4.Bölüm

198 11 2
                                    

  Telefondan yazdığım için biraz kısa oldu ve yazım yanlışlarım olabilir bu yüzden Özür diliyorum İyi okumalar :))

Efeyle son bir haftadır beraberdik ve  gerçekten çok eğlenmiştik. Bugün yine okul çıkışı birşeyler yapmak istiyordum. Yatağımdan hızlıca kalkıp banyoya koştum kısa bir duşun ardından saçlarımı kurutup dizüstü lacivert çiçekli elbisemi giydim ayağıma sarı babetlerimi geçirip biraz makyaj yaptıktan sonra okul için hazırdım. Kahvaltı yapma gereği duymadan evden çıktım. Miraz abim herzamanki yerinde beni bekliyordu ama biraz huzursuz gibiydi onun arabasının yanında duran siyah porche gerçekten mera kımı daha fazla arttırdı. Koşar adımlarla Miraz abimin yanına gittim. Ben daha Miraz abime arabanın sahibini soramadan arabanın kapısı açıldı. Arabadan çıkan Efeyle ağzım açık kaldı.

"Günaydın aptal sarışınım " dedi, en tatlı sesiyle.

"Niye geldin? " dediğimde yüzünü buruşturup

"İnsan bir hoşgeldin günaydın Efem der, Seni almaya geldim sarışın " dedi. Miraz abime sorar bakışlar attığımda oda Efeyi tanıdığı için onaylarcasına kafasını salladı. Efe'nin yanına gidip yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim ve ;

"Hoşgeldin günaydın Efem " dedim. Efe'nin suratını kaplayan kocaman gülümseme gerçekten onu şebeğe benzetiyordu. Efe arabanın kapısını açıp eliyle işaret edince bekletmeden oturdum. Oda arabanın ön tarafından dolanıp şöför koltuğuna geçti. Okula varana kadar rodyodaki müziğe birlikte eşlik etmiştik. Okula geldiğimizde , Efe hiç beklemediğim bir davranış gerçekleştirip hızla arabadan indi benim kapıma varıp kapımı açtığında Amerika'nın onu nekadar değiştirdiğini düşünüyordum. Arabadan indiğimizde tüm okulun gözleri bizim üzerimizdeydi. Efe bu gözlere aldırış etmeden elini omzuma atıp yürümeye başladı. Neredeyse tüm okul bize bakıp sessiz sessiz konuşuyordu. Okulun önüne geldipimizde okul kapısının üzerine asılan okul gazetesinde kendi resmimi görmemle gazetenin yanına koştum. Resmin üzerinde koskocaman bir yazıyla 'EGE SOYLU'NUN YENİ OYUNCAĞI MİNA ÖZTÜRK ' yazıyordu. Demek bütün okulun gözleri bu yüzden üzerimizdeydi.Peki Ege'de kimdi?  Efe'ye döndüğümde yüzünde hiçbir ifade yoktu hatta mutlu bile gözüküyordu, sonunda hareket edip tek omzunda taşıdığı çantasının fermuarını açtı ben onun ne yaptığını merakla izlerken çantasından kalem çıkartıp 'Oyuncağı ' yazan kısmın üzerini çizip üstüne 'Sevgilisi' yazdı ben ona hâlâ şaşırmış bir ifadeyle bakarken kulağıma eğilip ;

"Hadi sevgilim ilk derse geç kalmak istemeyiz değilmi ? " dedi. Bende şaşkınlığı üzerimden atıp ;

"Ege Soylu ? " dedim sorarcasına.

"Gerizekalılar ismimi yanlış yazmış . " derdemez dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi engelledim. Böyle giderse gerçekten ilk derse geç kalıcaz düşüncesiyle Efe'nin elinden tutup sınıfa sürüklemeye başladım. Tam sınıfa gireceğimiz sırada Alev yani okulun ilk günü beni düşüren kız yanımıza geldi.

"Mina seninle birşey konuşabilirmiyiz ? " dedi. Şu kibarlığa bak Allah'ım 360° dönmüş kızıl yelloz.

"Dinliyorum." Dedim en umursamaz tavrımla.

"Şey biraz özelde tek konuşsak" diyince Efe araya girip;

"Sevgilimle birbirimizden hiçbirşey saklamayız biz Alev o yüzden be söyliyeceksen burada söyle " dedi. Şu sevgili saçmalığını iyice uzatmıştı . Karın boşluğuna dirsek atıp

"Sevgilim (!) Kız özel dediya sen derse geç ben 10 dakikaya geliyorum. " dedim. Alevde buna sevinmiş gözüküyordu. Efe homurdanarak sınıfa giderken bende arkasından sırıtıyordum. Alev'e 'dökül bakalım pislik ' bakışlarını attım -nasıl diye sormayın bende bilmiyorum-

"Kızlar tuvaletine gidelimmi özel " dedi . Gerçekten çok merak ettiğim için başımı aşağı yukarı onaylarcasına salladım. O önde ben arkada kızlar tuvaletine girer girmez ne olduğunu anlamadan beni boğazımdan tutup duvara yapıştırdı.

" Bana bak aptal kız Ege benim tamam mı ? Şimdi gidip hemen ayrılıcaksın ondan yoksa sonuçlarına katlanırsın " dedi. Şuna bak az önce kibarlıktan ölüyordu bu kız. Hemen elini boynumdan çekip ittirdim ve konuşmaya başladım;

" Bir onun adı Ege değil Efe iki o benim sevgilim ve asla ayrılayacağım-" ben daha devam edemeden kahkahalarla gülmeye başladı aradada cümle kurmaya çalışıyordu. ;

" ahahah daha sevgilisinin ahaha ismini bilmiyor ahaha"  gerçekten sevgilim değil ama eminim 5 yaşından beri arkadaşız ismini yanlış bilmem mümkün değil. Hemen kızıl yelloza dönüp :

"Benden daha iyimi biliceksin ben onu kaç yıldır tanıyorum. " dedim. Kızıl yeöloz ciddileşip;

"Bende onunu ilkokuldan beri tanıyorum. İlkokuldan beri bu okulda okudu ve kimliğinde bile Ege yazıyor. " dedi. Nasıl ya bu kadar benzerlik olamaz değilmi kişilikleri çok farklı olmasına rağmen gerçekten fiziksel olarak tıpa tıp aynılar olamaz değilmi kızıl yelloz uyduruyor diye düşünürken kızıl yelloz devam etti;

"Ege'nin bir ikizi var Efe diye onunla karıştırdın diyeceğim ama oda 1 senedir Ameri'kada " diyince Ege'nin beni kandırıp Efe gibi davrandığını anladım. Daha fazla kızıl yellozu dinlemeden sınıfıma gittim. Efe sanıp onunla birsürü vakit geçirdiğim Ege bana kocaman gülümserken yüzüne birtane tokat geçirdim. Bunu hiç beklemediği için yüzü yana savrulmuştu. Onun bişey demesine izin vermeden bağırmaya başladım ;

" İlk defa birine bukadar güvenmiştim ben Ege ! Bana niye gerçeği anlatmadın Senden nefret ediyorum pis yalancı !" Dedim ve sınıftan koşarak çıktım Ege'nin arkamdan 'dur mina lütfen anlatıcaktım' demesini dinlemeden koşmaya devam ettim. Okulumuzdan çok uzak bir park bulduğumda parktaki bankın birine oturdum. Olanları düşünüyordum. 'Eskiden sevdiğim birisi tarafından üzüldüğümde en iyi arkadaşım Buket'i arayıp evime çağırırdım,Buketle birlikte güzel giyinip kaykaylarımızla dışarı çıkar önümüze gelen herkesle dalga geçerdik. Şimdide sevdiğim biri tarafından üzüldüm ama şimdi birlikte kaykay kayıp milletle dalga geçebileceğim bir Buket'im yok.' Diye sesli düşünürken bir erkek sesi bana cevap verdi;

" Şey ben Buğra bir Betül kadar olamam belki ama baş harflerimiz uyuşuyor belki birlikte eğlenebiliriz ha ? " dedi. Şaşkınlıkla yanıma baktığımda bana uöutla bakan gri bir çift gözle karşılaştım sarıya çalan saçlarıyla birlikte gerçekten çok yakışıklıyıydı. Birden elimden tutup beni ayağa kaldırdığında ne olduğunu henüz anlamamışyım taki beni arabasının şöför koltuğunun yanına oturtturana kadar. Kendiside şöför koltuğuna geçtiğinde arabayı çalıştırdı ve konuşmaya başladı :

"Hep böyle sessizmisindir ? Buarada adın ne? Seni kim üzdü ? Hey cevap vericekmisin ?" Ah bu çocuk ne çok konuşuyordu böyle kendime engel olamayıp bir kahkaha patlattım ve ;

"Adım Mina. Eğer cevap vermem için biraz zaman verseydin cevap vericektim "dedim. Gerçekten çok sıcakkanlı ve insanları gülümseten bir yapısı vardı. Sonradan aklıma dank etti beni nereye götürüyordu?

"Şe-şey Buğra acaba nereye gidiyoruz ? " diye sordum çekinerek neden çekindiğimi bende bilmiyordum hemen cevap verdi ;

" İlk maddeyi unuttunmu güzel giyibmemiz ve kaykaylarımızı almamız lazım bu yüzden bir Avm'ye gitmek çok iyi olur. " dedi.Bu dediğine ne cevap vericeğimi bilmediğim için sessiz kalmayı tercih ettim. Araba durduğunda geldiğimizi anlamıştım. Arabadan inip  mağazaya girdiğimizde Buğra beni çekiştirip bir spor mağazasına soktu ve gördüğüm şey karşısında donakaldım. Ege'nin elinden tutmuş benden bin kat güzel olduğunu kabul ettiğim kız ve gayet mutlu gözüken bir Ege ...

Aptal SarışınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin