Dipsiz kuyu
*Lay
Dışarda yağan beyaz pamuklara bakarken içimde bir istek doğdu. Dışarı çıkmak istiyordum. Yüzümde erimesini hissetmek geçmişi hatırlamak istiyordum herseyden önceki güzel günleri.
Koşarak bir mont giydim aynı aceleye çizmelerimi dizime kadar bağlayıp,kapıdan çıktım. Hızlı olmam gerektiğini hissediyordum. Yıllardır gitmemiştim. Fakat şimdi birşey beni oraya çekiyordu. Bana tuhaf tuhaf bakan insanları görmezden gelerek koşmaya devam ettim. Yaklaştıkça bağırış ve ağlama sesleri birbirine karışıyordu. Nefesimi düzene sokmak için bir süre yavaşladım. Ardından yukarıdaki duvara atladım. Alçak duvardan sarkarak izlemeye koyuldum. 'Güç demek bilgi demektir' bunu biliyordum. Üç kişilerdi ikisi kızı kollarından tutarak duvara yaslanmış üçünçü kahkaha atarak elindeki bıçağı kızın yüzünde gezdiriyordu. Acıdan zevk aldığı belliydi. Birden ortaya çıkmadım,ben Kahraman değildim ve bunu sadece aptallar yapardı. Dikkatlice izledim. Adamlar iri yarıydı fakat hareketleri bedenlerine göre sarsakçaydı dikkatli bakınca gözlerinin altındaki kırmızılık da anlaşılıyordu. İçki içmişlerdi. Kızın ve onu tutan iki adamın tepesinde-hemen altımda- bozuk bir merdiven vardı. Eğer kız bana yeterli imkanı sağlarsa yara almadan onu kurtarabilir adamların ölümünü de bozuk bir merdivenle kaza süsü verebilirdim. Adam kıza yaklaşmaya başladı. Kız onun suratına tükürünce geri çekilip yüzünü sildi ardından kızın omuzlarından bastırarak duvara çarpmasını sağladı. Kirli duvardan taş toprak döküldü. Diğer iki adam, liderleri olduğu sandığım adamın yanına geçtiler. Tam fırsatıydı. Kız merdivenin ineceği yerden yarım adım uzaklıktaydı. 'Başarı için risk almak gerekir' diye mırıldandım. Sonra uzatıp merdiveni duvarla bir tutan tek parçayı çektim.
*Yoona
Korkuyla gözlerini kapattı. Yukardan gelen bir gürültü çığlığıyla karıştı. Bir ıslaklık yüzüne çarptı ve gözlerinden aşağı akan sıcak sıvı dudaklarına dendiğinde kanın metalik tadını aldı. Adım sesleriyle gözlerini açtığında gördüğü şeyi anlamdıramadı. Çığlık atmak için ağzını açtı fakat sadece hava çıktı. Paramparçalardı az önce yanağını çizdiği bıçak tam önündeydi-konuyla birlikte- fakat bedeni diğerlerinin yanındaydı kafası kopmuştu ve oluk oluk kan akıyordu. Birisinin tek gözü çıkmıştı ve tek bir damarla kafasına bağlıydı. Ayak sesleri yaklaştı. Korkuyla sağ tarafa baktığında aceleyle yürüyen uzun boylu bir çocuk gördü yaklaştı ve önümde durdu. Gözlerine baktığımda olduğum duruma rağmen içinde kayboldum. Siyah bir denize girdiğimi ve nefes alamadığımı hissediyordum. Açık kahve saçları yumuşak görünüyordu Yoona dokunarak test etmek istiyordu. Fakat gözlerine baktım ve kendimkilerin yaşlarda dolduğunu hissettim. Sadece sarıldım,unutmak istedim ve yapmak istediğim hiçbirşeyi yapmadım. Bunlar için zamanım olurdu. Fakat şimdi sadece sarılmak istiyordum. Içimdeki acıyı onunla dindirmek,kollarının arasında sakinleşmek istiyordum. Beni buradan götürsün istiyordum. Bu ölüm kokan kanlı sokaktan.
*Lay
Kendine sarılan kızın açık kahve saçlarını sakinleştirmek istercesine okşadı. Tia'da korktuğunda kendisine böyle sarılırdı. Onun kendisininkisiyle aynı renk saçlarını okşar tek kelime etmeden sakinleşmesini beklerdi. Çünkü kendisinin varlığı ona yeterdi. Kız başını kaldırıp çikolata kahvesi gözlerini ona çevirdi. Gördükleriyle irkildim Lay. 'Hayır'. Dedi kendine 'Hayır.' Onu. Gözleri siyahtı. 'O senin Tia'n değil.' Dedi kendine'Değil.'
FLASHBACK
Merdivenlerden koşarak inerken bir yandan atkısını boynuna dolaşmaya çalışıyordu. Adım sesleri evin sessizliğini bölüyordu. Yedi yaşındaki çocuk hızla kapıya asıldı ve dondurucu soğuk içeriye doldu. Hızını kaybetmeden karın altında koşarak parkı geçip ağaç evine çıktı. Oturarak soluklandı. Daha sonra gözlerinin önünde sallanan bir kupayı gördü. Buharlar saçan sıcak çikolatayı ellerine aldı. Yavaş yavaş ısınırken sakinleştirici sesini duydu. Gülümsediniz anlaşılıyordu.
"Kendine dikkat et Yixing. Hasta olmanı istemem."
"Sen benim için önemlisin. Soğuğun beni durdurmasına asla izin vermem."
"Seni seviyorum Yixing."
"Bende seni seviyorum...Tia."