3 • Kiss Me

156 20 61
                                    


Şimdiiiii merhaba... Pek bir şeyler söyleme hakkımın olduğunu düşünmüyorum. Tek diyebileceğim şey hala buradaysanız teşekkür ediyorum. Şimdi bölüm içime hiç sinmedi ve sıkıcı oldu şahsen. Amma ve lakin sizlerin fikri benimkilerden daha önemli. Neyse çok konuştum. Birdahaki bölüm daha kısa zamanda gelir demeyeceğim bana inat o zaman dilimi uzuyor çünkü. Ne düşündüğünüzü bilmeme izin verin lütfen. Sizleri seviyorum!

~ Bu arada bir şarkı ile okumak isterseniz Ed Sheeran- Kiss Me tavsiye edilir. İyi okumalar.~

Gün ağarırken dönme dolabın en üstünde Olivia ile oturmuştuk. Uzun zamandır ertelediğimiz şu 'en iyi arkadaş' gecesi şeyini yapmıştık. Olivia liseden beri tek ve en yakın arkadaşımdı. Çoğu anımda imzası vardı. En çok onunla birlikteyken gülüyordum. İnsana ilaç gibi gelen bir etkisi vardı. Uzakta bile olsa sözleri, bana sarıldığı zamanki sıcaklığı hissettirirdi.

Hava biraz daha soğumaya başlayınca geldiğimizde çıkardığım mavi ceketimi giyerek arkama yaslandım. Çok yüksek olmamasına rağmen şehir merkezinde olduğu için bütün Londra ayaklarımızın altında gibi gözüküyordu. Londra'nın gözü olarak anılan dönme dolabın aksine pek de işlek olmayan bir lunaparkın tek emeklisiydi. Bir koleksiyonun vazgeçilmez parçası olduğunu belli eder bir cüssesi vardı. Etrafında bir çok oyuncak vardı. Ama hepsi çok yeni gözüküyordu. Bir çok eski şeyi göndermiş, yenilerini almış olmalarına rağmen bunu göndermemişlerdi. Belki de gönderememişlerdir. Bazen insanlarda da olur ya hani. Çoğu olaya karşı unuttuğunuz şeylerin arasında asla unutmanıza izin verilmeyen, beyninize zincirle vurulmuş bir takım hatıralar vardır. Artık yanınızda olmayan insanlara ait atmaya kıyamadığınız eşyalar.

Güneş kendini daha da belli ederken, Olivia kumral saçlarını eliyle arkaya doğru savurup kollarını göğsünün altında birleştirdi. Gözlerinde parıltı ve sinsi bir gülüşle yüzüme bakıyordu.

"Demek sadece kitabı vereceksin ve onu bir daha görmeyeceksin."

"Başka ne olacak Olivia?"

Kaşlarını kaldırıp gözlerini kıstı.

"Mivi gizliri çik gizildi. Girmin lizimdi. İnsin kiybilmik istiyir. Imirim ini bir dihi giribilirim."

Ağzına değişik şekiller vererek beni taklit etmesine aldırmadan ses tonuna kahkaha atmaya başladım. Kesinlikle rol yapmak konusunda bir ustaydı.

"Sarhoştum hatırlamıyorum (!)"

Söylediğim şeyin üstüne yüzünü ekşitti. Bu ifadeden sonra büyük bir kahkaha gelirdi. Aynı anda attığımız kahkahalarımız gökyüzüne çarpıp bize geri geliyordu adeta. Dönme dolap tekrar hareket ettiğinde Olivia elleriyle gözlerini sildi. Sustuğumuz zaman aramızda oluşan ölüm sessizliği çoğu şeyi özetler nitelikteydi. Tam olarak bir hafta önce en sevdiğim ve uzun zamandır aradığım kitabı bulmuştum. Bu olaya sevinmemin tek nedeni bana da kitap gibi gelmiyordu ve Olivia bunu şu şekilde doğrulamıştı,

"Küçücük bir şeyin senden götüreceği şeyler olduğu gibi sana getireceği şeyler de vardır. Ayrıca unutma ki, buna neden olan olaylar tesadüflerle karıştırılamaz."

Hala kendime dahi açıklamaya korktuğum şeyler vardı. Kastettiği şeyi anlıyor ve öyle olmadığından emin olmak istiyordum fakat bunu duyduğumdan beri kafamın içinde yankılanıyor, benliğime yabancılaştıran soruları zihnime kazıyordu.

What A Feeling • L.THikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin