15. BÖLÜM

159 14 15
                                    




" Çınaaaaarrrr?"

Yaklaşık on dakikadır kapıda bekliyordum ve içeriden hala ses yoktu.

" Çınar hadi ama bak geç kalacağız."

" Geliyorum Alin ablaa."

Koşarak kapıya geldi. Ayakkabılarını giyince el ele koşarak indik merdivenleri. Arabaya binip kemerini bağlayınca ben de şoför koltuğuna geçtim. Kıl payı yakaladık neyse ki ders saatini. Çınar ı içeri yollayıp okula yakın yerlerde gezinmeye başladım.

Açık hava ve yalnızlık biraz iyi gelmişti. Mağazaları gezip insanların arasına karışmak da öyle. Durmadan yorulmadan saatlerce yürümek de.

Biraz da sahil kenarında oturduktan sonra artık çıkış saatinin yaklaştığını gördüm. Kalkıp okulda beklemeye karar verdim. Trafik yoğun olduğu için çıkışına da kıl payı yetişmiştim. Okul bahçesine girdiğimde ortada bir kargaşa olduğunu gördüm. Biraz yakından biriyle kavgaya tutuşmuş Çınar ı görünce adeta şok olmuştum. Hiç böyle bir çocuk değildir çünkü.

" Çınar!"

Koşarak kavga ettiği çocuktan ayırmaya çalıştım. Onu arkama alınca yanda dikilip kavgayı izleyen öğretmene döndüm.

" Sizin izlemek yerine ayırmanız gerekmiyor mu!"

" Şey, Aras, yani.."

" Nasıl bir bahane bu yaptığınızı açıklayabilir bilmiyorum ama bu konu burada kalmayacak bilginiz olsun!"

Aras dedikleri ufaklık arkamda dikilen Çınar a vurmaya çalışıyordu hala. Kolunu tutup uzaklaştırdım hemen.

" Şşştt durun artık yeter! Derdiniz ne sizin?!"

" Aras bana küfür etti, babam yok diye."

Çınar ın sesi kızgın ve ağlamaklı geliyordu. Diğeri hemen arkasından atıldı.

" Ettim evet, öyle değil misin sanki, p*ç değil misin?"

Tuttuğum kolunu yukarı doğru kaldırıp bana bakmasını sağladım. Yüzünde zerre utanma yoktu.

" O ne biçim laf öyle! Kaç yaşındasın sen daha? Hemen özür diliyorsun, hemen!"

" Banane. Özür falan dilemem ben ondan!"

Tam tekrar kızacakken yarılan kalabalıktan biri gelirken bir yandan da benimle konuşuyordu. Koyu takım elbiseli mafya kılıklı bir adamdı.

" O tuttuğunuz çocuğun kim olduğunu biliyor musunuz? Oğlumun kolunu bırakın, bir daha ikaz etmeyeceğim."

Kaşlarımı çattım. Kolumun altında hala çırpınarak vurmaya çalışan çocuğu işaret edip sinirli bir sesle konuştum.

" Kim olduğu umurumda bile değil. Sahip çıkmanızı tavsiye ederim çünkü oğlunuzun rahat durmaya niyeti yok gibi görünüyor."

Yavaş adımlarla bize doğru gelen adama aldırış etmeden Çınar a döndüm.

" Hemen çantanı alıp arabaya gidiyorsun."

Lafımı ikiletmeden kafasını eğip arabaya doğru gitti. O sıra kolumda hissettiğim acıyla tekrar arkama döndüm. Ufaklığın babası çocuğu tuttuğum kolumu dirseğimin üzerinden, morartmaya kararlı bir şekilde tutmuş sakin bir ifadeyle bana bakıyordu.

" Oğlumun kolunu bırak. Hemen."

Muhtemelen beni anca tanıyan güvenlik görevlileri ayırmak için bize doğru gelirken elimle durmalarını işaret ettim. Az evvelki kalabalık da zilin çalmasıyla dağılmıştı. Çocuğun kolunu bırakıp babası olduğunu tahmin ettiğim adama döndüm.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin