladık. Bu sırada Ekin söylenmesine telefonun çalmasıyla ara verdi.
Taksi geldiğinde Ekin hala telefonla konuşuyordu. "Midtown'a gidiyoruz."
Yol boyu bitmek bilmeyen telefon konuşması, anladığım kadarıyla geceki planla ilgiliydi. Taksiye ücretini verip aşağı indik. Ekin'de lunaparka gelen çocuk heyecanını görebiliyordum. Her alışverişe çıkmamızda nasıl oluyordu bilmiyorum ama aynı heyecan ve enerjiyle giriyordu avmye.
Hızlı adımlarla beni çekiştirerek bir mağazaya soktu. Bir süre sonra elinde pudra rengi askılı bir elbiseyle yanıma geldi. "Kesinlikle bunu almalısın!" Mini ve oldukça sade bir elbiseydi. Fazla süsü sevmiyordum ve sanırım Ekin benim zevkimden anlıyordu. Elbiseyi denemek için kabine yöneldim.
Kabinden çıktığımda Ekin ufak bir çığlık attı. "Bunu alıyoruz!" Beli tam oturan elbise ince belimi ortaya çıkarmıştı. Ekin de denediği kırmızı straplez elbiseyi aldı ve kasaya doğru ilerledik. Kasadaki genç bayan yüzündeki oldukça samimi gülümsemesiyle elimizdekileri aldı. "Hoşgeldiniz." Bu sırada telefonumun zil sesini duydum. Arayan Sarp'tı. Ödemeyi yapması için kartımı Ekin'e verip mağazadan çıktım. Telefonu açtığımda yine Sarp'ın soru yağmuruyla karşı karşıya kalmıştım. Özgürlüğüne düşkün bir kıza bu kadar hesap sorulması bombanın pimini çekip beklemekle eş değer bir şeydi. Sarp sonunda soru sormayı bırakıp cevap vermeme fırsat verdiğinde birkaç saniye sinirlerimin yatışmasını bekledim. " Midtown'dayız. Ekin'le biraz alışveriş yaptık. Gece bir yerlere çıkmayı planlıyoruz. Saçma sapan sorular sormayı ve söylenmeyi kesersen konuşacağım. " Sarp söylediklerime aldırmadan yeniden konuşmaya başladı. "Yine başına buyruk hareket ediyorsun. Oraya gittiğini bana söylemedin. Gece nereye gidiyorsunuz? Gecenin bi saati iki kız ne yapacaksınız? Kaçta dönmeyi planlıyorsun hanımefendi? Hayır gidemezsin."
Sorular, sorgular, hesap vermemi beklemesi beni gerçekten bunaltmıştı. "Nereye gideceğim, kimle olacağım ve ne zaman döneceğim konusunda bir daha tek bir soru istemiyorum. Gerçi artık sorma hakkın olmayacak. Bıktım çünkü, yoruldum Sarp anlıyor musun? Daha fazla senin bu saçmalıklarınla uğraşamam. Kendine ebeveynliğini yapacağın yeni bir kurban bul. Bitti."
Telefonu kapattığımda sevgilimden ayrılmış gibi hissetmiyordum. Hiç olmadığım kadar rahat ve özgür hissediyordum. Artık kısıtlama yok, hesap vereceğim biri yok, gelgitlerime neden olacak biri yok. Her şeyi o an tamamen bitirdiğime kesin kanaat getirmiştim.
Ekin telefon konuşmasının sonunu duymuş olacak ki heyecanla yanıma geliyordu. "Ayrıldınız mı?" Başımı sallayarak cevap verdim. Ekin de nasıl hissettiğimin farkına varmış olmalı ki bu konu hakkında bir yorum yapmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMRU
RomanceTesadüfler arayarak bulamayacağın çok şeyi serer önüne. Hayatının aşkını mesela..