Yağmurlu bir havada tanıdım onu.
Sırılsıklam ıslanmıştık ,
Üstümüzden çisil çisil aşk akıyordu.
Üstelik bir şemsiyeyi paylaşamayacak kadar uzaktık.
Bir yerden tanır gibi , yarama bakıyordu...
Lanet okul günü bittikten sonra direkt kendimi eve attım. Neyseki annem evde yoktu. Kendime bir şeyler hazırlayıp televizyonun karşısına geçtim. Hızla kanallara göz gezdirirken günün yorgunluğunu üstümden atacak bir film bulamadım. Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda kendimi odama attım. Sabah erken kalkacağım için hemen uyudum.
Sabah kalktığımda alarmın çalmadığını farkettim. Kahretsin! Okula geç kalmıştım ama otobüs bekleyecek zamanım da yoktu. Çantamı kaptığım gibi evden çıktım. Üstelik bir de yağmur yağıyordu ve şemsiyemi unutmuştum. Böyle şeyler hep beni bulur zaten. Okula geldiğimde nefes nefese kalmıştım ve üstümde tek bir kuru nokta kalmamıştı. Sanırım tek geç kalan ben değildim. Dünkü gördüğüm çocuğun da sırılsıklam bir hâlde okula girdiğini gördüm. 2 saniyelik göz temasından sonra hemen lavaboya girdim ve dağınık saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Her ne kadar şekil almasa da insana benzemiştim. Sınıfa çıktığımda çocuğun koridorda beklediğini gördüm. Küçümseyici bakışlar atması beni rahatsız etmişti. Zaten sabahtan beri biriktirdiğim sinirle çocuğa dönüp :
"Ne bakıyorsun be hiç mi yağmurda ıslanmış bir insan görmedin? "
Çocuk alaycı bir ses tonuyla :
"Daha çok ıslanmış köpek yavrusuna benziyorsun" dedi.
Çocuğa dönüp sinirle "Ukala" dedikten sonra sınıfa girdim. Yüzümün kızardığını hissettiğimden başımı eğip sırama yöneldim. Zaten oturmamla zilin çalması bir olmuştu. Hazal soru soran gözlerle bana bakıyordu. Olayı ona özet geçtikten sonra bahçeye hava almaya çıktım. Bir banka oturduğumda sabah gördüğüm çocuğun bana baktığını farkettim. Hemen kafamı başka bir yöne çevirip iç sesimle baş başa kaldım. Hızlı adımlarla sınıfa çıkmaya karar verdim. Aniden koridorun ortasında durduğumda birinin bana çarptığını hissettim. Arkama dönüp baktığımda çocuğun sert yüz ifadesiyle karşılaştım. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp kızgın bir ifade takınmaya çalıştım. Rol yapmada çok beceriksiz olduğumu fark etmiş olacak ki gülmeye başladı. Gülerken kısılan gözleri ve dudaklarının kenarında oluşan çizgiler yüzüne ayrı bir hava katıyordu. Bir anda kendimi tutamayıp bende gülmeye başladım. Koridordakiler bize garip bakışlar atarken biz gülmeye devam ediyorduk. Daha adını bile bilmediğim , bana çarptığı için kızmam gereken bu çocukla bir anda kahkahalarla gülmem ise ayrı bir ironiydi. O ara karşıdan Hazal'ın bana el salladığını gördüm. Çocuğa "Gitmem gerek " dedikten sonra Hazal'a doğru yürüdüm. Hazal daha ağzını açmadan heyecanla çocuktan bahsetmeye başladım. Hayatımda ilk defa böyle bir duygu hissediyordum. Hazal "Daha ilk haftadan bizimki abayı yakmış " dedikten sonra bana muzipce bir bakış attı. Alaycı ses tonumu takınarak "Saçmalama o egoiste mi? " diye cevap verdim. Hazal da aynı alaycı ses tonuyla "Çok duyduk biz bunları " dediğinde kafamı devekuşu gibi yere gömmek istedim. Hazal'ın konuşmasına fırsat vermek istemediğimden direkt sınıfa girdim. Her ne kadar derse odaklanmaya çalışsam da aklım hep o çocuktaydı. Çarpışmamız aklıma geldiğinde sırıtmama engel olamadım. Hazal'ın söylediklerini düşünmeye başladım. Gerçekten onu seviyor olabilir miydim? Şimdilik bunları düşünmek için çok erkendi. Çıkış zili çaldığında çantamı alıp ağır adımlarla sınıftan çıktım. Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Sabahki güneşe aldanıp şemsiye almayı unutan mal bendim. Durağa doğru hızlı adımlarla yürürken önde sabah bana çarpan çocuğu gördüm. Bu yağmura rağmen merakıma yenik düşüp onu takip etmeye başladım. Bu davranışımın daha sonra başıma ne belalar açacağını tahmin bile edemezdim.
Öncelikle herkese merhaba. Bu bizim ilk hikaye deneyimimiz ve fazla amatörce olduğunu biliyoruz. Yine de bu hikayeyi yazmak istedik. Arkadaşımla beraber yazıyoruz şimdiden teşekkürler .... Ayrıca oylayıp yorum atarsanız çok seviniriz.