sekiz.

564 81 27
                                    



Ben, aptal bir aşığım.

Aptal olduğum kadar da aciz hissediyorum kendimi, karşında. Ama sen neden her şeyi görmezden geliyorsun? Tüm engelleri görmezden gelip elinle ittiriyorsun, Yoongi? Nasıl başarıyorsun. Beni öptüğün günden beri yüzüne bakamıyorum haberin var mı? Daha bir gün olmuş! Bana bir yıl gibi geliyordu. Yüzüne bakmadan yaşamaya çalışmak sanki en sevdiğin ülkeden sürülmek gibi Min Yoongi. Beni zor duruma sokuyorsun. Anlıyor musun, lanet olsun.
Neyse, bir daha öp beni.

***

Sen. Hiç. Utanman yok Min Yoongi! Her şey çok güzeldi sabah muzlu sütümü sen almıştın, elbette benim sütümden içmeye devam ediyordun, kendine almamıştın. Ama bu kez farklıydı. Biz zaten, zaten öpüşmüştük! Yani içebilirsin sorun yok. Ehm, neyse.
Bana çok güzel gülümsedin, ruhumu bedenimden ayıracak kadar. Bütün gün benimle ilgilendin. Fazlasıyla ilgilendin. Ama, bacaklarım iyileşiyor biliyorsun. İlerleme kaydediyorum. Ve kendim giyinebilecek durumdayım artık.

Ah, ama hayır. Sen, buna izin vermiyorsun. Beni giydirmek için can atıyorsun. Bugün, ellerini belimin arkasına koyup okşadığında ne hissettiğimi bilmek ister misin? Bir kalp krizi hissettim, Yoongi. Neden bana öyle dokunmak zorundaydın? Sadece üstümü giydirebilirdin. Ama, sen beni okşamayı seçtin.

Beni. Okşadın. Min Yoongi. O damarlı ellerinin her tarafını öpmek istiyorum. Duydun mu beni, bu kadar güzel hissettirmek zorunda mısın? Ellerin vücudumdayken tüm aklımın başımdan uçup gidişini her saniye hissetmem normal mi? Dudaklarına tekrar hapsolmak istemem normal mi? Ve seni kalbimin her atışında daha fazla sevmeye başlamam benim için iyi mi?
Ah. Yoruyorsun beni, Yoongi.

***

Dışarıda buluşmayı teklif etmek? Ne bu, Yoongi. Beni delirtecek misin?

Bir de en çok gitmek istediğim yeri sordun. Elbette lunapark diyeceğimi tahmin ediyordun. Ne olabilirdi ki, en son 5 yaşında gitmiştim. O birbirini tamamlayan ışıklar, dönme dolaplar. Aklımdan çıkmıyordu. Özlemiştim. Gerçekten öyleydi. Ve sen çıkıp beni oraya götüreceğini söyledin. Min Yoongi, hayatımın tadını değiştiriyorsun. Önceden boğazımda kalan acı tat, şimdi yerini kremalı sıcak çikolataya bıraktı. Bu ne demek biliyor musun? Sana sırılsıklam aşığım demek.

Sen başıma gelen en güzel şeysin.

***

Yatağımda uzandım, düşünüyorum.

Bir insanın yoksullaşmış kalbini ve hiç dokunulmamış tenini, nasıl bir çiçek bahçesine çevirdin? Bazen, Tanrı'nın yeryüzündeki yansıması olduğunu düşünüyorum. En büyük şansım, ilk kalp atışım, hiç unutmayacağım anılarım, hepsi sensin. Yoongi, kalbimin atışı oraya kadar geliyor mu?

Hâlâ inanamıyorum. Bu akşam, yeryüzünde vâr olduğumu hissettim. Yanındayken, vârlığımın bir anlamı olduğunu hissettim. Lunaparkın girişinde, elimi tuttun ve bana baktın. "Olmak istediğim yerde, olmak istediğim kişiyleyim. Buna izin verdiğin için teşekkür ederim, Park Jimin" dedin.

En içten gülüşlerimden birini orada bırakmıştım. Ama durmadın, yürümeye başladık. Ne kadar mutlu olduğumu hissettin mi? Çünkü senin de yüzün gülüyordu. Mutluydun Yoongi, birlikte mutluyduk. Değil mi? O an sadece seni düşünüyordum. Etrafımızdaki insanların aksak yürüyüşüme bakışlarını ve bana, belki de sana, acımalarını umursamıyordum ilk defa. Çünkü, sanki sen benim hissiz bacaklarımın yerini tutmuştun.

Tamamlamıştın eksik her şeyimi. Bedenimi, ruhumu. Kalbimin kırık ve çatlak her yerini sevgi merheminle kutsamıştın.

Önce kararlaştırıp çarpışan arabalara bindik. Ah, cidden çocuk gibiydin. Kahkahalar atıyordun, başkalarının arabasına vurdukça ikimiz de gülüyorduk. Son vuruşunda o kadar hızlı vurmuştun ki, neredeyse kafamı direksiyona çarpacaktım. Endişelendin, oysa vurmamıştı bile başımı. İndiğimizde hemen yüzümü avuçlarına aldın. "Canın yandı mı meleğim?" dedin.

Meleğim? Meleğin olacak kadar mükemmel miydim? Yanmamıştı, baş parmağınla alnımı sevdin ve gözlerimi huzurla kapattım. Sonra söyledin,

"Park Jimin," Gözlerimi açıp gözlerine baktığımda, kalbimi eriten bakışlarınla devam ettin,

"Çok güzelsin."

Tanrım, gerçekten seni hak edecek bir şey yapmış olamam hayatımda. Yoksa hayatım boyunca çektiğim acıların karşılığı seni bulmak mıydı, can içim? Sadece gülümsedim, çünkü mest olmuştum. Bıraksan bayılabilirdim bile.

Ama bırakmazdın ki, buna emindim. Elimi tekrar tutup, pamuk şeker satan yere ilerlettin beni. Hâlâ aklımdan çıkmıyor. Pamuk şekeri yüzümün yanına doğru getirip, "Hm, hanginiz daha tatlı, karar veremedim Jimin-ah." deyişin. "Sen" dedim, karşılığında. Şaşırmıştın, beklemiyordun böyle bir şeyi. Ki, ben de beklemiyordum kendimden ama, birden oluverdi. Pamuk şekeri elime sıkıştırırken söyledin, "Yanımda sen varken, tatlılık kavramını başka bir şey için kullanamazsın. Kimse kullanamaz."

***

Dönme dolap yavaşça yukarı ilerlerken, kalbimin ağzıma gelişini hissediyordum. Elini öyle sıkmıştım ki, benim için endişelenmiştin. Canını yakmamışımdır umarım, o güzel ellerine zarar vermek hayatımda isteyeceğim son şey bile değil. Sadece, yanımda sen, altımda da neredeyse 30 metre varken, rahat durmak pek kolay değildi. Sırtımı okşadın.

Gözlerime her zamanki şefkatinle baktın, "Sorun yok, meleğim. Yanındayım. Ve izin verirsen..." Cebinden çıkardığın muzlu süt pakedini bana uzatırken söyledin, "Eğer izin verirsen, hep de yanında kalmak istiyorum Park Jimin."

Ellerim süt pakedinin üzerindeki elini kavramış, gözlerine bakıyordum. İşte orada, biz en tepedeyken, dolap durdu. Zaman durdu, hayat durdu. Tek duyduğum şey, "Bundan sonra içtiğin her muzlu süte ortak olmak istiyorum, izin verir misin, Park Jimin?"

Ağlayacaktım. Mutluluğumun tarifi yoktu ve ben bu mutluluğu iliklerime kadar hissediyordum. Bu bir rüya mıydı? Tanrım, hayır. Boşta kalan elimi yanağına koyup, gerçekliğini hissettim. Ve söyledim,
"Bütün paketlerimi seninle paylaşmak istiyorum, Min Yoongi."

Gülümseyişin. Ardından avcuma kondurduğun öpücükle tamamlanan hayatım. Sana sırılsıklam aşık bir adama, tüm kainatı sunuyordun. Bu sefer, dudaklarına kapanan ben olmuştum. Seni öptüm, Yoongi. Dudaklarına hapsettiğin nefeslerimi aldım senden.

Orada, yıldızlar bizi izlerken. Tüm nefesimi harcadım. Sana en derinden duyduğum minnet ve aşkı kelimelere dökemeyen ellerim, kalbimde yankı buldu. Öyle atıyordu ki, yuvasından çıkmak ve sana kavuşmak ister gibi. Ama biliyordum, kalbime benim sunduğumdan daha sıcak bir yuva sunabilirdin.

Biliyordum, sevgilim.
Sevgilim. Sana aşığım, Min Yoongi. Gökteki yıldızları bile buna şahit edecek kadar.

𝗻𝗲𝗱𝗲𝗻? 痛み 𝘆𝗼𝗼𝗻𝗺𝗶𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin