Lise ikide ilk dönem bir fizik sınavı öncesi doğmaya karar vermiş, annemi zorla da olsa paylamak zorunda kaldığım fakat buna rağmen yine de çok sevdiğim pörtlek gözlü fare çeneli canım kız kardeşim Zeynep Aktaş'a ithafen..
Veda etmeyi bilmezdim ,çoğu zaman da hep kaçmıştım zaten... Ama biriyle vedalaştığım da bu vedanın son olup olamadığını bilmediğimi fark etmem,işleri değiştirmişti. Ona son kez sarılmanın, kalplerinizin son kez üst üste gelmesi... Kendine ait hatıranda kalacak son kokusu...Gülen gözleri...Hayat dolu hali... Şen kahkahaları...Bunlar son kez oluyordu ve siz farkında olmuyordunuz. Çünkü ölüm zamansızdı.
Gecenin kör saatleriydi ve ben eski çalışma masamda oturmuş. İlk okulda baktığım manzaraya bakıyordum. O zamanlar bu pencereden dışarıdaki manzarayı uzun süre izleyemez sıkılırdım,şimdi ne garipti. Saatlerce burada oturabilirdim.
Film bitmişti, onlar eğlenmişlerdi ama açıkçası ben filmi kafamı toplayıp bir türlü takip edememiştim. Filmden sonra Eva evine inmiş, herkes yataklara dağılmıştı.
Uyumak istiyordum ama bir türlü yatağıma yatamıyordum, dikenler var gibiydi. Çalışma sandalyemde oturmuş ayaklarım masanın üzerinde başım geriye yaslıydı. Gözlerim kapanıyordu fakat uykuya bir türlü dalamıyordum.
Gidecektim ve bu ziyaretimden sonra annemleri bir daha ne zaman görürdüm bilemiyorum.
İstanbul'a gittiğimde daha farklı dertlerim olacaktı ve Eren'in nasıl bir enkazla karşıma çıkacaktı bilmiyorum. Hiçbir şey bilemiyordum. Tek kelime ile harika.
Yasemin'in iki taraf içinde kendini harcayacağını biliyordum,bu duruma canım sıkılıyordu. Berna bana bir cephe alalı çok olmuştu, gerçeği bilmiyordu. Ama şüphelendiğini biliyordum. Kendime haksızlık etmeyeyim bir şeyler biliyormuşum.
Güray Sinem'in ardından kendine gelememişti, geçmişe takılı kalmıştı.Tıpkı benim gibi... Peki Sinem? Sinem farklı mıydı? Kadınlar susuyor diye daha az mı acı çektiklerini sanıyorduk?
Hepimiz çil yavrusu gibi dağılmıştık, hayallerimiz böyle değildi. Nasıl mıydı,zaten gerçek olamayacak kadar iyimserdi.
Lise de gruptan biri şu an ki halimizi her öğle buluştuğumuz bankta öğle yemeklerimizi yerken hayal etseydi onunla dalga geçerdik... Ama gerçek olmuştu. Güray ve Sinem evleneceklerdi.Sadece arkadaşlarımızın katılacağı bir tören olacaktı.İki çocukları olacaktı biri kız diğeri erkek. Erkek olanın adı tarih öğretmenimiz gibi Hüseyin olacaktı.Bizi ipten kurtarmışlığı çoktu, o adamı severdik.Diğerinin adına oy kararı ile varmıştık. Güzeller güzeli Seher... Hepimizin ilk yeğeni olacaktı. Kimse bilmez ama ilkinin kız olacağına o zamanın parasıyla 300 liraya Eren'le iddiaya girmiştim. Gözlerim kapalı dudaklarım kıvrıldı.
Koyu lacivert okul kıyafetlerimizin içinde kurduğumuz hayaller 12 C sınıf defterinde yoklama fişinin hemen yanında kenarları sararmış bir kağıtta yazılıydı. Yani hala oradaysa...Fakat hiçbir şey dediğimiz gibi olmamıştı. Tepe takla yuvarlanmıştık. Şimdi Güray dünyanın bir ucunda Sinem diğer ucundaydı. Ve eğer bir gün mesafeleri dert edersiniz Güray'ın harika bir sözü aklınızda bulunsun.
Odam da dudaklarım kıpırdayarak kendi kendime söylendim. "Benden ne kadar uzakta olursa olsun birincisi hala nefes almaya devam ediyor ve kendi adı kadar emin ki bende onun için nefes alıyorum. Biz tekrar birlikte olacağız Efdal, sadece ne zaman onu bilmiyorum"
Ev o kadar sessizdi ki fısıltım tıpkı bağırıyormuşum gibi hissettirmişti.
Cenk ile Cemre'ye iki ay bile tanımamıştık. Yasemin'le Berna'nın iddiaya girdiğini bile hatırlıyordum ama bu sonbahar Cenk'e Cemre'yi istemeye gidecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
Teen FictionBir gece de planladığım geleceğim, bir başka gece sonlanacaktı. Ya zafer dolu bir gülümsemeyle geçmişi silip önüme bakacaktım ya da annem ve kız kardeşim tanıdıklarını düşündükleri ama neredeyse tanımadıkları soğuk bedenimin gömülü olduğu mezarımın...