Elimdeki telefon yere düşünce çıkardığı ses yüzünden farkına varmıştım paramparça olduğunun. Ekranı kırılmıştı. Annem ve babam.. Ölmüşlerdi. Peki ne olacaktı? Ne yapacaktım? Nasıl ölebilirlerdi ki? Daha yeni çıkmışlardı. Hayallerim, hayallerimiz vardı. "Anne!Baba!" Çığlık çığlığa bağırıyordum. Her şey ama her şey bitmişti artık. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Hıçkırıklarım bağırışlarımın arasına karışıyordu. Hiçbir şey hissetmiyordum.
Gözlerim karardı ve gerisi karanlık.
Şimdi
Beni tanıyacak mıydı? O kadar çok değişmiştim ki.. Yüzüm, vücudum... Ama o hiç değişmemişti. Aynı yüz, aynı bakış, aynı ifade. Alaycı, küçümseyici.. Sadece ikimiz de büyümüştük ve evlenmemiz gerekiyordu.Kapıda hala durmuş ona bakıyordum. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. O da durmuş bana şaşkınca bakıyordu. Neredeyse içeri almayı unutup kapıda bir saat öylece bekletecektim ki halamın hafif yapmacık öksürüğüyle kendime geldim. Halama dönüp baktım, sonra kapıdakine dönüp bakınca "Oh, şey özür dilerim."dedim. Berkin'in içeri girebilmesi için kapının yanına geçtim. O önümden geçip giderken yürüyüşünün ve kokusun da hiç değişmediğinin daha yeni farkına varmıştım.
Kalbim onu gördüğüm andaki gibi hiç durmadan hâlâ hızlıca atıyordu. Halam benim etimi sıkınca küçük bir çığlık attım. "Yaa neden canımı acıtıyorsun."
"Peki sen de neden bir saattir kapının önünde duruyorsun. N'oldu durduk yere. Hem bu çocuğun ailesi niye gelmemiş? Allah'ım yarabbim." Bunları Berkin'in duymaması için sessizce söylemişti. Kuzenim ve halam koluma girip salona geçtik.Eniştem ve Berkin ayakta selamlaştıktan sonra eniştem ona masayı gösterip birlikte oturdular. "Hoşgeldin oğlum. Nasılsın iyi misin bakalım?" Bu sesin sahibi masaya geçmekte olan halamdandı.
"İyiyim Funda Hanım. Siz nasılsınız?"
"Sağol evladım." Halamın yanında oturmuştum. Ellerime bakıyordum. Midemde uçuşan kelebekler artı kalbimin hızlı atışı beni o kadar sersemleştirmişti ki.. Halam beni dürttü. Halama kızgınca dönüp baktım. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Sen de hoşgeldin desene." Allah'ım hiçbir şeyden haberleri yoktu. Olsa yine böyle yaparlar mıydı bilmiyordum ama cesaretli olup bir hoşgeldin diyebilmeliydim. Berkin'e döndüm ama o benden önce davranıp "Selam." dedi. Gülümsemişti.Gülümseyişi... Hiç değişmemişti. Böyle sıcak oluşu ve bir şey farketmeyişi içimi rahatlatmıştı. Hatırlamış olsa konuşmaz, yüzü bir hal alırdı. Ben de gülümseyip "Selam." dedim. "Hoşgeldin."
Eniştem araya girdi. Nedense eniştem aralara girmeyi çok beceriyordu bu sabah."Ailen neden gelmedi Berkin?"
"Onların bu sabah iş gezileri vardı Efendim. Yoksa gelirlerdi." "Hım önemli demek." Eniştemin suratı asılmıştı. "Evet, sonuçta koskoca bir holdingi yürütmek o kadar kolay değil." Eniştemin suratının aldığı hal ve Berkin'in dedikleri ortamı biraz bozmuşa benzese de halam yumuşatmaya çalışarak "Hadi kahvaltımızı yiyelim sonra uzun uzun sohbet ederiz."
Şuan yanımda olmasını istediğim tek kişi Safiye Teyze'ydi. O olunca cesaretleniyordum. Şuan neredeydi acaba."Kızınızı daha önceden tanıyorum galiba Funda Hanım." Berkin, halama dönmüştü bunları söylerken ama söyledikten sonra bana dönüp göz kırptı. İşte bunu beklemiyordum. Ne yani beni hatırlamış mıydı? Nasıl olurdu ama? Değişmiştim ben. Artık güzel olmamış mıydım? Değişmeyişim hâlâ çirkin oluşumdu o zaman? O zaman Berkin benimle yine alay edecek, evlenmeyecekti. Ama ben onunla evlenmek istiyor muydum ki? Olamazdı bu. Kader benimle dalga geçiyordu. Kafam allak bullak olmuştu.
Halam "Evet, onunla aynı okulda okumuşsunuz. Tesadüfe bak değil mi Azra?" Kekeleme moduna yine geçmiş bulunmaktaydım. "E-evet. Şey ben de hatırladım." Tekrar masanın altındaki ellerime bakmaya başladım. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
"Ne zaman evlilik tarihimizi belirleyeceğiz Azra?" Berkin, ilk defa bana adımla seslenmişti. İsmim onun sesinde o kadar güzel durmuştu ki neden daha önceden alay ettiğinde de öyle seslenmemişti ki. Bir dakika. O evlilik tarihinden mi bahsetti? Öyle hemen mi? Nasıl yani o beni sevmiyor sonuçta? Böyle evlilik mi olur? Hayallerimdeki gibi olmayacak mı? Berkin ve ben. Onca yıldan sonra.
Enişteme döndüm "Bu kadar çabuk mu?" Berkin'in bakışlarını üzerimde hissediyordum. "Evet bu kadar çabuk. Ne bekliyordun?" Kuzenim araya atlamıştı. Halam gülümsedi zorda kalmış ve rezil olmuş gibi. Kuzenime döndü "Aaa büyüklerin sözüne atlanmaz öyle." Herkes bu sefer enişteme dönmüştü. "Evet ne kadar çabuk olursa işlerimiz o kadar düzelir." Ne işinden bahsediyorlardı. Benim burada hayatım söz konusuyken? Berkin ve ben. Sadece kağıt üstünde bir evlilik istemiyordum. Bunca sene onun beni sevdiği hayaller kurarken onunlar sadece kağıt üzerinde bir evlilik mi yapacaktım? Henüz daha okulum vardı. Üniversiteye başlayacaktım.
"Temmuz'un 26'sı iyi bence. Hem o zaman müsait olurum." Berkin ne diyordu böyle. Halama döndüm. İtiraz edici bakışlarla baktım. "Hala?" "Bence de 26'sı iyi." Halam da artık enişteme, Berkin'e uymuştu.
"İstemiyorum." dedim ve masadan kalktım. Sesim olabildiğince sert çıkmıştı. Yukarı odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Hiç kimseyi görmek istemiyordum. Herkes beni işi için kullanıyordu. Berkin bile. Ben Berkin'i o kadar severken o benimle alay etmişti evet. Peki neden istiyordu. O da işi içindi değil mi? Evlendikten sonra ne olacaktı. Onunla mı yaşayacaktım. O benimle alay mı edecekti her zaman. Çirkinliğimi hep yüzüme mi vuracaktı. Onun yüzünden bu zamana kadar çirkinim sanıyordum. Ta ki bir çıkma teklifi alana kadar. Ama o da beni aldatmış olsada kendime güvenim takrar geri gelmişti. Ama Berkin'in beni tanımış olması değişmediğimi gösterirdi. Hayır onunla evlenemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANYAK
RomanceŞİMDİDEN SÖYLEYEYİM. BU BASİT BİR ZORAKİ EVLİLİK KONULU HİKAYE DEĞİLDİR. KÖTÜ ÇOCUKTA YOKTUR HİKAYEMİZDE. OKURKEN ÖN YARGILI DAVRANMAYIN. ÇÜNKÜ HİKAYENİN GİDİŞATINDA BİLİNMEYEN ŞEYLER ÇIKABİLİR. Azra. O delirmeyi seçti. Hiçbir şeyi bilmemeyi. Her ş...