Sabah uyandığında gözleri şişmişti Jimin'in. Ağır ağır yatağından kalktı. Bugünde okul vardı. Alışkındı artık her gün böyle birşeyin olmasına. Gitmese bile nereye kadardı?
Üniformasını giyip odadan çıktı. Annesi kahvaltı hazırlamıştı. Yemek yemek istemiyordu ama annesini kırmamak için yemeğe başladı. Ne de olsa artık kilo verebiliyordu. Kötü bir his olsa bile çok sürmüyordu. Dayanabilirdi.
Birkaç salatalık, domates yedikten sonra kalkıp evden çıktı. Servisi gelmemişti. Biraz bekledi, hâlâ gelmediklerinde telefonunu çıkararak servisini aradı.
Ona evlerinin önüne geldiklerini ama Jimin gelmeyince gittiklerini söylediler. Bu yüzden yolu yürümesi gerekiyordu. Uzak değildi ve bu ilk kez güzel bir şeydi.
Yürümeye başladı, birkaç binanın önünden geçti. Parkın önündende geçiyordu ki oynayan çocuklara takıldı gözü. Etrafında gözlerini gezdirdi ve gözü 2 çocukta takılı kaldı.
Biri diğerinin oyuncağını aldı ve kafasını kopardı. Oyuncağı parçalanan çocuk salya sümük ağlamaya başlayınca Jimin dayanamayıp yanlarına gitti.
Oyuncağı koparan çocuk Jiminden korkup kaçmıştı ama diğeri hâlâ ağlıyordu. Çömelip çocuğu yatıştırmaya çalıştı Jimin. O sırada yanlarına bir çocuk geldi. "Hey Jihyun neden ağlıyorsun, yoksa seni bu çocuk mu ağlattı?!"
Kastedilen Jimin olduğu için hemen konuştu. "Hayır hayır, bir çocuk oyuncağını parçaladı bende çok ağlıyor diye yanına gittim."
"Uh öyle mi? Jihyun?"
Jihyun başını sallayınca tekrar bana döndü. "Çok pardon yanlış anlamışım."
Çocuğun garip bir aksanı vardı ama tek göz kapaklıydı. Jiminde merak edip sordu. "Yabancı mısınız?"
"Ah hayır, 2 sene Amerikadaydım ama okumak için geri döndüm."
O Jihyun ağlamayı kesmiş ve adamın bacağına yapışmıştı. "Gel annen seni bekliyor."
Jimin adını bilmediği çocuğa tekrar sorular sordu. "Kardeş değil miydiniz? Ayrıca adınız neydi?"
"Taehyung, Tae istediğinizi diyebilirsiniz. Ve hayır kardeş değiliz, kuzeniz."
"Anladım." Jimin çok oyalandığını fark edip konuştu. "Geç kalıyorum, görüşüz."
Koşarak çokta uzakta olmayan okuluna vardı. Son anda yetişebilmişti. Sınıfına girip çok dikkat çekmeden sırasına oturdu. Hiç arkadaşı yoktu ve yanındaki sıralar boştu.
İlk geldiği günden beri böyleydi.
Geç kaldığı için ona sataşamamışlardı ama derste birşeyler yapabilirlerdi.
Jimin bugün neler yapabileceklerini düşünürken öğretmen gelmişti. Herkes ayağa kalktı, Jiminde dahil.
"Bir transfer öğrencimiz var, iyi anlaşın lütfen."
Hemen devam etti. "İçeri gel Taehyung."Sınıfa Jimin'in daha deminki tanıştığı çocuk girince mutlu olmuştu Jimin. Onu burdan tek tanıyan oydu ve onun yanına gelirdi herhalde. O öyle düşünüyordu.
Taehyung kendi hakkında kısa bir açıklama yapıp, herkes ona bakarken Jimin'in yanındaki bir sıraya oturdu.
Jiminse ilk defa böyle bir duyguyla baş başaydı. Mutlu olmuştu. Umarım onun mutluluğuna fâni olmazlardı.
Ders bitene kadar konuşamamışlardı çünkü Tae uyuya kalmıştı. Jiminde uyandırmamayı seçmişti. Kimsede ona bulaşmamıştı, bugün şüpheli bir şekilde fazla iyi gidiyordu.
Ders bitiminde ise birkaç kişi sınıftan çıkarken Jimin, Tae'yi uyandırmaya çalışıyordu. Uyanmadığında pes edip arkasına yaslandı.
O sırada, sıraladından kalkıp Jimin'e doğru yürümeye başlayanlar ise, onlardı. Ah, birgün bile normal geçemiyordu.
Daha adlarını bile bilmiyordu. Aslında sınıftakilerden sadece Tae'nin ve sınıf başkanının adını biliyordu.
İçlerinden biri Jimin'in sol tarafındaki sırasına oturdu ve diğer ikisi Jimin'in masasına yaslandı.
Jimin onlara bakarken korkuyordu, özellikle Tae için. Artık kendini düşünmeyi bile bırakmıştı. Acınasıydı .
"Bizim Jimin, kendine küçük bir arkadaş edinmiş ha?"
Jimin'in ne yapsa uyandıramadığı Tae şimdi uyanmıştı, Jimin'e laf söyleyenlere bakıyordu. Ardından konuştu. "Siz kimsiniz be?"
Jimin'in dili tutulmuştu ama onlardan biri ağzını açmasın diye konuşmaya çalıştı.
"A-arkadaşlarım." Tae'nin de bu olayın içine girmesini istemiyordu. Tek arkadaşıydı o.
"Arkadaş mı? Bunca zamandır arkadaş olduğumuzu falan mı düşünüyordun, sürtük?"
Tae ayağa hızla kalkıp konuştu. "Ne diyorsun sen be?!" Tam bir adım daha atıcaktı ki dersi olan hoca geldi.
Herkes yerine geçti ve ders boyunca birbirlerine sinirli bakışlar attılar. Jimininse bakışları hep yerdeydi.
Ders hiçte hızlı geçmemişti ama bitmişti. Şimdi yemek yiyeceklerdi. Ardından Jimin eve gitmek istiyordu. Daha fazla kaldıramazdı ama bir yandan da Tae'yi yalnız bırakamazdı. İlk günden okulu asamazdı herhalde.
Aşağı indiler ve yemek aldılar. Tae az almıştı ama Jimin yemekleri doldurmuştu. Zaten zayıflayabiliyordu, neden yemesin ki?
Diğerlerinden uzak bir masaya oturdular ve yemeğe başladılar.
Konuşmayı başlatan Tae'ydi.
"Neden sana bulaşıyorlar?"
Aslında Jimin'in konuşmak istemeyeceği bir konuydu bu ama Tae tek arkadaşıydı. Ona ters cevaplar vermek istemiyordu.
"Kilomla dalga geçiyorlar."
"Kilolu değilsin ki."
"Aslında.. Ö-öyleyim. Zayıflamaya çalışıyorum."
Bu kadar yemek aldıktan sonra bunu demek ters olabilirdi ama onun farklı yöntemleri vardı. Tae de Jimin'i üzmemek için konuyu kapattı.
Yemeklerini bitiriyorlardı ki yanlarına o çocuklar geldi. "Biz boşuna demiyoruz bir bizi yemiyor diye."
Gelmişlerdi işte. Jimin hemen ayağa kalkıp tepsisini bıraktı. Tae orda onlarla bakışırken burdan hemen çıkmak istiyordu.
Tae onlarla bakışmayı kesip tepsisini bıraktı. Jimin arkasını dönmüş giderken peşinden Tae yetişti. Birşey diyecekken Jimin'in burnunu çekişiyle sustu.
Kollarıyla gözleni kapatmaya çalışıyordu.
Tae dayanamayıp ona sarıldı. Jimin'in ağlaması şiddetlendi ve hıçkırmaya başladı.
"B-burdan *hıck* gid-d-ebilir miyiz?"
"Tamam gel, sınıftan eşyalarımızı alalım."
Aslında Tae teyzesine bugünü güzel geçireceği hakkında söz vermişti. Ama istesede Jimin'in bu haline 'hayır' diyemezdi.
Yukarı çıkıp eşyalarını aldılar. Tam kapıdan çıkacaklardı ki yanlarına bir kız geldi.
"Tanrım.. Ağlıyor musun? Seni çirkin şey!"
Tae bu şımarık kıza birşey söylecekti ki Jimin'in kolunu çekiştirmesiyle sustu. Kafasını o yana çevirdi.
Jimin ona bakıyordu. Gözlerindeki acı fark edilemeyecek gibi değildi.
Jimin de hızlıca sınıftan çıkıp, aynı hızda okuldan çıktı. Bugünlerde okulu çok asıyordu.
Bölümü kısa kestim ve geç geldi. Nedenini biliyorsunuzdur..
Jonghyun,
'Melekler ölmez ki.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulimia | Yoonmin
FanfictionKendisine yapılan zorbalıklardan dolayı zayıflamaya çalışan ve bulimia hastalığına kapılan Jimin. Yoongi ise sadece bir psikiyatristti. -Burda hastalığa özendirmiyorum ya da acındırmıyorum, bu bir kurgu.- -Bu adda birkaç kitap daha vardır, hiçbir...