İLK ACI

110 6 3
                                    

5 Temmuz 2006

    

     Kendimi Erdem'in gazabından korumak için hızla kapıya koştum. Misafirin yanında beni kovalayacak kadar yüzsüz değildi tabi ki.. Gelen babamın çok yakın arkadaşıydı -İbrahim Atak-. Şu an hayatımı kurtardığı için ona minnettardım. Erdem yanıma gelerek beni cimcikledi ve telefonu elimden zorla aldı. Birazdan olacakları tahmin bile edemiyordum. Beş dakika sonra Erdem öldürücü bakışlar atarak beni yanına çağırdı ama İbrahim amca annemi ve dayımı selamladıktan sonra hepimizi yanına çağırdı.

- "Size bir şeyi haber vermek için geldim. Söylemesi çok zor ama benden duyun istedim. Haber spikerlerinden değil."

Annem telaşla;

- "Ne diyorsun İbrahim ? Korkudan öldürecek misin beni ? Söyle hadi." dedi.

- "Nurşen, Ecrin.. Lütfen sıkı durun. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Ateş yarın Ecein için burada olacaktı biliyorsunuz. Bugün de son uçuşunu yapmak için kaldığımız otelden çıktı. Her şey gayet iyiydi. Bütün kontroller yapıldı ve Ateş Yunanistan uçuşu için görevine gitti. Kalkıştan 20 dakika sonra uçakla iletişimimiz kesildi. Haritalarda gördüğümüz son bilgilerde uçak alçalmaya başladı. Yaklaşık yarım saat sonra uçağın düştüğü haberini aldık. Enkazdan sağ çıkan olmadı."

     Duyduklarım sanki televizyonda izlediğim dizilerdenmiş gibi geliyordu. Babam ? Benim babam ? Ölmüş olamazdı değil mi ? Daha dün akşam yatmadan önce konuşmuştuk. Çok özlemişti beni. Yarın sabah burada olacaktı. Söz vermişti. Gözlerimden sicim gibi yaşlar dökülmeye başladı. Ben onsuz hiç doğum günü kutlamamıştım ki.. Annem çıldırmışçasına ağlıyordu. Erdem ise beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Yağmur yağıyordu. Bahçeye koştum. Toprak çok güzel kokuyordu. Kendimi taşıyacak gücüm bilr kalmamıştı. Dizlerimin üzerine yığıldım bir anda.

   Dayım koştu yanıma.

- "Ecrin'im.. Birtanem.. Yapma güzel gözlüm. Hırpalama kendini. Eğer burada olsaydı seni bu halde görse ne kadar üzülürdü bir düşün. Sen Ateş'in kızısın. O hep ne der "Benim kızım güçlüdür." Babana bunu yapma güçlü ol bebeğim.

    O gün başladı işte bütün "Güçlü ol"lar. Güçlü ol, güçlü ol, güçlü ol .. Hı hı çok kolaydı.

Haykırarak ağlamaya başladım. Erdem de yanıma gelip diz çöktü. Sarıldı. Bilmiyorum ne kadar süre öylece kollarında ağladığımı.

   İçeri geçtik kimse konuşmuyordu. Cenaze hazırlıkları başlamıştı. İbrahim amca biriyle konuşuyordu.

- "Evet yarın öğlen defnedilecek. Hiçbir eksik istemiyorum. Tamam. Anladım."

Annem:

- "Ne olacak şimdi ? Ateş olmadan ne yaparım ben ?" diyerek ağlamaya başladı yeniden.

Dayım:

- "Nurşen, bundan sonra siz de isterseniz Erdem ile sizin yanınızda kalabiliriz. Asla yalnız kalmanızı istemem. Siz benim canımsınız." dedi.

    1-2 hafta sonra Erdem'in velayeti kendi isteğiyle babasına verilecekti. Annesiyle sorunları vardı. Daha doğrusu annesinin sorunları vardı ..

     Erdem ile birlikte odama çıktık. Merdivenleri onun koluna girerek çıktım. Destek olmasa her an yığılıp kalabilirdim. Yatağıma uzandım ve o da yanıma uzandı.

- "Ecrin"

- "Efendim"

- "Seni çok sevdiğimi biliyor musun ?"

- "Erdem" dedim ağlamaklı bir sesle. "Babam da çok seviyor muydu beni ? Sevseydi bırakıp gider miydi ? Siz de bırakmayın beni." deyip ağlamaya başladım.

    Erdem'e sımsıkı sarılmıştım. Ağlarken uyuyakalmışım.

7 Haziran 2014

    Erdem benim hep en yakın arkadaşım, çok sevdiğim sırdaşım oldu. O benim canım .. O gün duyduğum şeylerden sonra canımı daha ne yakabilir ki diye düşünüyordum. Nasıl bir hayatım olabilirdi ki artık ?

   İlk aşkım, kahramanım beni bırakıp gitmişti. Nasıl iyi olabilirdim ?

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin