O İstemeden İçinden Çıkamadığım Gerçeyi Sahteyi Ayırt Edemediyim...

47 11 11
                                    

Bu hafif sis insanın içini daha da karartıyor yanlızlık hissinin iyice içine gömüyordum. Bazen İçimdeki acı karanlık, yerine boşluğa bırakıyor, hissedemiyordum. Her yeri siyah kuşatmıştı sanki. İnsanlar siyah, gökyüzü siyah, bende siyahım. Toprak kokusu yayılmış ağlama ve teselli sesleri birbirine karışmıştı. Kırkaltı yaşında özel sektörde çalışan babam dün saat02. 34de kalp kirizi geçirdi ve hayata gözlerini yumdu.

Bu siyahın içine gömülen babamdı. İnsan olamaz hani rüya falan mı diyor, hatta uyanmaya bile çalışıyor, ama istesekde istemesekde babam ölmüştü.
Dayanamıyor, dizlerimin bağı çözülüyordu. Az ilerde kendini yere atmış ağlayan annem ve onu teselli etmeye çalışan teyzelerim.
Bağırarak
"Buz gibi toprakda yatapda kalkmayan adam"
mezara doğru hızlı adımlar attım, kollarımdan birileri geri çekiyordu ama şimdi yapmasam bir daha hiç içimi dökemicektim sanki.
"üzerine toprak atılıyor​ kalksana. Niye izin veriyosun neden kalkmıyosun yatıyosun orda". Soğukdan çenemi hissetmiyor yarım yamalak konuşabiliyordum. Gözlerim yanıyordu. Yanaklarımdan yaşlar süzülüyordu. Bir o kadarda içim yanıyordu. Annemin ağlarken ki çığlıkları kulaklarımı tırmalıyordu. Kendimi yere bıraktığımda bir iki kişi beni kollarımdan kaldırmaya çalıştı. Gözüm kimseyi görmüyordu sanki. Herşeyden herkezden vazgeçmiştim. Dışardan bakanlar ne çok severmiş babasını diyordu herhalde.
Ben babamı ne çok severdim, ne nefret ederdim. Yinede ölen benim babamdı.
Durdum, yeniden üzerine toprak atılışını izlemeye devam ettim. Derinlerde ki düşüncelerim kafamda tekrardan yankılanmaya başladı. Ya annem, annem hayat eşini ömürlüyünü kaybetmişti. Kendimde değildim. Evet en azından bunun farkındaydım. Kafamda bunları o kadar hızlı düşünüyor konuşuyordum ki ne olduğunu ne hissettiğimi hala anlayamıyordum.
Peki ya bundan sonra ne olacaktı.
Ne kardeşim nede samimi olduğum bir arkadaşım vardı. Bir annem kalmıştı. Onunda kendini kaldıracak gücü bile yoktu. Bir şey daha, beni ayakta tutan bir şey. Acıdan kıvransakda, canımız yansada, hayat devam ediyor. Buna alışmak zorundayım. Hatta alışmak zorundaydık.

Kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başladı. Baş sağlığı dileyenlere ne cevap veriyordum nede tepki. Benden dört beş yaş büyük biri kız diğeri erkek olan ikiz kuzenlerim kollarıma girdi. Mezarlığın çıkışına yaklaştık.
" tamam bırakın"
Derken durup kendimi geriye çektim. Aysu önce bana, sonra koraya bakıp ses etmeden başıyla gidelim dedi. Onlar önümden yürümeye başladığında biraz uzaklaşmaları için olduğum yerde bekledim. Hafif sağıma dönerek mezera baktım. Bu babamı böyle gördüğüm ilk gündü. Bundan sonra onu ancak burda görebilecektim. Bu soguk toprakda üşüyor biliyorum ama bişe yapamıyorum. Önüme döndüm, bir yağmur damlası yanağıma düştü,göz yaşlarıma karıştı. Mezarlığın dışında  aysuyla koray beni bekliyorlardı. Göz yaşlarıma boğulurken hafif tebessüm ettim ve
"görüşürüz koca oğlan"
Dedim. Bu babama taktığım bir lakaptı. Genelde bana kızdığında ortamı yumuşatmak için bunu söylerdim. Oda buna gülerdi.
Yağmur iyice arttı. Gitme zamanıydı, hızlıca korayın kullanacağı arabaya yürüyüp bindim.
On beş dakikalık yol sanki iki saat gibi geldi. Yolda ağlamam kesildi donuk gözlerle evleri,yolları, sokakdaki insanları izlemeye başladım ve bir an olsun şuan içinde olduğum durumdan kopmaya çalıştım. Bu uzun gelen yolculuğun ardından sonunda eve gelebildik. Arabanın camından  evimizin bahçesine baktığımda başsağlığı dileyenlerden kimse yoktu. Hatta hiç kimse yoktu.
Arabanın kapısını açıp tekrardan etrafa bakındım, gözlerim annemi arıyordu. ceketimin cebinden telefonum çalmaya başladı. Arayan annemdi. Arabadan indim.
"dinliyorum"
Bir ağlama kirizine daha girmemek için göğsümü şişirip nefesimi tuttum.
Bir an gözlerim karardı kulaklarım çınladı.
Tamam iyiydim.
"dayın misafirleri evlerine yolladı kimse yok, bende bu gece burda kalacağım başım dönüyor iyi değilim" 
Sesi titriyordu, belli ki oda ağlamamak için kendini sıkıyordu.
" istersen buraya gelebilirsin ama biliyorum gelmiceksin paraya ihtiyacın varsa koraya söyle sana para çekmeye gitsin. Sende uzan dinlen... Seni seviyorum kızım".
Daha fazla kendini tutamayıp ağlamaya başladı ve tabiki bende.
Az önceki çınlama tekrardan kulaklarımda yankılanmaya başladı ve git gide dayanılmaz hale geliyordu. İki üç saniye karanlığa kesildi heryer.
Asyunun iyimisin koray buraya gel çabuk sözcükleri heryerde yankılanıyodu, bozuk bir pilak gibi ses tonları sürekli deyişiyordu. Heryer siyaha gömülüyor, sesler yavaş yavaş kesiliyordu.
Ve yine o... Lanet olsun yinemi.

Benim HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin