Akşam yemeğini bitiren çiçek tabağında kalan makarnaya baktı. Onu dışarı bırakabilirdi. Yemek masasını toplayan annesinin arkasından tabağı ile gitti.
"Anne, bunu hayvanlara vereceğim."
Kızının güzel yüreğine hayran olan annesi de uzandı. "Bu çok ketçaplı canım ama bak ben senin için sade makarna ayırdım." Diyerek tencerenin dibinde kalan makarnayı gösterdi. Sonra gidip buzdolabından sabah yenilen kahvaltıdan tabakta biraz peynir kalmıştı, çoğu da peynir kırıntısıydı. "Bu peynir kırıntılarını da içine atalım." Dedi.
Böylece Çiçek annesinin yardımıyla tencerede kalan sade makarnaya kahvaltıdan arta kalan peynir kırıntılarını koydu karıştırdı.
"Çok güzel oldu." Küçük hayvanların karnı doyacağı için çok sevinmişti. Kendi karnı toktu ve şimdi o küçüklerde doyacaktı. "Poşete mi koyacağız?"
"Bunları bizim evin kapısının ilerisindeki küçük aralığa koyarız. Çöpten daha iyi olur." Diyen annesi bir dolaptan boş dondurma kapları çıkardı. "Birine ben su koyayım, buna da sen makarnayı dök." Dedi kızına.
Sonra Çiçek kendi elinde peynir kırıntılı makarna, annesinin elinde su ile evin kapısından çıktı. Eve yakın bir kuytu köşeye kapları bıraktı. Ama görünürde kedi yoktu.
Annesi "Merak etme, bizden sonra muhakkak aç bir hayvan kokuyu alır gelir yer. Belki kedi belki köpek yer."
Kedi veya köpek, kim yedi belli olmasa da Çiçek sabah baktığında suyun biraz azalmış olduğunu makarnanın ise hiç kalmadığını görmüştü. "Biri karnını doyurmuş anne."
"Öyle canım. Küçücük bir canın karnını doyurmasına yardım ettin. Aferin benim kızıma. Her daim böyle elinde olanlarla o kimsesiz, masum canlara yardım et canım. Onlara her daim iyi ol ki onlarda sana iyi olsun. Büyüyünce ben olmadan da onlarla ilgilen."
"Tamam anne."
***************************************