Kask olmasına rağmen gözlerimi açamıyordum çünkü çok hızlıydık. Önümde samet vardı altımızda ise 2017model Honda cbr1000lik siyah motor ve son hızla özgür ün düğününe yetişmeye çalışıyorduk.
Yan tarafımda can dostum merve ve onunda önünde motoru kullanan azat vardı. Dik bir şekilde oturmaya çalışıyordum ama hızımız dan samet e yapışmış gibi tutunuyordum. Arka pantolonla belimin arasına sıkıştırdığım iki tabancam, sol elimde sametle aramızda sıkışık olan otomatik taramalı tüfeğim vardı. Aynı mühimmat mervede de vardı. Ani bir firen ile kalabalık düğün salonun önünde durduk. Hepimizde aynı renk aynı kombin vardı. Siyah postallarımız, pantolonumuz, deri ceketimiz, agzımızdan burnumuza kadar çektiğimiz peçelerimiz. Merve ve bende de siyah uzun çekilmiş likit ve göz kalemi vardı. Renkli olan tek şey gözlerim ve saçlarımdı. Kapıda motordan merveyle atladık ve kalaşnitofumu omzuma aldım. Bizi gören küçüğünden büyüğüne korkarak geri çekildi. Düğün salonuna girdiğimizde özgür ve şırpıntısı tam ortada oynuyorlardı. Elimizdeki silahları görenlerin çığlıklarıyla müzik kesildi. Yavaş ve ağır adımlarla ince uzun girişi yarılayıp durdum. Merve birkaç adım geride tek bir hareketimi bekliyordu. Çocukarın zırlama sesleri beni çileden çıkartıyordu.
Bir saat önce aldığımız haplarla bir yandan bir enerji patlaması yaşıyor, bir yandanda ters basıyordu. Özgür gözlerimin içine bakıyordu. Peçemi çeneme kadar indirdim ve boşta duran sol elimi yarıya kadar cebime soktum. Merve'ye yaptığım bir işaretle pompalının namlusunu gelin hanıma yani hande ye çevirdi. Hande azgın bir orusbu olup kendini özgürden hamile bıraktırmıştı. Özgürde
" ben çocuğumu ortada bırakmam"
Kafasına girip siktirip bu kara kuru kıza nikah kıymıştı.
Marve nin hedef almasıyla özgür handeyi arkasına aldı.
"acımı istiyor canın"
" kes şunu uzatma seninle konuştuk ve anlaştık"
Dedi. Derin bir nefesle ümitsiz ama kendimden emin bir sesle
"evet konuştuk ama...ama anlaşmadık"
Dedim. Özgür kafasını sallayarak
" kes şunu kes, al git şunuda"
Diyerek merveyi gösterdi. Küçük bir kahkaha atıp ani bir geçişle hande ye bağırdım.
" buraya gel"
Dedim ama korkudan özgür ün arkasında hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Adım dahi atmamıştı. Atamamıştı.
" buraya gel canını yakmicam"
Dedim. Hande özgür ün arkasında hareketlinde özgür handeyi bırakmak istemedi ama hande birşeyler geveleyip kalabalıktan sıyrılıp beş altı adım önümde durdu.
Kaşlarımı sıkmak dan arımıştı. Yüzümdeki kasların sertliği yüzümü uyuşturmuş gibiydi. Kendime hakim olamicak kadar öfkeliydim ve şuan bu yüzden buradaydım. Bağırarak
"yaklaş"
Dedim. Elimle de gel işareti yaptım. Bana doğru yürürken bir elim hala omuzumda duran pompalıda, diyer elimlede hala gel anlamında sallıyordum.
Önüme gelip durduğunda başındaki duvağı parmaklarımın arasında gezdirdim. Bir anda bırakıp pompalımı omzumdan indirip karnına dayadım. Hande önümde daha da şiddetli ağlarken Özgürün
" yapma, dur, saçmalama, hayır" gibi saçma sözleri yükseliyor salondakilerde ona katılıp bağırıyordu.
Merve pompalıyı tavana kaldırıp ateşledi ve sessizlik çöktü.
Silahımı indirip handenin etrafında yürümeye ve konuşmaya başladım.
" sen olmasan biz belki ilerde evlenecektik. Belki ben çocuklarımızı doğuracaktım".
Salon pür dikkat beni dinliyordu ve tabi özgür de. Hande ise salya sümük acizce önümde ağlıyordu.
" ben bunu hak etmiyorum, ben onu bu kadar çok severken benden ayrılıp seninle evlenmesini hak etmiyorum, ama sen...sen onu parası, ismi ve üzerimizdeki ağırlığı için seviyorsun"
Kısa bir süreline susup düşündüm ve tekrardan derin bir nefes alıp
" merak etme özgür seni çocuğundan alı koymicam... ama cezanızı vericem" dedim ve belimden tabancamı çıkarıp hande nin ayaklarına doğru bir iki kez ateş ettim ve beyaz gelinliğini kırmızı boyadığında merve dışarı çıktııslık çaldı. Samet ile azat motorlarla kapıda hazır beni bekliyordu.
" hayırlıolsun inşallah"
Dedim ve manyak gibi bir kahkaha daha atıp ağır adımlarla kapa yürüdüm. Motora binip içeriye baktığımda hande nin etranda kalabalık ve özgür vardı. Telefonlarına sarılmış biryerleri arıyolarlar yada konuşuyorlardı. Motorun lastik sesleri kulaklarımda patlama sesi yatarıp uzandığım yataktan birden kalktım. Kan ter içerisinde yanımdaki sehbadaki telefona uzanıp saate baktım, saat 10. 03. Yatağımda doğrulup özgürü aradım hemen ve nerede olduğunu iyi olup, yolunda gitmeyen birşey varmı diye sordum. Telefonu kapatıp yatağa tekrar uzandığımdaysa.
" en azından gerçek deildi"
Derken bu gördüklerimin rüya olmasına sevinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hayatım
Teen FictionGerçekden ayırt edilemez rüyalar, ve istesende istemesende seni içine çeken hayatlar.