-2-

225 27 12
                                    

Zil çaldığında kafamı duyduğum seslerle sıradan zar zor ayırdım. Tae ve Jungkook tepemde kantin diyerek bağırıyorlardı.

   Modumu topladım ve jimin halime geri döndüm.Kollarımı açarak ortalarına girdim ve konuşmaya başladım.

   "Hemen sattınız lan beni şerefsizler. Arkadaşlık neydi? Arkadaşlık birbirini her daim koruyup kollamak, onu ne olursa olsun sat-"

   "Ulan seni kantine çağırdığımıza hep pişman oluyoruz ama her sabahta çağırıyoruz aq. Sorun bizde herhalde."

   "Jungkook' a ilk ve son defa katılıyorum amk. Bi sus sabah sabah. Bizi susturuyon ama kendin anca konuşuyon."

  Biz hangimizin daha fazla konuştuğunu fazla konuşup bulmaya çalışırken Jungkook'un ev arkadaşı Yugyeom belirdi yanımızda.

   Utangaç bir selam verip Jungkook'a döndü.

   "Konuşabilir miyiz?" diyip onay aldıktan sonra yanımızdan Jungkook ile ayrıldı.

   Tae'nin yüzünde ki sinirli ifadeyi görüp tam dalga geçecektim ki bekledim. Birazdan söylenmeye başlardı.

  "Sevmiyorum şu Yugyeom mudur nedir onu. Ne yani ne kadar önemli bir şey olabilir ki yanımızdan çekip götürüyo! Sanki Kookie'm anlatmicak." Demiştim..

   "Tae, kuzum, annem. Biliyorsun ki onlar aynı evde yaşıyorlar." Masum gülüşümü değiştirip piç smile ı yüzüme kondurdum. "Belki bizim bilmediğimiz özel mevzuları vardır."

   Tae sinirli bakışlar atıp yanımdan uzaklaşınca görevini tamamlamış bir ajan havasıyla arkamı dönüp kantine yürümeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tae sinirli bakışlar atıp yanımdan uzaklaşınca görevini tamamlamış bir ajan havasıyla arkamı dönüp kantine yürümeye başladım.

Kendilerinden bile sakladıkları küçük sırlarını ben biliyordum.

Kantine girdiğimde gördüğüm kalabalık beni aşşırı korkutmuştu. Hayır sanırsın kantinde black friday var aq.

Kadere boyun eğerek -daha çok midemden gelen garip seslere- yavaş yavaş ilerlemeye başladım.

Kargaşada boğulmamayı dilerken aynı zamanda elimdeki parayı sıkıca tutuyordum.

Hafif bir dalgalanma oldu sırada ve tam ezileceğimi düşündüğüm sırada kolumdan nazik? bir şekilde dışarı çekildim.

Daha nolduğunu anlayamazken karşımdaki kişi elime poğaça ve meyve suyu verdi. Tamam buna şaşırmam gerekirdi ama ben daha büyük bir şeye şaşırmakla meşguldum.

Bu Yoongiydi!

Klasik ifademe bürünüp laf atacakken lafları boğazıma tıktı ve konuşmaya başladı.

taller than you  •yoonmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin