" Tecrübe yaşta değil; yaşananlarda gizlidir. "
Kan damlaları sızarken kaderin katil ellerinden, sinsi sinsi sükunetin sindirdiği bedenler huzmesinde kayboldu zihinlerin sokak lambasından sızan ışık. Yaşamın ellerinde hapsolmuş kanat çırpan ruhlar, semaya doğru yol alırken can veriyordu.
Kendini kocasının terkedişinin ardından Hayat'ına adayan cesur bir kadındı o...
Yüreği ellerinde gezerdi güzelliğini hep koruyarak.
Onu güzel kılan şey bedeni değildi. Onu cesur kılan yüreği de değildi.
O Hayat'ına borçluydu güçlü duvarlarını.
Canı pahasına dünya teranesinden uzak tuttuğu uyuyan güzeli elbet bir gün göz kapaklarını aralayacaktı. O elbette bunun farkındaydı. Gözlerini açtığında ömründen kaç yüzyıl çaldığının hesabını soracaktı biricik prensesi. Eline batan kıymığın asıl sebebinin babası olduğunu asla bilmeyecekti güzel kızı.
Onu yıllarca uyutan gerçek elbet bir gün bedenine ruh üflendiğini görecekti.
O zaman baş edebilecek miydi yüksek duvarlı surlarıyla gerçeklerle.
Zaman dursun istiyordu...
Güzel prenses uykudan uyanmasın istiyordu.
Dağların en sığ köşelerinden aldığı göz rengiyle kendisine nefretle baksın istemiyordu.
Kızına bahşettiği yalnızlıkla aslında ona kendisiyle arkadaş olmayı öğrettiğinden bi'haberdi Gazel ERKIRAN...
Otoriter duruşu kızı Hayat'a Hayal'i bahşetmişti. Peki Hayal'in belirmesiyle kızı normal kalabilecek miydi gerçekten?
Delirme safhasına geçmeden bir an önce hayatla yüz yüze gelmesi gerekiyordu Hayat'ın.
Yüreğinden kanat çırpıp uçuşan hayalleri bir bir, bir annenin sapanıyla vurulup yeri boylamıştı güzel kızın.
Dertsiz başına dert olan tek şey annesinin onu dış dünyadan kalkanlayıp kendi dünyasına hapsetmesiydi. Babasını tanımak istiyordu. Her ne kadar o hiçbir zaman olmayacaksa bile bir kere olsun bunu dışarıya hipnoz ederek ruhunu denemek istiyordu.
Yürekti bu... Sevmekte isterdi... Aşık olmakta isterdi... Babasını görmekte isterdi...
Bunu başka erkeklere güvenerek az da olsa hasretini dindirmek için yapmak istemiyordu. Başka erkeklere güvenip arkadaşlık, kardeşlik ve dahası aşık olmak için çabalamak istiyordu. Ama baba sevgisine olan imrentisini yok etmek için yapmak istemiyordu.
Elleri gül kokan bir kadına kız çocuğu olarak verilmesindeki anlamı çıkarmaya çalışıyordu beyni aslında. Çok çok çabalıyordu bunun için ama olmuyordu. Hep yukarı da gökyüzünün de ötesinde onu izleyen bir olağanüstü gücün olduğuna inanırdı. Tanrı yerine Allah demeyi tercih edenlerdendi. Evet... O bilirdi bunları yaşamasındaki nedenin perde arkasındaki asıl gerçeğin o gücün olduğunu.
Şimdi karda damla damla kan lekeleri vardı. Kızın tertemiz bembeyaz hayallerinin üzerinde bir Azrailin gölgesi vardı. Ve her nefes aldığında hayatından belki bir salise belki bir dakika belki de saatleri çalıyordu. Ama hep Hayat'ın aleyhine işliyordu zaman ilmek ilmek ağlarını.
Kız böyle düşünüyordu.
Ama bir gün hayatından çıkıp giden Azrailin anlaşmalı hocasının şerefine semadan yeryüzüne üç tane elma düşecekti. Biri Gazel ERKIRAN için... Biri Hayat ERKIRAN için... Diğeri de ikisinin promosyonu olarak geliyordu. Bir bir aldılar ihtiyaçlarını kaderlerinin market raflarından. Ve çektikleri acıların hediyesi de o oldu bir anda. Kapı önünde sepet içinde terkedilmiş bebek misali...
Bir hastalık ilk defa girdiği bedene hayat verecekti. Onun hatrına ne kapılar aralanacaktı Allah bilir. Adı SÜRMENAJdı... Adı... Yok oluşta var oluştu... Adı gün ışığıydı. Adı... Adı... Gökyüzüydü...♤SÜRMENAJ♤
♡Mai-BeYaZ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRMENAJ
Teen Fiction"Tecrübe yaşta değil; yaşananlarda gizlidir." Herkesin kötü olduğunu düşünebilirsin ama; kendini iyi olduğun yalanıyla kandırmadığın sürece sende kötü birisin. Her insan bir şekilde, bir şeylerle imtihan ediliyor... O, bu imtihanın henüz f...