Aşkın iki rengi!

137 3 0
                                    

"Ahmet hadi bakalım kalk.Lütfen ama bak büyük baba gelirse çok kızar hadi ablacım"diyerek küçücük bedenini dürterek uyandırmaya çalıştım.Ama ne söylesem fayda etmiyor hâlâ uyanmıyordu."Abla çok halsizim lütfen onu ikna et.Lütfen bugün çalışamam!"dedi gittikçe çatallaşan ve yorgun bir sesle."Hasta mısın yoksa?"deyip elimi alnına koydum.Çocukcağız ateşler içersinde yatıyordu.Hemen çömeldiğim yerden kalkıp mutfağa koştum.Küçük bir leğene buz gibi soğuk suyu doldurdum , içine de dolaptan sirkeyi alıp döktüm.Elime bir kaç parça da bez alıp tekrar yanına gittim.İncecik battaniyesine sanki çok değerli bir şeymiş gibi sarılmış tir tir titriyordu.Battaniyeyi üzerinden alıp yataktan kaldırdım.Minicik bedeni zayıflıktan kırılıyordu resmen.Üzerindeki t-shirtü sıyırıp aldım.Yatağı resmen terden sırıl sıklam olmuş vaziyetteydi.Hemen onu kucağıma alıp diğer köşedeki Kenan'ın yatağına yatırdım.Getirdiğim bezleri alıp sirkeli suda ıslatıp bir tanesini alnına diğerlerini de koltuk altlarına yerleştirdim.Hâlâ minik bedeni titriyordu bense çaresizce ateşinin düşmesini bekliyordum.Aradan biraz zaman geçtiğinde ateşinin az da olsa düşmesi beni sevindirmişti.Bir kaç kez bezleri ıslatıp tekrar aynı yerlere koydum.Diğer çocuklar gittiği için biraz da olsa şanslıydım ama aynı şeyi Ahmet için de söyleyebilir miyim pek emin değilim.Çünkü Büyük babanın kesinlikle onun çalışmamak için bahaneler uydurduğunu atesi çıkması için de tebeşir falan içtiğini söyleyip yataktan döverek kaldıracağı aşikardı.Daha önce de Ahmet böyle ateşli hastalık geçirmişti ve her seferinde aynı şeyi söyleyip çocuğu çalışmaya gönderirdi.Bu adamın üzerinde biraz etkili olsam da bu konuda beni dinlemeyeceğine adım gibi eminim.Malesef Ahmet de zamanında benim yaptığım gibi kaçmaya çalışmış ve yakalanmıştı.Bunun sonuçları ona pahalıya patlamış bu yaşta çocuğun vücudunda sigara söndürüp yetmezmiş gibi bir de kömürlüge kapatıp iki hafta hiç dışarı çıkarmadan sadece su ve bir dilim bayat ekmek verdirmişti.Zavallı çocuk o günden beri sürekli hastalanır ama bu adam bir kere olsun bırakın hastaneyi eczaneden ilaç bile almamıza izin vermezdi.Vicdan onun için yıllar önce mezara gömdüğü bir şeydi.Bunları düşünmek kesinlikle ona göre değil ki onu hastaneye götürsün.

Yatakta yatan minik bedene dikkatle baktım.Simsiyah saçları ve yemyesil gözleriyle çok tatlı bir çocuktu.Bunu hakedecek ne yaptı ki?Daha on yaşına bile basmadan ailesinden kaçırılıp buraya getirildi.Geldiğinde o kadar narin duruyordu ki zengin bir ailenin çocuğu olduğu anlaşılmaması içten bile değildi.Uzun zamandır burda olan çocuklar gıpta mı yoksa kıskançlıkla mı bilmem bir güzel süzüp zaman geçirmeden çocuğun ayakkabısına varana kadar almışlar üzerine de kendi eski kıyafetlerinden vermişlerdi.Ortama alışması uzun zamanını alsa da o da bir süre sonra dilencilikten tutun yan kesiciliğe kadar her şeyi yapmaya başlamış , yani Büyük babanın deyimiyle eve ekmek getirmeye başlamıştı.Bu evrelerden ben de geçmiştim ama alışmak benim için daha zor olmuştu.Sonuçta on bir yaşında küçük bir kız çocuğuydum elimden ne gelir ki?Anne ve babamı trafik kazasında kaybedince üvey amcamlarda kalmaya başlamıştım.Acımın taze olmasına bile aldırmayan üvey amcam ve o lanet karısı ailemden kalan mirasın son damlasına kadar aldıktan sonra beni kapı dışarı etmişlerdi.Ondan sonra da sokak serserilerinin arasına düştüğümde zar zor beni kurtardı.Büyük baba.Herkesin ona baba demesini isterdi.'Sizi kötü durumlardan kurtardım.Meslek bile edindirdim'derdi pişkin pişkin bir de.Ama ben ona hiç bir zaman baba demedim.Demem de zaten.İlk başlarda bana bir şey yapmamışlardı ya da yaptırmamışlardı.Bir sene boyunca evde oturup onların bana öğrettiği şeylerle pratik yapıp durmustum.Tabi bu süre zarfında defalarca kaçmaya çalışmış her seferinde de yakalanmıştım.Kaçma çabalarım bana pahalıya patlamış sonuçları dayanılmaz olmuştu.Aysel anne beni her defasında öldüresiye dövüp üzerimde sigara söndürmüştü.Az gelmiş gibi bir de falakaya yatırırdı.İlkel ama etkili.Bu acıyı ömrü hayatım boyunca unutacağımı zannetmiyorum.İki sene önce Aysel anne ölünce çocukların ablası olmuş onlarla ilgilenmeye başlamıştım.Zaten on beş yaşımdayken de çalışmayı bırakmıştım sadece dışarı çıktığımda yan kesicilik yaparım o da el alışkanlığı gibi bir şey olmuştu.Diğer çocuklar ise dilencilik dahi yapıyorlardı.En aşağı yüz elli lira getirmeyen eve alınmayıp kömürlükte yatıyordu.Ben bu durumu ilk başlarda kabullenmeyip sürekli kaçmaya çalışmış olsam da sonraları uysallaşmam kesinlikle yararıma olmuş hatta resmen beni kızları gibi görmelerini sağlamıştı.Bu durumdan yararlanıp bir ara kaçmayı düşünsem de bu çocukları bırakıp gitmek benim için imkansız bir şeydi.Çünkü eminim ki eğer ben olmasam Büyük baba sinirlerine hakim olamayıp bu çocukları öldürebilir.Benim için bunları böyle dile getirmek bile zorken onun gözünü bile kırpmadan onlara zarar vermesi içler acısı doğrusu.

Aşkın iki rengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin