Namjoon'un attığı mesajdan sonra ağlamaya başladım. Çok özlemiştim onu ama ne diyeceğimi, nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. O sırada telefonum çaldı. Arayan kişiyi görmem ile elim ayağım birbirine girdi. Arayan Namjoon'du. Açmalı mıydım emin değildim. Açarsam ne dicektim ki?
Elime telefonu almış ne yapacağımı düşünürken arama sonlandırıldı. Açmadığım içinnpişman olurken, bu sefer mesaj geldi.
Namjoon
Eğer istersen ve müsait isen akşam 20.00'de ****** kafede buluşabilir miyiz?
Duygularım karmakarışıktı. Ya beni unuttuysa diye düşünmeden edemiyordum. Ama bana o attığı mesaj ve ben yokken sahnedeki o mutsuz yüzü... beni özlemiş gibi hissettiriyor.
Daha fazla bekletmeden 'peki' yazıp yolladım. Saat daha erkendi, hazırlanmam için da ha çok vakit vardı. Aşağı inip kendime kahvaltı hazırladım. Hazırladığım kahvaltılığı yerken yengem yanıma geldi.
"Ne oldu? İyi misin?"
"Nedenki? Kötü mü gözüküyorum?"
Gerçi kötü gözükmem normaldi. Artık ağlamaktan gözlerim mosmor olmuş ve çok kötü şişmişti. Yemek yemediğim için de iyice zayıflamış, yanaklarım içine çökmüştü. Tam bir zombi gibi duruyordum. Ben bu halde Namjoon ile nasıl buluşabilirdimki? Ya beni beğenmezse?
"Hayır, farklı görünüyorsun. Birinden bir haber mi aldın?"
Ben mi çok belli ediyordum yoksa yengem mi çok akıllı biri?
"Şeyy... aslında az evvel Namjoon bana mesaj atmış."
Yengem şaşkınlıktan gözleri büyümüştü. Hemen yanıma gelip yanımdaki sandalyeye oturdu.
"Eeee... ne demiş?"
"Şey işte... müsait isen akşam buluşabilir miyiz yazmış. İzin verirseniz akşam dışarı çıkabilir miyim?"
"Tabikide. İstersen bende yanında gelebilirim."
"Teşekkürler. Yanlız konuşsak daha iyi olur."
"Sen nasıl istersen."
O kendine kahvaltı hazırlamaya gittiğinde bende doyduğum için çıkarttığım tabakları topladım. Sonra ise odama çıkıp kendime aynadan baktım. Ben bu tipim ile nasıl Namjoon ile buluşmaya çıkacaktım.
Gözlerime şişliği biraz indirmesi ve morluğunu alması için krem sürdüm sonra ise dolabımdan giyeceğim şeyleri ayırt ettim.
(İstediğiniz kombini seçebilirsiniz. Ben sondakini seçiyorum)
Tüm şeyleri hazırlandıktan sonra saat öğlen olmuştu. Daha 20.00'e çok vardı. Ben nasıl bekleyecektimki?
Zaman geçirmek için internette gördüğüm bir diziye başlamaya karar verdim. Dizi ön dört bölümdü ve bölümler ortalama kırk dakikaydı. Kore dizileri bence Türk dizilerine bin basar, hem daha güzel hem daha kısa.
Diziyi izlemeye o kadar dalmıştımki saati farketmemiştim. Yengem bana şaşkınca bakarak yanıma geldi.
"Sen Namjoon ile buluşmaya gitmeyecek miydin?"
O an yerimden sıçradım. Saat neredeyse 20.00 olmuştu ve ben daha hazırlanmamıştım. Hemen önceden ayırt ettiğim kıyafeti giyip saçımı açık bıraktım. Yüzümede gözümün morluklarını kapatacak şekilde hafif bir makyaj yaptıktan sonra hemen ayakkabımı da giyinip dışarı fırladım.
(Ayakkabılar kırmızı Converse duhdudud)Mesajda yazan kafeye girdiğimde Namjoon orada oturuyordu. O an hareket edemedim. O da kafasını kaldırdığında beni görünce şok oldu, sanki beklediği kişi ben değilmişim gibi... O an ne o ne de ben ne bir şey diyor ne de hareket edebiliyorduk. Put gibi kalmıştık orada. O an başım döndü, ne olduğunu anlayamadan gözlerim karardı. Zaten gerisini hatırlamıyorum...
Uzun zaman oldu bu kitaba yazmayalı. Özlediniz mi? Djdjdj
Neyse büyük ihtimal bir sonraki bölüm final olur?
Oy ve yorumları unutmayın 😝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanımsız // Kim Namjoon
Short StoryBazen aşık olduğun kişiyi tanımazsın, bambaşka biri çıkar içinden. Ben onu Namjoon diye tanıyordum ama sahneye çıktığında Rap monster oluyordu. Ben onun yüzünü hiç görmedim. Ama çok sevdim. O da beni sever miydi? *Kısa hikaye içinde 381*