Dipsiz kuyu
Tanıtım
Yumuşak çimenlerin üzerinde yatarken,güneşi tenini ısıtan sıcak bir battaniye gibi hissediyordu. Yedi yaşından beri geldiği bu yer zihnen huzur bulabileceği tek yerdi ve bu kadar bencil olmasaydı arkadaşlarını da getirirdi. Ayağa kalkıp çiçeklerin arasında ilerlerken buranın sadece kendisinin olmasını istiyordu Lay. Paylaşmak onun için zor bir şeydi. Kimseyle hiçbir şeyini paylaşmazdı. Bu konu yüzünden birçok kez yanlış şeyler yapmıştı. Üç yaşında komşunun kedisinin,kendisinin olmadığı söylediklerinde ailesinin kendi için yaptırdığı havuzda boğmuştu. Komşuları onu ailesine şikayet etmiş ancak uygun miktarda susturulmuştu. O günden sonra uçan böceklerin kanatlarını yakmayı,uçarken küllerini savurmasını sevmiş,yakaladığı kelebeklerin kanatlarından tahtaya çivilemiş,uçan arıların iğnelerini söküp yavaş yavaş ölmelerini izlemişti. Ailesinin güzel ve masum yüzünün arkasına sakladığı ikinci kişiliği öğrenmesi zaman almıştı. Bir doktora götürmüşler ilaçlar işe yaramıştı. Ailesi onunla pek ilgilenmezlerdi derslerinde başarılıydı ve saygılı oluşundan insanlar tarafından sevilirdi. Fakat onüç yaşında annesini eve erken gelip de sevgilisiyke yakaladığında ufak bir kaza süslemesiyle-kendisi de içerdeyken- küçük bir yangın başlatmış annesi ve sevgilisi saçları yanıp gözleri eriyene kırmızı büyük bir et yığını haline gelene kadar bekledi. Daha sonra pencereden çıkıp görevlilerin onu kurtarmasını istemişti. Kendi en ufak bir yara almazsan annesi ve aşığı ölmüştü. Babasına olanları söylemedi. Annesinin iş arkadaşıyla konuşurlarken birden yangın çıktığını ve korktuğunu söyleyerek ağladı. Pişman değildi. Doğruyu söyleseydi babası ona neden böyle birşey yaptığını soracak ve öğrendikleri karşısında üzülecekti.
Kuyunun başında sudanki kendi yansımasına bakarken geçmişini düşünüyordu. Açık kahverengi yumuşak saçları beyaz yüzünü çevreliyor,kömür karası gözleri elmacık kemiklerinin üzerinden parlıyordu. Teni pürüssüzdü en ufak bir leke ya da kusur bulunmuyordu küçük bir burnu,küçük dudakları ve insanların öldüğü,konuştuğunda bile belli olan gamzesi vardı. Kuyunun içinden çıkan ölü beyaz parmaklarla iç çekti Lay. İlaçlarını almamıştı o günden beri almıyordu. Hergüm buraya geliyor ve kuyuya atıyordu. Ve tabii bu da öldürmek isteğini tetiklediği gibi gördüğü ölüleri de engellemiyordu.
"Merhaba Tia" diye fısıldadı. O yüksek sesten hoşlanmazdı.