Ne soğuktur bu duvarlar hep yıkılmış kişileri ağırlar.Bazen umut olur bu oda bazen de umutları öldürür.Kadın yıkılmıştı sonucunu bilmeden girdi odaya öyle bir umut dolarak giriyordu ki o cümle boğazına o kadar oturmuştu ki söylemeye bin mecal
" o değil " mor halkalı gözleriyle baktığı memura artık bakamıyordu. Bulanıklaşan etraf boğuklaşan sesler ve gelen titreme. Bayılmıştı genç kadın. Gecenin bir vakti gönderdiği eşini arıyordu .daha eşi gideli iki saat olmuştu ama duyduğu o kısa cümle ona yetiyordu "bu iş bu gün bitecek" .Ne demekti bu ne demek oluyordu evine gitmek için çıktı adli tıp'ın revirinden. Ne olmuştu bu adama. Şalını gevşetti azıcık nefes almaya ihtiyacı vardı. Telefonuna gelen mesajla irkildi kadın umut dolu gözlerle ekrana bakıyordu. Gelen bir mesaj bir insanı ancak bu kadar mahvedebilirdi."Ölüm saati 23:53 sevgili eşine bizimle oynanmayacağını belirttik lakin eşin hiç laf dinlemez biriymiş. -A " Şakaydı bu değilmi şakaydı böyle bir şey olamazdı. Tekrar çalan telefonun üzerinde komiser yardımcısı Sahrap hanımın ismi yazılıydı ancak açacak mecali yoktu ama açmalıydı derin nefesler alarak açtı telefonu.Komiser yardımcısı Sahrap'ın erkek sesini andıran sesiyle dalgınlığını bırakıp konuşmaya odaklandı. " iyi günler Hüma hanım umarım sizi rahatsız etmiyorum gecenin bir vakti ama buraya gelmenizi istiyorum eğer adli tıptan uzaklaşmadıysanız ekipleri gönderip aldıracağım sizi uygun mudur ?
"Tabi adli tıp'ın 500 metre ilerisindeyim" ağlayarak cevap verebiliyordu ancak diz çökmüş çimenleri eline dolayıp yolarak.
"Hüma hanım iyi misiniz ? Sesiniz iyi gelmiyor"
"Bekliyorum burada " deyip kapattı telefonu artık ne yapacağını bilmiyordu artık kimseyi de önemsemiyordu. Büyük ihtimalle de olan olmuştu eşine. Artık tutamıyordu kendini amaçsızca bağırmaya başladı.kimse yoktu burada. Issız yollar loş ışık saçan direkler. Ondan başka kimse yoktu burada bu şehirde yalnızdı artık. "Yine Mi? ulan ! Yine Mi? yenildim yine mi?" ayağa kalktı yalpalayarak ani bir korna sesi ve karanlık. Uyandığında oda simsiyahtı ayağa kalktı ama hiç birşey yoktu duvarlar ıslaktı sadece yerlerde taşa benzer yumuşak ama şekli belirli olmayan cisimler.Elini duvara sürterek ilerledi. Sonunda bi düğme buldu ışığı açan düğmeye bastı aniden gelen ışıkla gözlerini ovuşturdu etrafına baktığı anda çığlık atmaya başladı. sesi kısılıncaya kadar kalbi duruncaya dek elleriyle yüzünü kapatamıyordu. Islak sandığı duvarlar taze kan yumuşak taş sandığı şeyler yeni parçalanmış organdı artık lal olmuştu ağlamaya başladı. Açılan kapı sesiyle gözlerini araladı ve akşam olduğu için açık olan ışık gözlerine vurmaya başladı. Ağlamaya başladı yine Hüma alışamıyordu çünkü onun ölmüş olma ihtimali onu delirtiyordu. Başında dikilen hemşireye bakmadan " ne işim var burada kim getirdi beni ?"
"sizi polis ekipleri bulmuş baygındınız bize getirdiler "
"Eşyalarım nerde?"
"Dolapta ama iyi değilsiniz taburcu olamazsınız "
" evet iyi değilim fakat ayakta durabiliyorum."
"Doktorla görüşmelisiniz ben hemen çağırayım"
"Gerek yok!"
Hemşire kapıyı aralık bırakarak koşarcasına çıktı. Büyük ihtimalle polis ekipleri doktoru tembihlemişti ve dolayısıyla doktorda hemşireyi. Serumu çıkarıp dolaba koştu üstündekiler kirliydi fakat önemi yoktu. çantasını aldı ve hemşirelerin gevşettiği şalını düzelterek dışarı attı kendini. Bir an önce polis merkezine komiser yardımcısı Sahrap hanımın yanına gitmeliydi ama öncelikli ev hem üstünü başını değiştirir hem de bir gelişme varmı diye de eve de göz atacaktı. Eve gelir gelmez etrafa bakındı ama ne bir iz ne bir gelişme yoktu bıraktığı gibiydi ev hissiz ve soğuk. Artık onun evi değildi. Yabancısıydı artık. Birbirine düşman gibi bakan duvarların arasından giyinme odasına attı kendini hüma. Odada ki banyo da duşunu alıp çıktı. Üzerini giyinip salaş olacak şekilde bağladı şalı'nı. Çantasını da değiştirip hole doğru yürümeye başladı. Vestiyer'den ayakkabısını alacakken aynada ilişti gözüne tavanda asılı olan cisim. Bakmak mı ? Yoksa kaçmak mı ? Yemini vardı onun değil mi ? kaçmayacaktı artık. Salona doğru yürürken ne tür bir şey olacağını tartıyordu neydi bu şimdi. Kağıt vardı neden o kadar uzağa takmışlar ? Neden daha alçak değil bu ipteki kağıt. Neydi tavana yakın siyah poşet türündeki cisim. Ne biçim düzenekti bu. Kağıda ulaşmak için ipi çekmeliydi. İpi çekti Hüma hayatındaki en aptalca şeyi yaptı dokunmamalıydı ona okumamalıydı yazıyı " yanlış kişilere güveniyorsun. Sen aptal biri değilsin HÜMA. -A" Ve iğrenç olan o sıvı dökülür omzundan aşşağıya klasik metalik kokusu. Ve artık tazeliğini kaybetmiş kan. Kan tutmaz onu ama aklına gelen fikir bayıltıcı ve mide bulandırıcıydı. Yoksa bu dökülen kan eşinin kanımıydı. Hayatı boyunca soğukkanlıydı Hüma ve artık yine öyleydi. Ecza dolabına koşarak gitti bir iğne ve maske aldı. Koşar ayak mutfağa gitti Hüma küçük bir kap aldı. Artık tutamıyordu gözyaşlarını ağlaya ağlaya maskeyi takıp kanı kaba doldurdu. Buzdolabına yaklaşarak buz aldı kanı ve buzu'da ayrı bir kaba koydu. Onu Da çantasına koydu. Tekrar giyinme odasına gidip üstünü değiştirdi ve çıktı dışarıya. Ne diyordu şimdi bu psikopat sadist ruhlu pislik adam. Kime çok güveniyordu geceden beri kimler'le konuştu ki hiç polisler morg görevlisi başka da hatırlamıyordu. Bir de hemşire vardı şimdi hangisi olabilir yada hepsi ama bunlardan öncelikli olan şey ise eşinin cesetinin nerde olduğuydu. Şaşırdığı diğer durum ise polislerin bayılırken düşürdüğü telefonu almalarıydı. Çalan telefon ile sıyrıldı düşlerinden. Komiser yardımcısı Sahrap' tı arayan. " Alo! Hüma hanım sizmisiniz?. " sesinde tuhaf bir tını vardı. Merak olmadığı kesindi ama insanı rahatsız eden bir ses tonunu kullanıyordu. Ama dinlemeye devam etti Hüma " Hüma hanım karataş yolu üzerinde vahşice öldürülmüş bir ceset bulundu DNA için adli tıp merkezine alındı. " " Nasıl öldürülmüş peki." " Sağlığınız için bilgi veremiyeceğim. Kusura bakmayın ancak merkeze gelirseniz bilgi verebilirim bu tür olaylarda bireyin ruhsal bakımdan çökmüş olabileceğinden intihara daha meyilli olurlar." " Tamam o zaman geliyorum. İyi günler" " Bekliyor olacağım sizi." Telefon kapanınca merkeze gitmek için yola çıktı. Adli tıp merkezinin önünde kalmıştı arabası. Taksiye binerek komiser yardımcısı Sahra'nın yanına gitti öğreneceği detayları merak ettiği kadarda korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNAYET'E KÖPRÜ 23:53
Mystery / ThrillerÇekilen duman kana karışmaz. Başlayan savaş barışla sonuçlanmaz. İki ileri bir geri olmaz. Son edilen yemin bozulmaz.