Ertesi gün hepimiz için sıradan ilerliyordu. Sinan bizi kırmak istemediğinden pek yanımıza uğramıyordu -belki de kızlarla ilgilenmek önceliğiydi- ama bir taraftan Ece'nin verdiği listedeki kızlarla konuşmaya başlamıştı. Oğuz ve İrem ise her tenefüs pizza yiyip birilerine pislik yapıyorlardı. Gökhan her zamanki gibiydi işte. Uzaktan uzaktan Merve'yi izliyordu.
Biz ise çok gariptik. Hiçbir engel kalmamıştı önümüzde fakat hala aramızda dolduramadığımız bazı boşluklar vardı. Arkadaşlık ve sevgililik arasında sallantılı bir ilişkideydik. Tam olarak ilişki denebilir mi? Açıkçası onu bile bilmiyorum.
Barış... Uzun zamandır ortalıklarda yoktu. Sanki hiç var olmamış gibi... Ali'yi sevdiğimi her ne kadar kabul etsem de bir tarafım Barış'a çok üzülüyordu. Onun da mutlu olmasını yürekten istemiştim.
"Nerelere daldın öyle küçük titan. Bir sıkıntın var gibi." denmesiyle sıçramam bir olmuştu. Ali konuşurken kulağımın dibine kadar gelmişti.
"Niye sessiz sessiz geldin Alikuş? Korkuttun beni." Ah ne diyorum ben! Kalbim yine bitişi görmüş koşucu gibi hızlanmaya, yanaklarım elma gibi kızarmaya başlamıştı. Ali bunu fırsat bilip gülmeye başlayınca iyice sandelyeye sinmiştim. En sonunda elimi tehtid edermiş gibi salladım.
"Bak bir de gülüyor. Neye gülüyorsun bakayım sen?"
"Yanakların kızarınca o kadar tatlı oluyorsunki seni mumlayasım geliyor. Herkesten saklayıp bir bana kalmanı istiyorum. O yüzden küçük titan, beni kendine her gün, yeniden aşık etme.""Şu çifte kumrulara bak. Pembe dizilere döndü iyice burası. Hem ne bu kadar yakınlık ayrılın bakayım siz." diyen Gökhan'a yakalanmanın vermiş olduğu mahçuplukla döndüm. Bu sırada aklımda Ali'nin söylediği sözler geçiyordu. Adeta sözleriyle beni esir almıştı. Ben kendimi ifade edemezken o ne güzel hissettiriyordu aşkını.
"Kıskanma Gökhan'ım burada koskoca Mese Oğuz var. Biz de aynılarını yaşarız. Gel bak şimdi." Dudaklarını büzerek Gökhan'a yaklaşmaya başlayan Oğuz'un sonu belliydi.Gökhan Oğuz'u dövmeye başlayacakken yemekhaneye gülerek giren ikili bizde meteor etkisi yaratmıştı. Bade ve Tuna...
Herkes Tuna'yı gay bildiğinden bir kızla takılması bütün okula anında dedikodu yayılmasını sağlamıştı. Tek tek bütün öğrenciler yavaştan Tuna'lara dönerken onlar kimseyi umursamıyordu. Bade azimli kızdı. Bir şekilde Tuna ile konuşmayı başarmıştı. Aklım bir anda Barış ile doldu. Bu kahkaları ondan da duymayı o kadar çok isterdim ki. Bu vicdan azabım beni öldürmesse uzunca bir süre daha yaşarım sanırım.
*****
Her zamanki gibi bütün derslerde uyumuştum ama bu sefer fazla abartmış olmalıyım ki Sinan bile yanıma gelip beni uyandırmaya çalıştı. Yavaş yavaş affettiği çok belli oluyordu. Bizim küslüğümüz de anca bu kadar zaten.Düşüncelerimi sınıfa giren nöbetçi öğrenci böldü.
"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim fakat Yaprak Ayvaz'ı müdür bey çağırıyor." Söylediği sözler bana eskiyi hatırlattı. Sırık da aynı bu şekilde çağırmıştı. Eğer oysa onunla konuşup içimi rahatlatmaya o kadar ihtiyacım var ki. Bu sırada Ali de aynı şeyleri düşünmüş olmalı ki nöbetçiye ters ters bakıyordu. Kafamı sorun yok anlamında salladım ve nöbetçiyi takip ettim. Bu sefer cidden müdürün odasına doğru gidiyorduk. Hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur.Müdürün odasına girdiğim gibi azar başladı. Yok o kızı niye dövmüşüm yok diğerine niye küfür etmişim. Çünkü hepsi Ali'ye yakınlaşmaya çalışıyordu! Sonunda azarımı yiyip odadan çıktığımda yüzüm çok asıktı. Keyfim de kalmamıştı. Biraz kantinde oyalanıp zilin çalmasını bekledim. Zil çaldığı gibi de sınıfa gitmiştim. Sınıf boştu çünkü ders beden eğitimiydi. Fakat ben hastayım deyip katılmak istemediğimdem sırama doğru ilerledim. Sıramın üstünde sarı bir yapışkanlı kağıt vardı.
"Düşünceli düşünceli dalıp gitme ya da suratını asma. Yoksa mutsuz olduğunu düşünüp sözümü tutamayacağım.
-Sırık Oğlan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4N 1K 2 Tahminler
Ficção AdolescenteTamamen kendi hayal gücümle, hiç bir yerden kopya cekmeyerek hazirlamis oldugum 4N 1K 2 Tahminler kitabimi okursanız beni çok sevindirirsiniz. Yorum yazarsaniz cok mutlu olurum.