Bölüm şarkısı: CHVRCHES - Bela Lugosi's Dead
“Derin hanım, bakıyorum da beş günün ardından bir eviniz olduğunu hatırlamışsınız.”
Merdivene adımımı attığımda annemin iğneleyici sözleriyle yavaşça arkamı döndüm. Salonda oturmuş kahvesini yudumlayıp gazetesini okurken yeşil gözlerini bana dikmiş, bir açıklama yapmamı bekliyordu. Eve girerken çıkarıp elime aldığım topuklu ayakkabılarımı merdivenin ilk basamağına bıraktım ve salona, anneme doğru yürümeye başladım. Adımlarım dün geceden kalan sarhoşluğumun etkisiyle biraz da olsa aksıyordu ve bu annemin gözünden kaçmamıştı. Bana karşı artık eskiden olduğundan daha dikkatliydi, on sekiz yaşıma gelmemin yan etkilerinden biriydi bu. Yıllardır göze batmamam için çok uğraşmıştı, on sekiz yaşıma geldiğime göre artık şirketin yasal varisiydim ve tanıtılma zamanım gelmişti. Bundan nefret ediyordum. Tanıtılmam için beni uygun gördükleri kalıba sokmaya çalışıyorlardı. Ben bu değildim, ruhum özgürlük için bağırırken başkalarının çizdiği çizgiye göre hareket edemezdim. Hiçbir zaman ailemin olmamı istediği kişi olmamıştım, olmayacaktım.
“Duyuyor musun beni?”
“Ne yazık ki sağır değilim.” Bu sözüm üzerine annem elindeki kahve fincanını sert bir şekilde sehpaya bırakıp elindeki gazeteyi ayağımın ucuna düşecek şekilde fırlattı. Önce gazeteye, sonra anneme uzun zamandır alışkanlık haline getirdiğim ifadesiz bakışlarla baktım. Gitmek için arkamı döndüm, daha birkaç adım atmıştım ki annemin otoriter bir şekilde adımı söylemesi ve onu destekleyen, topuklu ayakkabılarının sert zeminde çıkardığı sesler durmamı sağladı. Derin bir nefes aldım, bunun son olmasını dileyerek arkamı döndüm ve annemin yüz hizasında tuttuğu gazetede kendimi görünce ufak bir şok geçirdim. Konuşmak için ağzımı açtığımda annem benden önce davrandı.
“Senin sınırlarını çok geniş tuttuk ama şu zamanda kendine dikkat etmen lazım. Seni Güneşhanlar’ın varisi olarak tanıtmaya çalışıyoruz, sen ise kendini iyice dibe batırıyorsun. Kendine gel Derin, yoksa sonu şirket için de ailemiz için de kötü olur.”
Gözlerimi devirerek anneme bir adım yaklaştım.
“Umurumda mı sanki? Şirketin varisi falan olmak istemiyorum, bunu kafanıza sokun. Artık reşit olduğuma göre kendi seçtiğim hayatı yaşayabilirim.”
Annemin bunları benden beklemediği dudaklarının yavaşça aralanmasından belli oluyordu.
“Reşit de olsan seksen yaşında da olsan kendi istediğin hayatı yaşayamazsın Derin, anlamadığın şey de bu işte. Senin hayatın sen daha doğmadan önce belirlendi, Güneşhan olmanın getirdiği sorumluluklardan kaçamazsın. Avantajlarını kullandığın gibi sorumluluklarını da yerine getireceksin.”
“Liseden daha yeni mezun olmuş bir kişiden ne bekliyorsunuz? Benim de nefes almaya ihtiyacım var. Istediğiniz şey şirketin başına geçmemse eğer, geçerim ama şirketi batırmam da bir olur.”
Son sözleri söyleyen ben oldum çünkü annemin bir kelime daha etmesine fırsat bırakmadan hızlıca merdivenleri tırmanıp odama çıktım ve kapıyı çarptım. Kıyafetlerimi üzerimden çabuk hareketlerle çıkarıp kendimi sıcak suyun altına attım. Sıcak su sinirlerime iyi geliyordu, dün akşam üzerime sinen sigara ve içki kokularından arınmamı sağlıyordu. Bir süre sıcak suyun altında durduktan sonra sırtımı soğuk mermere yasladım ve gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdim. Artık yaşadıklarıma dayanamıyordum, bunlar basit bir ergen psikolojisinin çok ötesindeydi. Doğduğumdan beri ailemin bana karşı davranışları hep aynıydı; soğuk, mesafeli, baskıcı. Küçükken bu durum daha kötüydü çünkü suçun ailemde olduğunu anlayamıyor, kendimde arıyordum. Büyüdükçe her şey daha açık bir hal aldı, aslında ailemin beni gördüğü gibi bir insan olmadığımı fark ettiğim için umursamamaya başladım; tüm bunların içinde ayakta kalmamı sağlayan arkadaşlarım oldu. Onların yanında gülebiliyor, mutlu olabiliyor ve beni sadece ben olduğum için seven insanların olduğunu hissedebiliyordum. Sıcak su tenimi rahatsız etmeye başlayınca suyu kapattım ve havluma sarılıp beyaz zemin üzerinde iri damlalar bırakarak banyodan çıkıp odama ilerledim. Saate bakmak için komodinin üzerindeki telefonu aldım ve banyoda uzun zamandır harcamadığım kadar vakit harcadığımı fark ettim. Havlum hala üzerimdeyken kendimi yatağıma bıraktım ve uykunun beni güvenli karanlığına çekmesine izin verdim.