Bazı anlar telafisizdir

2.5K 70 17
                                    


"Bana böyle gülmeni sevmiyorum." dedi yüzünü asan kız kocasının kollarından koparken.

"Nasıl gülme mi?" diye sordu adam şaşkın bir bakışla, kızın küsmelerine ve nazlanmalarına garip bir alınganlığı vardı.

"Başından savuşturacağın, ancak bir çocuğu kandırabilecek yalancı gülüşünle... Kızgınlığın da, sevincin de gerçekçi olsun Cem, sakın ben iyi hissedeyim diye bana kibarlık yapma! Sahte gülüşler atma, bu içimi daha çok acıtıyor." Hep sevişirken olduğu gibi duygularında şeffaf olsun istiyordu çünkü bir tek o zaman Cem kendisi gibi oluyordu, sırları ve duvarları olmadan ona tamamen sahip olduğu tek an seviştikleri andı.

Cem bakakaldı ufak sevdiğine. Bu kız her gün biraz daha fazla şaşırtıyordu onu. Özünü gördüğünden mütevellit artık Ecem sandığından çok başka bir insandı ve cadılığının altında sakladığı olgunluğu onu korkutuyordu. Oysa Cem onu yeni yeni keşfederken, Ecem kocasını avucunun içi kadar iyi bildiğini çekinmeden gösteriyordu. Araç gerçekten de ağaçların arasında kaybolmuş eski bir demir kapıya yönelmişti. Ecem heyecanla kocasının elini avuçlarının arasına alırken "Güzel miyim?" dedi nefesini tutarak. Bir yandan da kendine çeki düzen verirken... Cem karısının elini dudaklarına götürürken gözlerinde yanan gerçekler kızın nefesini kesti ve ona sahip olduğu zamanlardaki gibi öptü.

"Çok güzelsin, gördüğüm en güzel hazinesin. Ve benimsim. Sadece benim."

Gururunu okşaması lazımdı bu sözlerin ama o ne zaman sahiplenecek sözler fısıldasa gözlerinde yabancısı olduğu, kanını donduran bir uzaklık, karanlık ve dehşet veren bir sır parlıyordu ve bu kızı ürkütüyordu. Titredi kız ve adam onun bu ürpermesini yanlış anlayarak çapkınca sırıttı.

Kocasının kanatları arasından çıkan Ecem cama doğru kayarak, heyecanla dışarı baktı. Üç katlı bir köşke benziyordu bu ev, ama öyle ürkütücü türden değildi. Yıpranmasına rağmen etrafı çeşit çeşit güllerle ve düzenli olduğu belli olan bahçe çiçekleriyle çevriliydi. Masal evi gibi bir görüntü güzelliği de denilebilirdi. Bahçede başlayan devasa ağaçlar biraz ilerledikçe uçsuz bucaksız ormanlarla buluşuyordu. 'Cem çocukken burada mı koşturmuştu acaba' diye düşünürken tebessüm etti; belki de çok kez ağaçlara tırmanıp düşmüştü. Uçurtma uçurmuş muydu o da ya da misket oynayarak elleri nasır bağlamış mıydı çok zaman! Araç evin girişinde durduğunda, Cem çıkarken şoför de Ecem'in kapısını açtı saygıyla. Ecem kapının önündeki girişte duran, üzerinde şalıyla gri saçlı kadına merakla bakarken, Cem çoktan kollarını açarak onun yanına yürümüş "Senin ayakta ne işin var Sultanım..." diye ciddiyetle azarlamaya başlamıştı.

Kitaplarımız çıktı www.hasremyayinlari.com sitesinden temin edebilirsiniz. 


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaderimde SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin