Yağmur sesleri...
Gök gürüldemeleri...
Ve beni içine çekmeye çalışan koca bir boşluk...
Elimde tuttuğum sıcacık kahvenin cezvedici kokusu burnumun ucunda ahenkle dans ederken kapattım gözlerimi.
Açtım yeniden. Damla damla cama çarpan yağmura ilişti gözlerim. Küçükken de çok severdim yağmuru. İnsanların kalplerini kötulukten arıtacağını, bu acımasız dünyayı temizleyeceğini düşünürdüm. Ama şimdi anlıyorum ki kimse, hic bir güç temizleyemez bu pis gezegeni.
Bir şarkı sözleri düşüveriyor ansızın aklıma:
"Sustu bu gece, karardı yine ay. Kaldı geriye cevapsız sorular...""Nerelere daldın gene?"
Özge'nin sesiyle irkildim. Sol yanagımdan akan yaşı sildim ve "Hiç." dedim 'i'yi uzatarak.
"Unutamıyorsun, değil mi?"
Evet!
"Hayır, unuttum."
Unutacağım. Belki ciğerim söküle söküle, ağlaya ağlaya, yeri geldiğinde ölümümu sahte gülücüklerle kapatarak.
Ama ne olursa olsun unutacağım.
Unutamazsam...
Alışırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
masumiyet
Teen FictionGecenin bir yarısı bir şey kopup gider içimden. Gecenin bir yarısı bir kuş uçar kalbimden kalbine. Yaralı bir kuş... Bir kız çığlıklar atar gecenin bir vakti. Bir sır açığa çıkar kör karanlığın ortasında. Bir şizofren göz kırpar aydınlık olduğunu um...