Luhan tek başına kafede oturmuş kahvesini yudumluyordu. Pazar günlerini seviyordu yorucu iş temposundan kurtulabildiği tek gündü. Ama bu günün bir özelliği daha vardı bu gün Luhan’ın doğum günüydü. Tabi ki o çoktan unutmuştu bunu. O burada Jonginle birlikte oturmak yerine elinde yeni aldığı kitap vardı.
Jongin Luhan’ı evden göndermiş onun doğum günü için çocuklarla birlikte her şeyi en mükemmel haliyle yapmaya çalışıyordu. Jongin son masayı da dışarı çıkıp masaları süslemeye yardım etmeye başladı. Son masayı da süslemeye bitirdiğinde Chanyeol ve Baekhyun kavga ediyordu. Çünkü Chanyeol Baekhyun’u izlemekten masaları düzgün süsleyememişti. Baekhyun sonunda dayanamayıp içeri gittiğinde Chanyeol’da yavru köpek gibi olup arkasından gitmişti.
Arkadaşlarını ne kadar sevse de bazen çocuk gibi olabiliyorlardı. Ama yine de onlara bir teşekkür borçluydu. Kyugsoo kendi elleriyle Luhan için pasta bile yapmıştı sonuçta. Her şey tamamlanmıştı geriye tek Luhan’ı almak kalmıştı. Hızla odasına gidip üstünü değiştirdi. Ardından da saçlarını yaptı.
Aşağıya indiğinde her şey tamamiyle hazırdı. Luhan hariç. Aynada son kez saçını düzeltip arkadaşlarına döndü. “Ben haber verince hazır olun” dedi ve evden çıkıp arabasına bindi. Çocuklar saklanacak yer ararken Jongin arabayla kafeye doğru gidiyordu. Yoldaki çiçekçiden Luhan için bir buket yaptırıp tekrar arabaya bindi.
Luhan kahvesinin son yudumunu içip fincanı yavaşça masaya bıraktı. Elindeki kitabın sayfasını okumayı bitirdiğinde heyecanla kitabın sayfasını değiştirdi. Aklındaki soruların hepsi uçup gitmişti sanki. Kitabında ki karakter gibi olmuştu. Sanki kitaptaki karakter bakıcılık yapmıyor da o adama kendisi yapıyor gibi hissetmişti. Sahi aynı durumda olsa Jongin’e bakar mıydı? Ya da onu terk mi ederdi?
Jongin kafeye girdiğinde elinde kitapla kafenin en köşesinde oturan gence baktı. Yine her zaman ki gibi kahve istemişti. Kahvenin her zaman onu yatıştırdığını ve kendisine benzettiğini söylerdi. Aklındaki düşüncelerle daha da gülümseyip Luhan’ın tam karşısındaki sandalyeye oturup elindeki çiçekleri masaya bıraktı.
Luhan hala kitabını okuyordu o kadar dalmıştı ki kitabına onu izleyen bir çift gözü fark edememişti. Jongin kendini fark ettirmek için boğazını temizledi. Duyduğu sesle dikkatini kitabından ayırıp karşısında oturan çocuğa yöneltti. Jongin’in ona baktığını görünce gülümsedi.
“Sevgilim, hala kitabını bitiremedin mi?”
Luhan kaldığı yeri işaretleyip kitabını kapattı. Gözü masadaki çiçeklere ilişti. “Bunlar benim için mi ?” diye bir soru yöneltti sevgilisine. Jongin gülümseyerek başını salladı. Çiçekleri alırken Luhan sevgilisini incelemeyi eksik etmedi. Çok şık giyinmişti ve saçı da özenle yapılmıştı. Çiçekler, şık giyinim, saç ? Bu gün özel bir gün değildi ki?
“Luhan, artık kalkalım mı ?”
Luhan düşüncelerinden sıyrılıp ona endişeyle bakan çocuğa gülümsedi. “Tabii” hesabı ödeyip masadan kalktı. Jongin arabaya binene kadar Luhan’ın elini tutmuştu. Luhan çekmek istese de bırakmıyordu.
Luhan’ın aklı hala Jongin’in bu gün neden böyle olduğundaydı. İlk önce onu resmen evden kovmuştu şimdi de bunlar. Jongin onu aldatıyor olabilir miydi ? Kafasını çevirip telefonuyla mesaj yazmaya çalışan Jongin’e baktı. Kesin bir şeyler vardı.
Jongin çocuklara hazır olmalarını bildiren bir mesaj atıp gülümseyerek Luhan’a baktı. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Hatta büyük ihtimalle doğum günü olduğunu bile unutmuştu. Eve geldiklerinde Jongin Luhan’ın kapısını açıp inmesine yardımcı oldu. Eve gidene kadarda elini bırakmamıştı. Anahtarla kapıyı açtığında herkes yerlerinden fırlayıp “ Sürpriz” diye bağırmıştı.
Luhan şaşkınlıkla geri çekilirken diğerleri Luhan’ın bu haline gülüyorlardı. Jongin sevgilisinin dudağına küçük bir öpücük kondurdu. “ Doğum günün kutlu olsun sevgilim” Jongin onu aldatmamıştı. Sadece onu çok seviyordu o kadar. Luhan kollarını Jongin’in beline dolayıp sıkıca sarıldı.
“Teşekkür ederim.”