GÜNAYDIN

20 0 1
                                    

Günaydın ben ve benim solgun suratım,günaydın. Acaba kalkabilecek miydim? bir gün sevinçle bu yaş dolu yataktan.Beni masum bir öpücükle uyandıran biri olabilecek miydi baş ucumda?. Yine gördüğüm bir rüyayla  başlıyorum bu üzgün satırlara yine bakıyorum ben tek sevdiğini düşündüğüm aynaya benden sıkılmayan tek varlığıma. Teki dedim ben hayır birde canım, bir tanecik hayatımın anlamı olan annem var. Beni hep seven ve sevmekten vazgeçmeyecek olan annem.Böyle olmak zorunda mı gerçekten? Bir gün olsun güzel bir şey duyamayacak yazamayacak mıydım? bu üşengeç satırlara , elimdekilerle mutlu olamayacak mıydım?.Bu kadar şeyden sonra nasıl hala ayakta durabiliyordum ama hayır önemli olanda bu değil mi zaten her şeye göğüs germek yılmamak. Çok abartmış dediğinizi duyar gibiyim ama gerçekten biraz olsun mutlu olmak tebessüm etmek benimde hakkım değil mi , belkide değil bilmiyorum yazdıklarımı silip silip baştan yazmak duygularımı yazdıklarımda bile yansıtamamak o kadar kötü bir duygu ki. Bu arada belkide hayattaki tek zevk duyduğum başka şeylerde var yani çok değil bir iki tane. Zeynep evet bu onun ismi bunu söylerken bile içim kıpır oluyor. En güzel aşktı benim ona duyduğum, uzaktan sevmek yakınındayken derin derin nefes almak, onun kokusunu hafızama kazımak kadar güzeldi ona olan sevgim. Kalp atışlarıma engel olamıyordum çoğu zaman, dalıp gidiyordum başka diyarlara. O gün yine upuzun saçlarına dalıp gitmiştim beline kadar inen sarıyla kahverenginin harmanlaşmasıyla oluşan dalgalı saçlarına. Çok sert bakışları vardı sanki ben hiç bir şeyden korkmam der gibi dik duruşu hayatında hiç bir olumsuzluk yok gibi galiba en sevdiğim yanı buydu. Benim tam aksime asla pes etme diyen dış görünüşü. Onu tanımak istiyordum bir kez olsun cesaret zincirlerimi parçalamak ona yakın olmak istiyordum. içimdeki ses " insanlar birbirini yemez Ahmet git konuş hadi " diye bağırıyordu adeta. Ayaklarım ilk defa bu kadar ağır hareket ediyordu sporla dolu bir geçmişim için bu durum bana çok saçma geliyordu. Sanki yıllarca o sandalyede oturmuş ve yürümeyi unutmuş gibiydim yada şöyle söyleyeyim herkesin bakışı üzerimde ve beni bir hatamda yargılıyacaklar gibi geliyordu. Kalbim birazdan beni terk edecek gibi atıyordu. Bir kaç adım kalmıştı içimden "belkide yalnız olduğu bir zamanda konuşmalıyım" dedim. Tam o anda bana döndü ve ben hayalet görmüş gibi oldum birden hayalet biraz ağır kaçabilir ona melek diyelim. Artık çok geç diye mırıldandım kendime kızarak. Ona yaklaştığımı ve durduğumu görünce tabi haliyle merakla birlikte ban "bir şey mi oldu?"dedi. İnanmıyorum ilk defa benimle konuşuyordu , bana ilk defa bir soru sordu ve şuan karşımda duran Zeyneb'in gözlerinin ela ama yeşile daha yakın bir renk olduğunu görüyordum. "İçimden ne işin var senin burada sen gidip kainat güzelliğine adaylığı koysana" diye  bir iç geçirdikten sonra tekrar onun sesini duyduydum. "Sana diyorum hey orada mısın?" dedi. Aniden silkeledim kendimi ve " şey ben sa saati soracaktım"dedim. Birden  yanındaki arkadaşları gülmeye başladı utanmıştım yüzü kıpkırmızı oldu o an ne diyeceğimi bilemiyordum. Kafamı çevirdiğimde tekrar göz göze geldim. O gülmüyordu yüzünde gamzelerini belli eden küçük bir tebessüm vardı. "Üç" dedi sadece üç kısık bir ses tonuyla teşekkür ettim ve az önce kıpırdamakta zorluk çeken ayaklarım neredeyse depar atacaktı. Kendimi en hızlı şekilde ilk aklıma gelen tuvalette attım. Belki saçma gelecek ama her zaman en iyi düşünebildiğim yerdi burası. Yüzüm bir domatesten farksızdı biraz daha kalsam kim bilir ne olurdu. Birden omzuma dokunan bir elle irkildim "hey sakin ol" bu kişi en iyi arkadaşlarımdan biri olan Fatih'e aitti. "Yok yok bir şey dedim.Dışarı çıktım ve bir anda kendimi tekrar içeri attım karşımdan gelen Zeyneb'i gördüğümde bir daha yüz yüze gelmeye cesaret edemedim. İçeri öyle saçma bir şekilde girdiğim için orada bulunan Fatih'e şuan gerçekten bir açıklama borçluydum. Fatihten tek gizlediğim şey buydu nedensiz bir biçimde kimseye anlatmak istemediğim içimde beslediğim bir aşktı. Ben daha ağzımı açmadan Fatih kafasını çıkarıp kapının önünden geçen Zeynep'e baktı ve bana döndü. "Hala konuşmadın mı yoksa onunla" ama o bunu nereden biliyordu ben bunu kendime bile tekrarlamazken,bunları düşünürken o sözlerine devam etti. "Hadi ama Ahmet gerçekten aptal birine mi benziyorum, çok önceden biliyordum" dedi. Ben duyduklarım karşısında şaşkınlığımı saklayamazken bana "sana yardım etmemi ister misin?dedi. Galiba duymak istediğim şey buydu çünkü bunu kendim yapamazdım ve bu kadar yakınken daha fazla uzak kalmak istemiyordum. Beraber ne yapabileceğimizi konuşmaya başladık tabi o sıra çoktan tuvaletten çıkmış okulun etrafını tavaf ederek dolaşıyorduk bir kaç tur daha atsam ismim hacı Ahmet'e çıkabilirdi. Sonunda bir yolunu bulmuştuk.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YENİ BİR BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin