12.00
Okula geldiğimden beri onu göremiyordum.O diyorum hadi ya tüh daha ismini bile sormamışım . Ona yürümekden çok koşan kişi olacak ben ismimini bile sormamışım.
Sınıfa girdiğimde bir sessizlik hakimde. Noluyor bugün bu sınıfa ? Görüş alanıma direk Kate girdiği için doğru ona yöneldim.Bu kızın da güzelliği dağa taşa.
"Napıyonuz be"dedim kate'in omzuna dokunarak.Ama tuhaf bir şekilde kendini geri çektirdi.
"Biz iyiyizde asıl seni sormalı"dedi.
"Beni sormalı derken" dedim bir kaşımı kaldırarak.
Arkadaslarına bir bakış atıp;
"Yapma Jane babanın buraya geldiğini illa biliyorsundur " dedi.Hayır ya. Şaka demi bu. Saka olsa iyi olur. O buraya gelemez en azından yüzü olmaz diye tahmin ediyorum.Aslında ondan herşey beklenirde ben babam diye söylemeye kıyamıyorum yine içimdeki binlerce nefret baloncuklarını oksijensiz bırakıyorum ve havaya karışmasını sağlıyorum.
Sınıftan çıktığım gibi direk müdür Mr.John 'un yanına gittim.Müdür babamın çok yakın arkadaşıydı . Annemle babam boşandıkdan sonra hala görüşmeye devam bile ettiler o derece. Kapıyı gayet sakin bir şekilde çalıp içeri girdim.
"Mr.John sizinle bir konu hakkında konuşmam gerekiyor" dedim.Oturabilirsin demesine izin bile vermeden masasının karşısındaki koltuğa oturarak.
Bilgisayarına doğru dönük olan sandalyesini kapıya çevirerek " Sorun nedir Jane " dedi.
"Neden bana babamın daha doğrusu Dave 'in buraya New Orleans' a geldiğini söylemediniz" dedim tek bir nefeste.Sesimin frekanslarıyla oynuyordum resmen.
"Bunu nerden öğrendin"dedi.Afallamış bir hali vardı.
"Bunun bir önemi yok Mr.John. Size bir soru sordum" dedim.
"Jane baban bunu senin bilemeni istemiyordu" dedi.
Direk lafını keserek "Dave " dedim.
"Herneyse, burada bazı isleri varmış halledip dönecekti zaten, önemli birşey değil "dedi.
"Benimle dalga mı geçiriyorsunuz siz.Bunu annemin öğrendiğinde ne olacağını biliyorsunuz değil mi" dedim.
"Hiçbirşey olmucak Jane çünkü annen öğrenmeden baban " Dave" buradan gidecek.
"Burası küçük bir yer . Anlamıyorum sizi . dedim ve kapıyı vurarak çıktım. O kadar çok sinirlenmiş ve kendimi sıkmıştım ki tırnaklarımın avuclarımda bıraktığı kan izini sonradan farkettmiştim.
17.10
Eve geldiğim gibi kendimi yatağa attım ve uyudum.Uyandığımda avucumda bir acı hissediyordum. Görünür de kızarıklık hariç hiçbirşey yoktu ama çok fazla kaşınıyordu.Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadıkdan sonra evde bir sessizlik olduğunu farkettim.Annemin mutfakdan gelen tabak sesleri kulaklarımda yankı bulmuyordu.
"Anneee.Annee. " hala ses yok.
"Annee , senin şu yeni aldığın porselen takımındaki tabaklardan biri eksik miydi." dedim bir gözümü kapatarak. Ama hala ses yoktu.Endişelenmeye başlamıştım.Merdivenlere doğru yöneldiğimde ayağım birşeye takıldı ve düşecek gibi oldum. Ayağıma takılan şey annem ile babamın fotografının olduğu çerçeveden başka birşey değildi fakat tek korkutucu şey bu değil çerçevenin üzerindeki kanlardı.
"Anne sen ne yaptın böyle "dedim kapının açıldığı sırada. Yine o tanıdık ses geldi kulaklarıma
" Hey içerde kimse var mı" dediğinde ise tek hissettiğim soğuk zemin ve başımın acımasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMON
Science FictionJane tarihe bayılan bir kızdır bu yüzden bir çok tarih gezilerine katılmayı bu konu hakkında araştırmalar yapmayı ve en çok da müzelere gitmeyi sever yaşadığı yer olan new orleans küçük ama sırlarla dolu bir şehirdir ve işlek olmayan caddelerinden b...