1. BÖLÜM ''Şehirlerin kalbi yoktur.''

17 2 0
                                    

Klasik bir okul değiştirme olayı ile hikayeme giriş yapıyorum. 12. sınıfa bu sene geçicem, adım Alev. Okul hayatımın neredeyse her senesinde farklı bir okula gittim. Örnek vermek gerekirse, 7. sınıfa kadar İstanbul'da, 9.  sınıfa kadar İzmir'de  ve 11 sınıfa kadar da Antalya'da okudum, şimdiyse Ankara'ya  gitmek için hazırlanıyorum.
Her seferinde okul ve şehir değiştirdiğim için sıkı arkadaşlarım olmadı. Ama 5 senedir beni her türlü zorluğa rağmen hiç bırakmayan bir arkadaşım var. Adı Ateş , onunla İstanbul'da tanışmıştık, ama bazı nedenlerden dolayı bir kaç sene önce o da Ankara'ya taşındı.
Ailesel konulara gelirsek, küçüklüğümden beri beni çok fazla sıkan bir ailem olmadı. Ellerinden geldiği kadar yanımda olmaya çalıştılar. Onları seviyorum, ah benim pamuk suratlılarım.

Hayat özetlemesi yaptığıma göre şu an ne yaptığıma dönebilirim.

    Yaklaşık 8 gibi uyandım çünkü 10 da havaalanına gitmek için evden çıkmam lazımdı. Duşa girip saçlarımı kuruttuktan sonra, aşağıya indim ve annemle babamın gitmiş olduğunu gördüm. Tezgahın üzerinde dün akşam yapılan kurabiyelerden duruyordu, bir tane alıp yedikten sonra tekrar odama çıkmaya başladım. Ardından geç yattığım için morarmış olan gözlerime ve kızarık olan yüzüme hafif bir makyaj yaptım ve nemlendirici sürdüm. Toplu olan saçlarımı açtım ve biraz tarayıp dalgalandırdım, dünden dolabımda hazır tuttuğum gri elbiseyi giyip Ateş'in verdiği kolyeyi taktım ve yatağa oturdum.

  Telefonumu saate bakmak için açtığımda Ateş'in yazdığı mesajı gördüm.

*Ateş: Günaydın küçük hanım, seni havaalanından almak için erken kalktım umarım uyanmışsındır. Seni aldıktan sonra çok beğendiğim bir yerde kahvaltıya götüreceğim haberin olsun. Ve son olarak bu mesajı görünce beni ara ya da mesaj at ki uyandığından emin olayım.

Telefona gelen mesajı okuduktan sonra ben de mesaj attım.

*Ben: Günaydıınnn. Uyandım merak etme, aslında seninle uzun süre sonra tekrar buluşacağımızın heyecanı ile pek uyuduğum söylenemez. Götürceğin yere gitmeyi iple çekiyorum ve beni almaya geldiğin için teşekkür ederim, yollarda bırakacağını düşünmüştüm bir an.

  İnstagrama girip dolanırken yine Ateş'ten mesaj geldi.

*Ateş: Hahaha sen çok komik olmaya başladın. Seni yolda bırakacağıma, kim olduğumu unturum daha iyi, öyle bir şey yapsam en az bir hafta boyunca bu konuyu konuşup durursun ve başımın etini yersin. Neyse ben hazırlanıyorum birazdan evden çıkıcam havaalanına geçicem görüşürüz öptüm.

Mesajı okuduktan sonra saate baktım 9.50 olmuştu. Ayağa kalkıp kot ceketimi giydikten sonra biraz parfüm sıktım ve bavulumu alıp aşağıya indim. Her şeyimi aldım mı diye düşünürken ceplerime baktım ve anahtarımı almadığımı anladım, yukarı çıkıp aldıktan sonra kapıyı çekip çıktım.  Vücudumu kaplayan rüzgar beni biraz irkiltmişti.

   Bir taksi çağırdım, beklerken kulaklığımı çantamdan çıkarıp şarkı dinlemeye başladım. Bir süre daha bekledikten sonra taksi geldi ve bavulumu bagaja koyup arka tarafa oturdum, şoföre gideceğim yeri söyledikten sonra, burda olan son günümü düşünerek dışarıyı izledim. Diğer arkadaşlarımın çoğuyla vedalaşmamıştım. Şehirlerin kalbi olmadığını düşünüyordum bir yandan. Hem en güzel buluşmalara hem en kötü ayrılıklara şahit olurlar ama buluşmaların sonu da ayrılıklarla biter.

    Bir süre sonra havaalanına varmıştım, düşünce selinden kurtulup şoföre parayı uzattım ve taksiden indim.

  Havaalanının kapısından içeri girdiğimde çok kalabalık olduğunu farkettim. İnsanların arasından zar zor geçtikten sonra bavulumu vermek için fazlasıyla uzun gibi gözüken sırada beklemeye başladım. Ardından telefonumun titrediğini hissedip ekranına bakınca annemin mesaj attığını gördüm. Bildirime basınca gelen mesajda '' Gittin mi güzel kızım?'' yazıyordu. Ben de hemen ''Havaalanındayım.'' yazdım ve telefonumu kapatıp geri cebime koydum.

Sıra bana geldiğinde kimliğimi, önceden alınmış olan biletimi ve bavulumu verdim. Ardından kontrol için kapıdan geçerken sanki ameliyata giriyormuşum gibi bir çok cihazın içinden geçtim, nihayet bitmişti. Hafiften uykumun geldiğini hissedip kahve almak için herhangi bir yer ardım. Gözüme küçük bir cafe çarptı, gidip kurabiye ile kahve aldıktan sonra cam kenarında bir yere geçip oturdum.

   Kahve içip dışarıyı izlerken birinin koluma dokunduğunu hissedip irkilerek o tarafa baktım. Ben dönünce bir anda yüksek bir sesle ''Nasılsın Alev'cim! Seni görmeyeli kocaman olmuşsun.'' derken bir yandan yanaklarımı öpüyor, bir yandan sarılıyordu. Yüzünü tanımaya çalışırken ''Boşuna uğraşma beni hatırlamazsın annenin eski bir arkadaşıyım.'' dedi. Yüzü bir yerden tanıdık geliyordu, ama gördüğüm zamanlarda çok küçük olmalıydım diyerek umursamadım. Ayıp olmasın diye ben de konuştum ''Merhaba, malesef tanıyamadım adınız neydi?'' dedikten sonra bana ''Eski bir arkadaş...'' dedi ve üzülmüş bir şekilde gözlerime baktı bir süre sonra konuşmaya devam etti ''Seni gördüğüme çok sevindim, şu anda Hatay tarafına gidiyorum ve malesef acelem var. Sana da, hayatında başarılar güzeller güzeli kız hiç bu kadar büyüyceğin aklıma gelmezdi.'' diyerek cevap vermeme izin dahi vermeden yanımdan ayrıldı.

    Bu kadının kim olduğu aklıma takılmıştı 'Eski bir arkadaş.' bu da ne demekti ?

Işıklar Sadece Karanlıkta ParlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin