Kısa fakat uzun bir bölüm öncesi atıştırmalık olarak kabul edilebilir umarım.
_-------------------------------
"Uyan artık seni gerizekalı!Burası annenin yatağı değil yerini dolduracak daha bir sürü kişi var. Kız gibi mızmızlanmayı bırak ve o yataktan kıçını bir an önce kaldır. Yoksa daha tadını alamadığın yumruklarımı zevkle yüzüne yerleştirip seni o yatağa sonsuzadek mahkum edeceğim!"
Başım anlamadığım bir şekilde hiç olmadığı kadar fazla ağrıyor karşımda kim olduğunu anlayamadığım tükürükler saçarak konuşan , kemikli füme gözlüklerinin ardından küçük mavi gözlerini ürkütücü bir şekilde bana odaklayan ve iri cüssesini beyaz bir önlükle kapamaya çalışan - çünkü yalnızca bir düğme kapanmıştı- adama öylece bakıp baş ağrıma ve vücudumun daha yeni yeni hissettiğim sızılarına rağmen yerimde doğrulup adamın tombul sayılabilcek suratına yumruğu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.Tabi bunda yaralarımın etkiside oldukça fazlaydı.
Sol kolum alçıya alınmış ve saçlarımın olması gereken yeri bir sargı bezi kapamıştı. Ucuz atlatmış ve Damon un çabalarına rağmen hayatta kalmıştım. Fakat nerede olduğumuda bilmiyordum. Tanrıya şükretmeliydim çünkü en azından hayattaydım ve ardımda kalan annem ve küçük faremi-ash'i- koruyabilme şansım vardı.
"Seni kaz kafalı. O beynini yere sağlam çarpmış olmalısın. Boşboş bakmayı kes ve o kıçını kaldır yoksa senin anlayacağın dilden konuşacağım."
Ahh! Bu adamda fazla oluyordu ama... Kalk emmet. Bir belaya daha bulaşmak istemezsin öyle değil mi? Gerçi sen bulaşmak istemesende bela seni bir şekilde bulup yakana yapışıyor.
"Kapa çeneni sersem herif!"
Gözlerimi devirerek karşımdaki kulaklarına kadar kızarmış adamı sinirlendireceğimi umusamamıştım. Evet ama yataktanda kalkmış ve "Ne yapmamı istiyorsun der gibi!" tek kaşımı kaldırıp ona bakmıştım.
"Kapa çeneni he! Dua et ki aranansın.Eğer aksi olmuş olsaydı şuan ayaklarımın altında ezilmiş ve morgu boylamış olurdun.Şimdi aptallık yapıp kaçmaya çalışma ve beni takip et."
Beyaz sıradan bu hastane odasından ayrıldığım için aslında bir bakıma halimden memnumdum fakat önlüklü adamı - kas yığınını- takip ediyor olmak beni huzursuz etmiyor değildi.Açıkçası kapa çeneni dedikten sonra en azından yüzüme tükürmesini bir canavarın ellerinden farkı olmayan yumruklarımın karın boşluğumu ani bir darbe olarak gelmesine beklerdim.Fakat o bana aranan olduğumu söylemiş ve beni tehdit etmişti.Tuhaf...
Aslında son bir kaç gündür her şey tuhaf... yıllardır çalıştığım yerde aniden Damon un oyuncağı olup ardından fabrikadan bir kuş gibi uçup yere çakılmış ardındanda birkaç kırık ve ufak bir beyin operasyonuyla hayatta kalmayı başarmıştım.Fakat benim o yükseklikten düştüğümde ölmem hatta şuan toprağın altında çürüyor olmam gerekirdi.
Emmet kes şunu ! Ölmeyi bu kadar çok mu istiyordun? Düşünmeyi bırak ve tadını çıkar dostum. Tebrikler , nefes alıyorsun.Daha vaden dolmadı.
"Orada dikilmeye devam edecek misin? Anladık moronsun ama en azından basit komutları anşayabiliyorsun demi."
Dudaklarını ağır ağır oynatıp heceleyerek söylüyordu bu seferde.
"K0-ri-do-run so-nu-na doğ-ru i-ler-le seni beyinsiz!"
Cümlesini tamamlamasını beklememiş ve çoktan koridorun sonuna ulaşmıştım. Onu sinirlendirdiğimin farkındaydım fakat bir daha düşüncelere dalmamak için bu yaptığım aslında onu daha az sinirlendirmeliydi.Yanımda belirmiş ve sağlam olan kolumu mengene gibi kavrayıp beni sürüklemeye başlamıştı.
Koridor yaralı insanlarla doluydu fakat garip bir şekilde hepsinin bakışları boş ya da delirmişçesine parıltılar saçıyordu. Kas yığını beni sağa doğru ilerletmiş ve ardından önümüzdeki asansörün içine hiçte kibar olmayan bir şekilde itmişti.
"Gitmek istediğiniz kat nedir Bay Danver!"
Bu seste nereden gelmişti.Metalik bir tını seziliyordu fakat bu sözcüklerin kas yığınından çıkmadığıda ortadaydı.
"Genetik bölümü 20087. labaratuar."
Kas yığınının cevabından anladığım kadarıyla soyadı danver dı ve asansör konuşuyordu. Uçan fabriklara alışıktım fakat konuşan asansörler sanki tuhaftı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ SAYIM
Science FictionDünya 100 yıl önce 100 ışık yılı uzaklıkta bir gezegenden bir tehdit aldı. Dünya için geliyorlardı. Büyük bir karargaha ihtiyaç vardı ve halk tehditten haberdar olmamalıydı. İşte tam da bu yüzden dünyadaki tüm düzen değişti. Zenginlere gökyüzün...