Sabah gözlerimi açtığımda hala acıyordu ve balon gibi şişmişti. Saate bakmayı akıl ettiğimde saat 08.45 ti.
"NEE ?!?? 08.54 Mİ ??!??"
Neden alarm çalmadı diye düşünürken dün gece telefonu fırlattığımda parçalandığını farkettim. Haliyle uyanamadığım için geç kalmıştım.
Hassiktir bugün sınavım vardı !!!
Hemen üzerimi değiştirip saçımı saçma bir şekilde topladıktan sonra çantamı alıp koşmaya başladım. Normalde okula servisle gidiyordum fakat bugün servisi de kaçırmıştım. Ne kadar koştum bilmiyorum. Sonunda okulun önüne gelebilmiştim. Ellerimi diz kapaklarıma dayayıp hafif eğilerek nefesimin düzene girmesini bekledim. Kendimi daha iyi hissettiğimde koşar adımlarla okul binasına girdim. Sınıf kapısına geldiğimde kapıyı çalmakla çalmamak arasında tereddüt ettim. Fakat sınav olduğunu hatırlayınca hızla kapıya vurdum. İçeriden "Gir" sesi geldiğimde içeri daldım.
"Ahh ben geç kaldı-"
Sözümü bölen teneffüs zili olmuştu.
OHAA !! NE YANİ SINAVA GİREMEMİŞ MİYDİM ??!?!!
Bir karış suratımla sınıfa girdim. Boş olan sıralardan birine oturup etrafı izlemeye başladım. Ordan oraya koşan mı ararsınız, birbirine çanta, kalem, silgi vs. fırlatan mı ararsınız, sınıfın bir ucundan diğer ucuna bağıran yaratıklar mı ararsınız... Hepsini bizim sınıfta bulabilirsiniz.
Sonunda kafamı toparlayabilmiştim. Etrafa bakmaya devam ederken gözüm kapıda bekleyen Ege'ye takıldı. Beni izliyordu. Gözgöze geldiğimizde yanına gitmem için işaret etti. Tam kapıya yöneldiğimde öğretmenle burun buruna geldik.
- Nereye gidiyorsun Kumsal ?
- Koridorda arkadaşımı gördüm de hocam.
- Yanına gidiyordun yani ?
- Evet.
- Zil çaldı teneffüste gidersin.
- (Hay ben senin dersini dee teneffüsünü dee) Peki.
Sırama geçip oturdum. Tabi ders boyu aklım Ege'de idi. 40 dakikalık ders boyunca bir kelime bile anlamamıştım. Önümdeki kağıda bir şeyler karalıyorken Ayça'nın dürtmesi ile düşüncelerimden sıyrıldım. Ayça benim en iyi arkadaşım, aynı zamanda da üst komşumdu.
- Efendim Ayça ?
- Cama bak camaa.
- Hı nolmuş ?
Kafamı cama çevirdiğimde Ege ile gözgöze geldik. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk ? Derse girmemiş, gelip sınıf camından beni izliyordu. Telefonunu işaret ettiğinde telefonuma bakmam gerektiğini anladım. Telefona baktığımda 3 yeni mesaj !!!
* Kumsal, bir bahane bulup okulun arkasına gel.
* Hadi ama Kumsal seni bekliyorum kırma beni.
* Peki. Sen gelmezsen ben gelirim.
Tahmin edin mesajlar kimden ? Tabiki Ege. Şu an da pencereden beni izliyordu. O mesajlardan sonraki yüz ifademle mal gibi göründüğüme yemin edebilirim. Ege'ye baktığımda sırıtıyordu. Ondan gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum fakat dikkatimi çekmek icin saçma sapan hareketler yaparak yerinde zıplıyordu.
"Şapşal şey bu halinle çok tatlı görünüyorsun. Gelirsem ağzını yüzünü yerim."
Oha !! Ne diyordum ben ??!? Daha bir gece önce bu çocuk yüzünden sabaha kadar ağlamıştım.
Düşüncelerimden sıyrılıp tekrar Ege'ye baktığımda kollarını havaya kaldırıp deli gibi yerinde zıplıyordu. Onun bu halini görünce kendimi tutamayıp koca bir kahkaha atmıştım. Fakat ne yaptığımı farkedince kafamı sıraya gömdüm. Çok geçti hoca benim güldüğümü farketmişti.
- Kumsal !!!
- Efendim hocam ?
- Ne oluyor orada ??!??
- Hi-hiçbir şey hocam.
- Neden gülüyorsun ?!? Manyak mısın sen ?!? Gülünecek bir şey varsa söyle hep beraber gülelim ?!!!?
Hocadan da azar yemistim muhteşem (!) Şu lanet zil bir an önce çalsa da Ege'nin yanına gitsem.
Sözümü bitirdiğim anda zil çaldı. Sınıftan çıkarak Ege'yi aramaya başladım. Okul kapısından çıkacakken Ege ile burun buruna geldik. Tam kendimi geri çekecektim ki Ege belimden tutup kendine daha çok yaklaştırdı. Alnını alnıma dayadı ve gözlerimin icine baktı. Gözgöze geldiğimizde nefes alamadığımı farkettim. Başım dönmeye, yer ayağımın altından kaymaya başlamıştı. Ege'nin nefesi yüzümün her gözeneğini okşarken gözlerimi kapattım. Ağzımdan çıkanı kontrol edemiyordum. Ağzımı aralayıp "Öp beni" demiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİŞMANLIKLARIM
RandomÖncelikle merhaba bu benim ilk hikâyem nerden çıktı bilmiyorum ama yazmak istedim. Hikâyemin güzel olacağına inanıyorum. Umarım seversiniz iyi okumalar ^_^