BÖLÜM2:KÜÇÜK BİR RASTLANTI

30 3 1
                                    

"Olma..." içeriye aniden biri girdi pardon biri değil bir melek girdi .Bir dakika ya melekler görünür müydü?
Hayır.Bu melek yüzlü bir kızdı diye klişe bir şey söylemeyeceğim çünkü kızın yüzü saçlarıyla atkısıyla ve şapkasıyla neredeyse tamamen kapalıydı.Sadece beyaz teni ve koyu kahverengi gözleri belli oluyordu.Şaşkınlıkla "şey...ııı...pardon ben müsait sanmıştım.Neyse ben daha sonra geleyim."diye hızlıca dışarı çıktı.Tam o sırada çalar saat çaldı ve pisikolog "evet bugünlük bu kadar haftaya görüşürüz"diyerek süremizin bittiğini söylemeye çalıştı.Ben dışarı çıkmak için kapıyı açtım ve ben daha dışarı çıkmadan o kız hızlıca içeriye girmeye çalıştı. Ne acelesi vardı böyle.Kız içeri girip kapıyı suratıma kapadı.Beni tanımamıştı.Ben bir idoldüm nasıl böyle bir saygısızlık yapabiliyordu diye tiriplere girmeyeceğim zaten menajerimden kaçmaya uğraşıyorum.Zamanımı harcayamam demeye kalmadan bilin bakalım ne oldu? Tabii ki de benim gül yüzlü menajerim beni aradı.Telefonumu tamamen kapatıp AVM'ye gitmeye karar verdim.Atkımı burnuma kadar çekip şapkamı taktım tanınmamaya çalışarak pisikiyatr bölümünden çıktım.Hava yağmurluydu ve benim tam sevdiğim gibi sopsoğuktu.Anlaşılan AVM'ye kadar yürüyecektim. Yağmur ben yürüdükçe anılarımı hatırlatmak istercesine yüzüme çarpıyordu.Yağmuru çok seviyordum.Ama tabii her iyinin bir kötüsüde vardır.Benim yağmurda anılarım neredeyse hep iyiydi tabii o berbat güne kadar.Ben eskiden her yağmur yağdığında kirlenebildiğim kadar kirlenmeye çalışırdım ki annem benimle daha çok ilgilensin.Yine bir gün yağmur yağdığında o ana kadar hiç bu kadar kirlenmemiştim.Eve girdiğimde anneme seslendim ama ses gelmedi."anne,anneeee...neredesin saklambaç mı oynuyoruz? Peki tamam bulucam seni" annemi neredeyse bütün evde aradım.Bulamadım ardından ben salondayken acı bir fren sesi her yerde yankılandı.Ardından da bir kadının sesi.Hemen sokağa çıktım ve arabanın yanına koştum.Yerde bir kadın yatıyordu.Anneme çok benziyordu.Onun kadar güzeldi hayır.Olamaz.Ben onun yanına yaklaştıkça onun annem olduğunu anladım.Hemen yanına gidip onun o narin elini küçük avucumun içine aldım.Ve çamur olmuş kıyafetlerimin üzerinde gezdirirken bir yandanda ona seslenmeye başladım."anne,hadi kalk bak yine yağmur yapıyor,ıslanıyorsun çok da kirlenmişsin.Bak,bende kirlendim hadi eve gidip kirlerimizden arınıp tertemiz olalım.Anne...anneeee..." konuşmalarım bağırışlara dönmüş,ve gözlerimden tuzlu göz yaşların yanaklarımda küçük nehirler oluşturuyordu.O günden sonra anneme söz vermiş ve ağlamamaya çalışıp anneme verdiğim sözü tutmaya çalıştım.Artık sadece onun mezarına gittiğimde ağlar olmuştum.Babamsa beni bırakıp gitti birkaç sene sonraysa bana yani yurt müdürümüze düğün davetiyesi geldi.Evet anlıyıcağınız çocukluğum bu kadar berbat ve hayal kırıklıklarıyla geçti.Ben bunları size anlatırken çoktan AVM'nin kapısına varmıştım bile AVM'ye girerken karnımın guruldamasıyla yemek yemeye karar verdim.Hamburger,içecek ve patates cipsi aldım.cipsi cebime sıkıştırdım tam hamburgerimden bir ısırık alacaktım ki bi kız bana doğru koştu ve bağırmaya başladı tabi o bağırınca diğer kızlarda üstüme üşüştü ve bende kaçmaya başladım ve ben kaçarken o sırada biri daha bana seslendi ama olamaz bu benim menajerimin sesiydi onu görünce daha hızlı koşmaya başladım ve koşarkende hamburgerimden bir ısırık almaya çalıştım ve o sırada bişeye çarptım ve içeceğim döküldü "o...ama...ama...sen"

ROSE?Where stories live. Discover now