GİZLİ

36 4 0
                                    

   Bazen düşünüyorum da.. Ya ölümden başlasaydık hayata ? Hiçbirimiz yaptığı hataları yapmazdı bir daha... Öyle yalnızız ki şu dünyada ... Soluduğumuz hava, aldığımız nefes bile bizi terk etmek için ciğerlerimizi sıkıştırıyor adeta. Peki ya yalnızlık kader midir ? Yoksa insanoğlu kendi mi seçer yanızlığı. Yaşadıklarının altından kalkabilmek için yalnızlığına sırtını dayayıp hayatına devam edenlerdenim ben. Bir süre sonra insan dert yanmayı bırakıp alışıyor sessizliğe. Sessizliği dinlemeyi öğreniyor. Alışıyor. İnsanoğlu bunun imkansız olduğunu düşünüyor. Eğer öyleyse imkansıza yolculuğum başlıyor.

   "Rüzgar !! Hadi ama kızım kalaksana tahtaya.!". Bağıran öğretmenim kafamdaki tüm sessizliği bozmuş, dikkatimin dağılmasına neden olmuştu. Kafamı kaldırmamla ağzımdan  "Ha ?" diye çirkin bir hırıltı çıkması bir oldu. "Kalk ve soruyu çöz." diye çıkıştı ifadesiz bir yüzle. "Peki." dedim sakince. Kalktım. Sayı ve harflerle bakışmak çok eğlenceli gerçekten. Bir süre daha baktıktan sonra zil çaldı. İşte bunu seviyorudum. ÇIKIŞ ZİLİ. Hızla çantamı sıradan alıp dışarı çıktım. Cidden sıkılmıştım. Okulun bahçe kapısından dışarıya adımımı atmamla rüzgarın yüzüme vurması bir oldu. Saçlarımı esir almasına izin verdim. Evin yolunu tutmak için bir adım atmıştım ki boynuma soğuk bir nefes çarptı ve belime arkadan bir el dolandı. Sırtımı göğsüne yaslamıştı. Bağırmamı engellemek için elini ağzıma kapatıyordu. Direndim ama olmadı. Beni bir arabaya bindirdi. Göz açıp kapayıncaya kadar arabayı süren kişi gaza basmıştı. Çok hızlı gidiyorduk. Kafamı sola çevirdim. Beni kaçıranın kim olduğunu bilmiyordum. Yüzü tanıdık geliyordu ama çıkartamamıştım. Birkaç kere tuttuğu kolumu ondan kaçırıp vurmaya çalıştım ama fazla güçlüydü. Yine başarısız olmuştum . Güçsüz kollarım onu yenememişti. Aynı hareketi tekrar gerçekleştirdiğimde "Kımıldamasana be kızım ! Rahat dur!!" diye bağırdı. Gözyaşlarımın damla damla süzülmesine izin verirken alaycı bir ses tonuyla " Ne o ? Şimdi de ağlıyor musun ? Al bakalım biraz uyu." dedi. Bencilce gülümsemesiyle bana birşey koklattırdı. Gözlerim kapanıyordu. Bilinçaltım yavaş yavaş silinirken kendimi uykunun derinliklerine bıraktım.

          Uyandığımda baraka gibi bir yerdeydim. Küçük bir dağ evi de olabilirdi. Tek kişilik bir koltukta olduğumu farkedince ayağa kalkmaya çalıştım ama belimden bağlanmıştım. "Kimse yok muu?". Bir cevap alamadim ama iceriden sesler geliyordu. "Hadi ama buradasınız biliyorum!" diyerek tekrar bağırdım. Yaklaşık beş adım ötemdeki ahşap kapı açıldı. İçeriye tarafından kaçırıldığım şahıs girdi. "Ooo uyanmışııız. Öldün sandık yahu." diyip çaprazımdaki koltuğa oturdu. "Ne istiyorsun benden!" dedim. Yüzünde korkunç bir ifade vardı. "Ne istediğimi çok iyi biliyorsun bebeğim...". Bir anda kafama dank etti. Karşımda oturan manyak... Evet onu hatırlıyordum.

         İki sene önce benden onunla evlenmemi isteyen ve benim de kabul etmediğim aptaldı bu. Evet evet. Çok iyi hatırlıyordum. İyi ama haklıydım. Onu ilk onunla evlenmemi istediği zaman görmüştüm. Kim hayatında ilk defa gördüğü biriyle evlenirdi ki ? Hem de liseye yeni başlamışken. Bu saçmalık. Üstelik ben bunu hatırlamazken bile onun bunu iki sene boyunca aklından çıkarmaması garipti.

Aslında yakışıklı çocuk...

Kapa çeneni iç ses.

Ama öyle.

Seninle daha fazla tartışmayacağım.

İç sesimle düşüncelerim uyuşmazken karşımdakı manyağa kışkırtıcı bir bakış attım. "Sanırım kim olduğumu yeni hatırlıyorsun."."Aynen öyle seni pislik. Bana kalsaydı hatırlamayacaktım bile. Senin gibi bir insanl- afedersin hayvanla kim evlenmek ister ki?".

Ben?

İç seeees !!!

Pekala pekala.

Söylediklerim onu sinirlendirmiş olacak ki hızlıca yerinden kalkıp bana doğru yaklaştı. Saçlarımı tutup çekti. Canımı yakıyordu. Saçlarımı aşağıya doğru çekerek yüzümün yüzüne yaklaşmasını sağladı. "Bak kızım. Hakkımda her ne düşünüyorsan hemen hepsini o minik beyninden çıkar. Sana karşı birşey hissettiğimi falan sanıyorsan çok yanılıyorsun. Şimdi o koca ağzını kapat ve bir daha da açma." dedi tıslayarak.

        Her kelimesinde iğrenç nefesini yüzümde hissetmiştim. Sigara ve alkol kokuyordu. Bu yüzümü buruşturmama neden olurken söyledikleri karşısında sadece başımı sallayabilmiştim. "Aferin. Uslu kız.". Şuan kaynar bir ütüyü alıp kafasına geçirmek istiyorum ama nafile !

Arkasını dönüp tekrar kapıyı kapatıp gitti. Karnım fena halde acıkmıştı.

Acaba beni burada aç bırakıp açlığımla ölüme mi terkedecekti?...

Yoksa bir köleymişim gibi kendisine hizmet mi ettirecekti?...

Birkaç dakika sonra içeri girdi. Elinde bir tepsinin üzerinde yiyecek birşeyler vardı. Konuşmaya başladı. Bu arada bende aç gözlerle tepsiye bakıyordum. "Acıkmış olabileceğini düşündüm."dediğinde her ne kadar "Demek düşünebiliyorsun." demek istesemde kendime hakim olup "Teşekkür ederim." dedim. Yavaş adımlarla bana yaklaştı. Dizlerini cöküp ellerini belime doğru getirirken yine iğrenç nefesini hisetmek zorunda kaldım. Sonradan rahatlayan bileklerimle ne yapmış olduğunu anladım. Yavaş yavaş doğrulurken konuşmaya devam etti."Sana güvendiğim için ellerini çözdüm. Şimdi yemeğini ye ve karnını doyur. Çok yorulacaksın." dedi ve kapıyı çarpıp gitti. "Sana güvendiğim için bla bla bla.". Arkasından taklidimi de yapınca önüme koyduğu yemeği yemeye başladım. Çok yorulacaksın da ne demekti ? Ne yani ? Noluyo ya !

Şşşşt. Rüzgaar. Bak ne diycem. Yemek zehirliyse ? Ölüp gidecen mi burda ?

Zaten nerede olduğunu bilmeyen yalnız bir insanım iç ses. Ölsem neye yazar ? Deyip iç sesime göz kırptım.

Keyfin bilir canım. Benimki sadece bir ihtimal.

Yine iç sesimle yaptığım saçma konuşmalardan birisini yaparken yemeği de bitirmiştim. Karnım doymuştu. O aptal sanki beni izliyormuş gibi tepsiyi yere koyduğum anda tekrar içeri girdi. "Şimdi ayaklarını da çözeceğim fakat eğer yaramazlık yapacak olursan işin biter kızım. Uslu ol." deyip ayaklarımı da çözdükten sonra beni kolumdan çekiştirmeye başladı.

         Aynı hareketle beni son model bir arabanın önüne kadar getirdi. Kapıyı açıp sürücü koltuğunun yanına oturttu. Kapıyı kıracakmışcasına hızlı bir şekilde örtüp hemen kendi yerine geçti. Hava zifiri karanlıktı... Bu çocuğun adı neydi... Imm... Şey... Evet evet ! Adı...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin