Değişiyor muydum?

20 3 0
                                    

Üzerimi giyindikten sonra gurulda- yan miğdemle mutfağa girdim. Ne yapsam diye düşünürken dolabı karıştırıyordum. Buzluktan çıkarttı- ğım köfteleri kızartmaya başladım. İşim bitince köfte ve yaptığım salatayı tabağıma koydum. Televiz- yonu açıp kanalları dolaştım. Tam da benlik bir film oynuyordu. 'Hip hop' dansçılarıydı filmin adı gibi gerçekten güzeldi. Kapının çalma- sıyla koşarak kapıyı açtım. Elinde pasta kutusuyla duran Utku'ya şaşkınlıkla baktım. " Misafir kabul ediyormusun diye soramıcam valla" diyerek içeri girdi. Elindekini masanın üzerine koydu. " Doğum günümü var birinin?"
"Hayır sadece pastayı çok sevdiğini tahmin ettim. En çok da meyvelisi- ni" dediği gibi 'şaka yapıyorsun' der gibi baktım. Mutfağa gidip çatal aldı ve geldi. "Orda öylece durucak mısın?" Sorusuyla yanına gittim.  "Pastayı öyle mi yiceksin"
"Evet ne varmış ki? " dedi. Pastayı kutusuyla alıp mutfağa gittim. Peşimden gelen Utku beni izlemekle meşguldü. Kutudan pastayı çıkarıp kestim. Büyük bir tabağı yanıma koyan Utku'ya "küçük tabaklardan getirseydin 2 tane" dediğim gibi
"Aynı tabakta yiyelim" demesi bir oldu. Birşey söylemeden tabağa 4 dilim pasta koydum. Mağlum pastaya aşık olan birisi olarak 2 dilimi rahat gömerdim. 2 çatal aldım ve salona gittim. Yanıma oturan Utku'ya çatalını verdim.
       Pastanın bir dilimini bitirmek üzereydim. Utku burnuma pasta sürünce kaşlarımı çatarak ona baktım. " Çok tatlı oldun" demesiyle fotoğrafımı çekmesi bir oldu. "Hey" diyerek telefonu elinden almaya çalıştım. Uzun uğraşlar sonucu başaramadım. Son bir hamle yapıp telefonu elinden almak üzereydim ki Utku'nun üzerine düştüm. Nedense kalbim göğsümden çıkıcakmış gibi atıyordu. " Çok gıcıksın" dedim. "Sende çok tatlısın"   Uzun bir süre yüzüne baktım. Hala daha üzerinde olduğumu fark edince hızla kalkmaya çalıştım ama kolumdan tutup beni çekmesiyle Utku'nun göğsüne çarptım. Masadaki pastadan biraz eline alıp yanaklarıma sürdü. Aynı şekil bende ona aynısını yaptım ve hızla ayağa kalktım. " Şimdi görürsün" demesiyle pasta tabağını elime aldım. Elime aldığım bir avuç pastayı yüzüne yapıştırdıktan sonra çığlık atarak kaçtım. Odama kadar beni kovalayan Utku "tamam tamam sen kazandın. Seninle pasta savaşı yapılmaz" yanıma geldiği gibi beni kucağına aldı. "Ama su savaşı yapılır" beni banyoya götürdükten sonra her zaman dolu olan küvetimin içine attı beni. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra o halime gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun be" duşu açıp üzerine tuttum. Hala daha küvette olduğumu olduğumu fark edince küvetten çıktım. Utku elindeki su dolu tası başımdan aşağı boşalttı. " Utku öldürücem seni" dediğim gibi üstüne atlamam bir oldu. Beni kucağına alıp bahçeye çıkarttı. Düşündüğüm şeyi yapıyor olamazdı değilmi. Lanet olsun tamda düşündüğüm şeydi.

   Kucağımdan duran Gecemi yüzme biliyordur umuduyla havuza attım. Kahkahalarla onun haline gülüyordum. Sinirle sudan çıkıp yanıma geldi. "Çok kötüsün. Benden uzun ve ağır olduğun için beni ordan oraya atabilirsin ama bende atabilirim tabiki" elimden telefonumu alıp beni suya ittiği gibi onuda tuttum. Neyseki telefonum su geçirmezdi. Birlikte suya düştük. Sinirle bana bakan Gece "hesaplaşıcaz bunu hiç unutma" dedikten sonra dil çıkardı. "Hadi ama çok komikti" telefonuma doğru yüzdüm. Videoyu açıp Gece'yi videoya çektim. "Evet Gece el sallamak istermisin? " onu videoya çektiğimi anladığı gibi suya daldı. Onunla beraber bende suya daldım ve videoya devam ettim. Havuzu çok derindi. Neredeyse 3 metre derinlikteydi. Hızla sudan çıkan Gece eve girdi.             Üzerini değiştirdiğinde arabam- dan bende bir şeyler alıp üzerimi değiştirdim. "Küsmüyüz?" Sorumla beraber gözlerini üzerime diken Gece hiçbir şey söylemedi. "Hadi ama Gece sadece bir şakaydı. Rahatlıcaksan gel tokat at vur o zaman ama küsme bana sessiz kalma" yanıma gelip oturdu. " Tamam vurucam" elini kaldırdı. Gözleri kıpkırmızıydı nedense ağlama- mak için kendini tutuyor gibiydi. Elini kaldırdığı gibi indirdi. Uğruna ölebileceğim gözlerin- den yaşlar süzülmeye başladı. Bana sarılmasıyla ne yapacağımı şaşırdım.
       
   Bir saniye bile aklımdan çıkma- yan, sırf küçücük bir tebessüm vermem için herşeyi yapan, beni bir an bile yalnız bırakmayan adama nasıl vurabilirdim ki ben. Elimi indirip ona sarıldım. Bana huzur veren kokusunu içime çektim. Sarılmama bir kaç saniye sonra karşılık vermesi şaşırdığını belli ediyordu. Ne olmuştu bana? Hoşumamı gitmişti? Hangi ara bu kadar değişmiştim?
Belkide hayatıma girdiğinden beri ilk kez onun için, onun sayesinde gülümsedim, eğlendim.
"Sana vuramam anladın mı? Bunu ben sana kesinlikle yapamam, yapmam"  
"Tamam yapma vurma. Ama gözüne seveyim ağlama be Gece" ondan ayrılıp gözlerimi sildim. "İyi misin?" Sorusuyla başımı evet anlamında salladım. "Tamam o zaman etrafı toparlayalım mı?"
"Boşver. Zaten yarın ev temizleni- cek. Hizmetli gelcek yani" dedim. Esnediğim zaman "sanırım uyukun gelmiş ben gidiyim artık"dedi.  Kapının önüne geldiğinde "iyi geceler" dedikten sonra gitti. Yaşa- dıklarıma hala  inanamıyordum.
                             ★             
      Yeni bir gün daha. Okula gitmek istemiyordum. Ama zorundaydım. Okul açılalı daha yeni 1 ay olmuştu. Offf...
                             ★
     Sınıfa girdiğimde kimse yoktu. Saate baktığımda yarım saat erken geldiğimi farkettim. Zaman çok yavaş. Sırama oturup çantamdan jiletimi çıkardım. Her ne kadar yapmayacağım desemde olmuyor- du. Ben buydum yapıcak birşey yokdu. Yeni iyileşmiş olan koluma kesikler atmaya başladım. Kan içinde kalan koluma tekrar gülüm- sedim. Telefonumu çıkarıp kolu- mun fotoğrafını çektim ve anında Instagram'a attım. İnsanlar daha doğrusu sosyal medya takipçilerim mazoşist olduğumu biliyordu. 12 bin takipçim vardı. Çok fazla takip isteği alıyordum. Kesin Utku yüzün- dendi. Çünkü her seferinde video yada fotoğrafımı Instagram'a atıyordu. Anında 250 beğeni alan fotoğrafıma yorumlar yağıyordu. Tuvalete gidip kolumu yıkadıktan sonra müzik odasına girdim. Piyanonun yanıda ki gitarı elime aldım. Kameramı da beni en iyi çeken yere koydum. Birkaç nota çaldıktan sonra şarkıya girdim.   "Sesim çıkmaz anla halimden
  Yaram çok derin kanar her    yerimden
  Merhem yoktur cümle alemde
  Soran olsa kar gözlerinden
  Nereye gideyim, nasıl edeyim
  Benim senden tek bir dileğim var
  Otur yanıma bekle duyana kadar
  Gidenlere kanıt sende meyletme"              Ğözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.
  "Dilim lal olur ardın bakarken
    Zaman yokki her ayrılık erken
    Gönlüm yorgun nasıl çare bulsun?
    Diğeri yarımı bulmuşum derken.
    Nereye gideyim?
    Nasıl edeyim?
    Benim senden tek bir dileğim var..."
   Şarkı bitince gözlerimden fazlasıyla yaş aktı. Yere çömelip ağlamaya başladım. Neden hergün bir önceki gün olduğundan daha kötü oluyordum. Hergün ölüyor gibiydim. Kalbime yine aynı ağrı girince elimle kalbime bastım. Bu öyle bir acıydı ki anlatılması zordu. Eşyalarımı alıp lavoboya gittim. Yüzümü yıkadıktan sonra derin nefesler almaya çalıştım. Camdan bakınca okul bahçesi dolmuştu bile. Lavabonun kapısı açılınca içeri girenlere baktım. Merve ve 3 kız içeri girdi. Yan gözle bana bakan Merve "Vay vay vayy. Bakın burda kim varmış?  Gece Kıraç"
"Seninle uğraşamam onun için hiç heyecanlanma"
  "Sen değil canım biz uğraşıcaz"  3    kızda üzerime doğru yürümeye başladı. "Şu köpeklerini pişman olmadan al" saçları mor olan kız "köpek sensin lan fahişe" duyamadım. O bana fahişe mi demişti?  Kalbimin ağrısını unutmaya çalışarak bana vurmaya çalışan kıza tekme attım. Saçlarıma yapışan kırmızı saçlıyı tek hamlede yere yapıştırdığım gibi diğer kızada tekme attım. Acıyla yerde inleyen kızlara "bir dahakine tanımadığınız insanlara bu tarz şeyler yapmayın sonunuz böyle olur" bana fahişe diyen kızın saçında tutarak onu havaya kaldırdım. "Senide birdaha görürsem ecelin olurum. Bir daha- kine ağzından çıkan kelimelere dikkat et"  kızı Merve'ye doğru fırlattım. "Hesaplaşıcaz kızım görüceksin"  Sen kim benimle hesaplaşmak kim Merve Bağcı kendini ne sanıyor acaba?  Kalbime giren yeni bir acıyla sınıfın kapısına elimi koydum diğer elimide kalbime bastırdım. Kalbimi canlı canlı yerinden söküp alıyorlardı sanki. Kalbime giren bu ağrılar aklıma kötü şeyler getiriyordu. Yanaklarımı kavrayan elin sahibine baktım. Utku korku dolu gözlerle bana bakıyordu. "Gece ne oldu? Biri birşey mi yaptı? Neden ağlıyorsun?"   "Yok birşey sadece..." Susup kaldım ona birşey söyleyip canını sıkmak istemiyordum.    "Sadece ne?"
"Kalbim çok ağrıyor"

Sadece Bir Umut Yeter...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin